Geçtiğimiz yıllarda bir seyahatim sırasında otobüs ile çok güzel manzaranın olduğu söylenilen bir tepeye gidiyorduk. Yol virajlı idi. Tırman tırman bitmedi. Başım döndü midem bulandı. Vardığımız anda manzara nefes kesici idi.Şehir ayaklarımızın altında idi.Bir yanda renk cümbüşü, mavi ile yeşilin buluşması,öte yandan şehrin gürültüsünü adeta kulaklarımızda çınlıyor.
Rehber bir filozof edası ile” En güzel manzara en zor tırmanışın ardındadır.” dedi. Güzel manzara ve zor tırmanış kulağa ikilem gibi gelmiyor mu? Bunun zahmetsiz veya diğer bir söylem ile daha az zahmetli bir yolu yok mu? Bişeye ulaşmak için illa acı mı çekmek gerekiyor?
Manzaraya erişmek mutlu olmanın yollarından biridir. Emeksiz ekmek olmaz olmaz diyenlere hak vermek gerek.Emek ile alınteri ile kazanılan her damla bambaşka bir haz verir insana. Ben yaptım demek aslında yapabildim demenin kısaltılmış halidir. Yapabilmek de her yaşa göre değişen bir kavram.2 yaşında kimsenin elini tutmadan yürümek ne kadar değerli ise 80 yaşında da kİmseye muhtaç olmadan adım atabilmek o kadar değerlidir. Her ikisi de emek ister. 2 yaşındaki çocuk yürür ve anne babasına zafer kazanmışcasına bir bakış atar. Yaşlı ise tecrübelerini konuşturur dengesini sağlar ve aynı zafer bakışını bakışı ile etrafına göz gezdirir.
Öte yandan tepeye tırmanmak mıdır onemli olan yoksa yolda karşılaştıklarımız mı değer kazanır. Yolda rastladığımız bir köylü bize bir hayat dersi verebilir. Durup dinlemek gerek.Karşılaştığımız her dönemeç bize merak duygusunu hatırlatır.Merak etmek ise şaşkınlığı getirir ve bu duygular kişiliğimizi sağlamlaştırır.Bazen bir otun kokusu gelir burnumuza, ıhlamur ise annemizin evini, gül kokusu ise sevgilimizi anımsatır. Yolda karşılaştığımız renklerin de farkına varmak ayrı bir keyftir. Doğanın renkleri, şaşırtıcıdır. Hiçbir yaprağın yeşili bir diğerinin aynı değildir. Su damlalarının şeffaflığı ile farklıdır. çünkü güneş her damlaya farklı yansır.
Yolda iken bir an yolumuz kaybedebiliriz. Yan yola sapmak an meselesidir. korkmadan tekrar yolumuza devam etmek çok değerlidir. Bu zor süreçlerde tek pusulamız kendi
bilgilerimizdir.
Sadece varılacak noktaya odaklanırsak yoldaki görüntüyü, ıskalarız.
Yolda oyalanırsak da tepedeki muhteşem manzara için gereken güneş ışınlarını kaçırabiliriz.
Nedir bunun sırrı? Sanırım denge ve dengeyi doğru bulmak.
Bildiğimiz bir tepeye çıkarken müthiş manzaraya erişeceğinizi bile bile halen başımızın döndüğünü hissetmeye devam eder miyiz. Cevabım evet çünkü bazen manzara değişir bazen de yolculuk. Ama en önemlisi değişen biziz. Değişimi doğal karşılarken doğanın bize her an yardımcı olduğunu da unutmayalım,
Comments