İki hafta önceki 6 Ekim 2024 tarihli yazımda “İran’ın Proxy Savaşları”ndan söz etmiştim. Cumartesi günü Tel Aviv Üniversitesi’nde ünlü İsrael’li gazeteci / savaş muhabiri Ohad Hemo’nun bir konferansını izledim. Hemo, yirmi yıldan fazla, Kanal12’nin özellikle Filistin konusunda uzman bir yorumcusu.
Ohad Hemo açıklamalarında bölgede süre gelen savaşı bir satranç oyununa benzetti. Oyunda İran, kendi adına İsrael’e karşı savaşan “proxy”leri atı ve kaleyi kaybetti. Şimdi Şah ile Kraliçe karşı karşıya. (x)
Gerçekten- her ne kadar 101 rehine daha kurtarılamadıysa da- üst düzey bir cani olan lideri Yahya Sinvar dahil Muhammed Sinvar dışında tüm üst düzey liderlerini kaybeden, yer altı geçitleri yıkılan, cephane gücünün yüzde doksanını yitiren ve düzenli bir ordu olmaktan çıkıp başıboş terörist çetelere dönüşen Hamas’ın artık İsrael için bir tehdit unsuru, İran için ise güvenilebilir bir güç olduğu söylenemez.
Gazze için artık statüsünün belirlenme zamanı geldi. “Sonraki gün” geride kaldı. Ancak iki milyon Filistinli’nin İsrael ordusu yönetimine girmesi ve bu alanda Ben Gvir ve Smotrich gibi hükümetteki aşırı unsurların suyuna gidilerek yerleşim bölgeleri kurulması afedilemez bir hata olur.
Hizbullah da her ne kadar her gün İsrael’in Kuzey bölgesine düzenli bir şekilde roket ve insansız hava aracı göndermeye devam ediyor ve yetmiş bin İsraelli henüz evlerine dönemiyorsa da on sekiz yıldır sığınaklarda gizlenerek korkudan gün ışığı görmeyen liderleri Hasan Nasrallah’ın ortadan kaldırılmasından bu yana Şii Terör örgütünün de gücünü oldukça yitirdiği söylenebilir. Hizbullah da artık İran’ın güvenebileceği bir piyon olmaktan çıktı.
Evet artık Kraliçe Şah’a “mat” dedi. İran 14 Nisan’da İsrael’e 300, 1 Ekim’de 180 roket atarak saldırıda bulundu. Dünyada hiçbir egemen devlet böylesi bir duruma seyirci kalamaz. Ordu Sözcüsü Daniel Hagari 25 Ekim gecesi sabaha karşı İsrael Savunma Kuvvetlerinin İran’daki askeri hedeflere yönelik hassas vuruşlar gerçekleştirdiğini duyurdu.
İsrael hassas vuruşlar sonucunda, en az insan kaybına yol açacak şekilde, yüz uçakla 1.800 km. ötedeki Tahran dahil İran’ın dört ayrı yerinde füze depolarını, füze üretim tesislerini ve askeri üsleri yerle bir etti. Sünni Arap ülkeleri İran tehdidinden çekindiklerinden İsrael’i kınarken İsrael de İran nükleer santrallarını ve petrol kuyularını vurmayarak ABD ile uyum içinde davrandı. Türkiye ise; “Gazze’de soykırım işleyen, Lübnan’da her gün sivilleri öldüren” İsrael’i en sert şekilde kınadığını açıkladı.
Kendini koruma sistemi oldukça tahrip edilen İran, bundan böyle yanlış bir adım atarak, İsrael’e saldırırsa mat olur ve Molla rejiminin sonu gelir mi?
M.S. 6 yy.’da Hindistan’da ortaya çıkıp İran’da yayılan satranç oyunu bu halkın DNA’sına işlemiştir. Sabırlıdırlar, Humeyni’den bu yana bölgede Şii egemenliğini yaymaları 50 yıllarını aldı. Aceleci davranarak yanlış adım atacaklarını sanmıyorum. Ancak Küçük Şeytan İsrael’i (Büyüğü ABD’dir) haritadan silmeye karar vermiş ve tarih olarak 2040’ı öngörmüş olan İran’ın nükleer silah edinmesini İsrael’in beklemeye pek sabrı yoktur sanırım.
Av. Yakup BAROKAS
--------------------------------------
x) Sadece satranç benzetmesini, Ohad Hemo’dan aktardım. Sonrası bana aittir.
Av. Yakup BAROKAS
Comments