top of page

Çok çok yaşlı idim, ben Benjamin Button !






Merhaba sevgili okuyucularım,

Sinema sanatını sevenler gurubundan iseniz, büyük  olasılıkla 2008 yapımı, Amerikalı kısa hikaye yazarı F. Scoot Fıtzgerald tarafından kaleme alınan kurgu, fantastik, romantik drama içeren hikayenin sinemaya uyarlanmış, başrolünü Bratt Pitt’in oynadığı Benjamin Button adlı filmi izlemişsinizdir. Dünyaya yaşlı bir bebek gelir ve bu bebek yaş almaya başladıkça gençleşmeye başlar. Benjamin Button’u seyrettiğim dönemde film üzerine epeyce düşünmüştüm ‘Ne anlatmak istemişti bu film’.  Verilmek istenen mesaj neydi acaba? Pek de kavramıştım desem yalan olur.

 

 

Tabii alınmak istenen mesaj kişiye göre değişebilir.

Düşünüyorum da, ben yaşlı bir ruh olarak gelmiştim galiba bu dünyaya…

 

Çocukluğuma bir göz attığımda, doğma büyüme Burgaz Adalı olan ben, daha beş altı yaşlarımda iken adada en sevdiğim oyun (Diğer çocuklarla vakit geçireceğime) o dönemler adı ‘Moloz’ olan sahilde (Henüz sahillerin betonlarla foldurulmadığı dönemlerde) sahilde tek başıma, çakıl taşları ve leylekler ile vakit geçirmek idi. Ve bir de yaşça benden çoook büyük arkadaşlarımla sohbet idi en sevdiğim. Onlardan biri kıpkırmızı ruju ile zihnimde hala bana hikayeler anlatan yan komşumuz Madam Sophia idi.

 

Sahilde yalnız başıma kurduğum oyunlar, ve yaşlı büyüklerimle yaptığım sohbetler ile geçti çocukluğum; kısaca ben doğduğumda ruhumda çok çok yaşlıydım, yirmili yaşlarımda daha da yaşlanmış, otuzlu yaşlarıma gelince artık çekilmez bir yaşlı haline gelmiştim.

O dönemlerde, ruhumun aksine, pırıl pırıl saçlarım, kırışıksız, ışıldayan bir cildim, yay gibi ileri doğru harakete hazır bir bedenim vardı, vardı ama ruhumda ve zihnimde aynı parlaklık ve kararlılığa sahip değildim.

 

 

Ve bu dünyada geçirdiğim zaman ilerlemeye başladıkça, ve acısı ve tatlısı ile dünyevi deneyimlere maruz kaldıkça tekamül etmeye devam eden yaşlı ruhumda ve genç bedenimde zıt yönlü değişiklikler gerçekleşti ve gerçekleşiyor.

Artık, boyamamakta direttiğim saçlarım eskisi kadar parlak ve siyah değil, saçlarım genetiğime borçlu olduğum ağır, ağır da olsa kırlaşma sürecinde, cildim de ve bedenim zamanın  ve yer çekiminin kaçınılmaz sonucu olan belirtiler hızla artmakta… 

Ruhuma gelince bedenimin aksine tamamen ayrı bir telden çalıyor; şimdilerde ruhum iyice gençleşti, ruhum aydınlık, net, hedefleri belli, herşeyden önemlisi kararlı , ve dünyayı büyük bir kabulleniş ile mutlu, mesut sarmalayarak br gençleşerek yol alıyor…

 

 

Yaşadığım bu tekamül, bakalım nasıl bir seyir alacak gerçekten benim bir tahminim yok, ben de durumlar bu şekilde…

 Acaba sizler de durum nasıl, sizler dünyevi yolculuğunuzda nasıl yol alıyorsunuz?

Benjamin Button’ a gelince filmin sonunda, seksen dört yaşında bir bebek olarak Daisy ‘nin kollarında bu dünyaya veda ediyor…

 

Sevgi ile kalın

RahelÇela B.




 











Comentários


Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page