top of page

“Şu terbiyesize bak!..”







Milliyetçi-muhafazakâr yazar Mehmet Şevket Eygi, kurucusu olduğu “Bugün” gazetesinde 1960’ların sonlarına doğru, özellikle Sultanahmet bölgesinde gözüne çarpan yabancı Beatnik/Hippie‘leri hedef alan bir yazısında, Türkiye’nin artık İslam aleminden turist çekmek için elinden geleni yapmasını önermişti…


Gel zaman, git zaman – bu çağrıdan elli yıl sonra, üstadın arzusu yerine geldi! 2022 ilk yarı yılının turist istatistikleri henüz yayımlanmamış olmakla birlikte, Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul İl Müdürlüğü verilerine göre yılın ilk çeyreğinde (Ocak-Mart) İstanbul’a gelen beş yabancı ziyaretçiden biri (yani bu üç ay içerisinde İstanbul’u ziyaret etmiş olan toplam 2.904.460 turist arasında 583.588 kişi), Arap ülkelerinden geliyor… Bu oran, 2010 yılında yüzde 10 iken, her yıl biraz daha artarak 2018 ve 2019’da yüzde 25’lere yükselmiş; pandemi dolayısıyla 2020’de yüzde 19’a, 2021’de ise yüzde 14’e kadar gerilemişken, 2022’nin ilk üç aylık döneminde yeniden yükselişe geçerek yüzde 20’ye çıkmıştır. Dini bayramlar gelip turizm sezonu ilerlerken, bu değerli Arap kardeşlerimizin İstanbul’umuzu daha da renklendirdiği görülüyor.


Bu güzel gelişme, özellikle Marmara adalarında kendini çarpıcı biçimde gösteriyor. Şehir Hatları’nın da yılmayan çabalarıyla, son bayramda özellikle Büyükada esnafının yüzü gülmüş, keza tüm adalarımızda “ekonominin tıkırına” girdiği, yerli halkın bile bu canlılıktan nasibini aldığı gözlemlendi (ve de, çağımızın yeni sözcüğüyle, „görüntülendi“!).


Aynı ekonomik patlama, ana karada da gözleniyor: Birer kopya olan „sinye“ çanta veya giysiler, eski „sosyete pazarı“nda yerel halk tarafınca pek pahalı bulunduğundan tezgâhlarda kalırken, aynı markaların gerçek olanlarını satan dükkânların önünde Arap kökenli konuklarımız uzun sıralar oluşturuyor! Bazı piyasalarda kimi ürünlerin fiyatları nakit olarak daha uygun olduğundan, sokaklardaki „bankamatik“lerde zaman zaman para kalmadığı görülüyor – Büyükada’nın fırınlarında bayram tatilinin bir gününde ekmek kalmadığı gibi (gerçi bu olgu bazı ekonomistler tarafından, o hafta boyunca toplu taşımacılığın bedelsiz olmasına bağlanmaktadır).


Hadi turizm bir yana – son yıllarda İstanbul’da konut edinerek kentin birçok bölgesine yerleşen binlerce Arap kökenli vatandaşın da bulunduğu biliniyor – ki onların bir bölümü, TC vatandaşı da olmak hevesindedir… Bu güzel kentimizde yaşamanın onlara kendi ülkelerinden daha ucuz ve rahat bir yer sağlaması, burayı yeğlemelerine neden oluyor. Böylece kentin çehresi, bu yerleşimcilerin alışkanlıkları doğrultusunda yavaş yavaş değişmeye başlıyor – dahası, bir gözlemcinin deyişiyle, „Türklerin ‘kendi medeniyetlerinin merkezi‘ olarak gördükleri kent, gittikçe farklı bir medeniyete kucak açıyor…“


…ve yıllar geçtikçe bunu artık bir zenginlik saymaktan çok, geleceğe yönelik bir “tehdit” olarak yorumlayanlar hızla çoğalmakta! Öte yandan, daha geçen hafta Trabzon’da önce bir milletvekili meydanlara çıkıp bu olumsuz tutumu sergileyen kişileri „bir avuç kötü ve art niyetli ırkçı“ diye nitelendirmiş, ardından ise kentin Valisiyle Belediye Başkanı, turizmci, emlakçı ve esnaflara önemli gelirler sağlayan Arap kökenli kişileri hor gören vatandaşları kınamıştır.


Belki de haklıdırlar kendilerince!.. Bakın, bana geçenlerde anlatılan şu olayı siz de kınamaz mısınız? Bir dostum vapurla adaya gidiyordu; karşısına da, gözleri dışında her tarafı karalara bürünmüş bir kadınla, şort ve kolsuz bir t-şört giymiş eşi oturmuştu… Derken, kolları ve boynu dövmeli, kulaklarının her tarafında birçok küpesi bulunan bir genç kız onlara yaklaşmış ve kadına yönelttiği „Do you speak English?“ sorusuna olumlu yanıt alınca, „Kocanızdan şikâyetçiyim – neredeyse her tarafı görünen atletik bedeniyle beni cinsel olarak tahrik ediyor!“ diye sitem etmiş. Arap kökenli turistler donakalmış, ne diyeceklerini şaşırmışlar… Genç kız, „Toplum içine böyle çıkmayın, kadınlara rahatsızlık veriyorsunuz!“ diyerek uzaklaşmış, yolcuların bir bölümü kahkahalara boğulmuş, bazıları ise hoşnutsuzluklarını dile getirmiş… Bu ne terbiyesizliktir, efendim! Para getirip, eskilerin belirttiği gibi „ahlâk götürmeyen“ bu turistlere böyle davranılır mı hiç?


Güzel, serin ve de dingin yazlar sizlere…











Comments


Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page