Geçen haftaki yazımda glisemik indeks, glisemik yük, açlık kan şekeri ve açlık insülini kavramlarından bahsetmiştik. Bu yazı serisinden tam verim alabilmeniz adına “Şeker hastalığı şeker yemekten mi olur? – 1” başlıklı yazımı da okumanızı tavsiye ederim.
Açlık kan şekerimiz optimal aralıktayken (70mg/dl-100mg/dl) açlık insülinimizin de düşük olmasının öneminden söz etmiştik. Konuyu hayal ürünü olan Can adında biri üzerinden örneklendirerek açıklamak istiyorum, vereceğim değerler tamamen anlatım amaçlıdır. Can, cumartesi akşamı sucuklu, bol kaşarlı bir buçuk porsiyon pide yiyip yanında kola içer. Kan şekeri pazar sabahı 8 saatlik uyku/açlık sonrasında 95mg/dl çıkar. Açlık insülini ise 27mg/dl çıkar. Yani akşamki yemekten kanına karışan glikozu hücrelerin içine sokup kandaki şekeri optimal aralığa getirebilmek için Can’ın pankreasının bolca insülin salgılaması gerekir. Hatta normal değer aralığından da fazla (normal aralık 2mg/dl-25mg/dl). Peki neden? Neden sadece mesela 15 mg/dl insülin bu glikoz miktarını hücrelere sokabilmek için yeterli değildir? İşte burada da insülin direncinden bahsetmemiz gerekiyor.
İnsülin direnci nedir?
Hücrelerimizin glikozu kontrollü içeriye almak için bekleyen bekçileri olduğundan bahsetmiştik. Can yıllardır sık sık yüksek glisemik yüklü öğünler tüketip kanında bir anda çok fazla glikoz olmasına sebep olmuştur. Pankreası da hemen durumu toparlayabilmek için bu öğünlerin arkasından bolca insülin salgılamıştır. Hücrelerinin glikoz sokma bekçileri bu insülin miktarına sıkça maruz kaldıkça bir süre sonra ona duyarsızlaşmaya başlamışlardır. Örnekle açıklayacak olursak, normalde bir elmadan elde edilen şekeri hücreye sokmak için mesela 7 doz insülin gerekirken, duyarsızlaşan vücutta aynı elma için 10 doz ya da 12 doz insülin salgılanması gerekiyor. İşte biz bu bekçilerin insülin miktarına duyarsızlaşıp direnç göstermelerine insülin direnci diyoruz.
Tabi duyarsızlaşma devam ederken bir yandan da pankreasta insülin salgısından sorumlu hücreler bir hayli yorulmaya başlıyorlar. Bir süre sonra isteseler de 12 doz insülin salgılayamaz hale geliyorlar. Mesela elma için sağlıklı zamanlarında kolaylıkla 7 doz salgılayan pankreas hücreleri zaman geçtikçe ancak 5 doz salgılayabiliyorlar. Bu durumda da açlık şekeri 115mg/dl çıkıyor. Çünkü hem salgılanan insülin yetersiz hem de zaten hücreler bu insüline daha duyarsız haldeler. İşte buna da pre-diyabet ya da halk arasında gizli şeker diyoruz.
Pre-diyabet nedir?
Pre-diyabet açlık kan şekerimizin normalin üzerinde olması ancak diyabet tanısı konacak kadar da yüksek olmaması demektir. (Açlık kan şekeri pre-diyabet aralığı 100mg/dl-125mg/dl). Bu durumda hala geri dönüş yolu açıktır. Kişi,
· Beslenme düzenini değiştirirse, yani tabağındaki insülin salgısını en çok tetikleyecek yiyecekleri tanıyıp öğünlerindeki glisemik yükü azaltırsa,
· Pankreasını dinlendirirse, yani öğünler arası açlık aralarını uzatıp sürekli atıştırmalıklarla günü geçirmeye son verirse,
· Hareketli bir yaşam tarzı benimserse, yani egzersizin glikozu hücrelere sokabilme özelliğinden faydalanıp insülin direncini sollarsa,
· Fazla kilosu varsa, %5-%10 kilo kaybı sağlarsa,
pankreasının sağlıklı hale geri dönmesini çoğunlukla sağlayabilir.
Can’a geri dönecek olursak, o yaşam tarzını değiştirmez ve alışık olduğu şekilde devam eder. Aradan 2 yıl geçer. Doktorun yaptığı genel kontrolde hemoglobin A1c ya da halk adıyla bilinen 3 aylık şeker testi sonucu %7,5 çıkar.
Hemoglobin A1c nedir?
Hemoglobin A1c testi, son üç ayda hemoglobine bağlı vücutta işlenemeyen fazla glikoz miktarının ortalama ne kadar olduğunu gösterir. Üç aylık bir ortalamadır çünkü tipik olarak bir alyuvar hücresinin ömrü yaklaşık bu kadardır. Kandaki şeker seviyesi ne denli yüksek olursa Hba1c seviyesi de orantılı olarak yüksek olur. (HbA1c optimal aralık: 4,7%-5,6%)
Peki kan şekeri sık sık yüksek kalırsa ne olur? Yüksek HgA1c neden zararlıdır? Bundan sonra Can ne yapmalıdır?
Bir sonraki yazıda devam etmek üzere…
Sevgiyle,
Rosie Sarfati
Comments