Merhaba sevgili okuyucularım. Bayramları geride bıraktık. Sonu gelmez tatiller bitti. Artık yeni faaliyet sezonunun eşiğindeyiz. Geçtiğimiz günlerde Rishon Letzion Belediyesi’nin düzenlediği bir festival çerçevesinde, Danny Senderson ve grubunun konserine gittik. Binlerce kişinin doldurduğu konser alanında izlediğimiz bu sanatçı, 51 yıl önce kurulan “KAVERET” grubundan geriye kalan ve hala beste ve müzikleriyle revaçta olan bir sanatçı.
İlk defa 1971 yılında İsrael’e turist olarak geldiğim yıl, henüz 15 yaşındaydım ve onların radyolarda her gün sık sık çalınan şarkıları” Şir ha Ma Kolet” şarkılarına aşık olmuştum. Ta o yaşımdan itibaren bu grubun fanıyım. 1974 yılında Eurovision şarkı yarışmasına “The Poogies” adıyla katılmışlar ve “Natati La Hayay” adlı şarkıyı söylemişlerdi.
25 yıl kadar yıl önce grup dağıldı ve en önemli üyelerinden biri olan Danny Senderson yeni grubuyla müziğe devam etti. O gece Danny ve grubu hem yeni hem de eski Kaveret şarkılarını seslendirdi. Gençliğimi yeniden yaşadım. Kah güldüm, kah duygulandım. Eski grubundan meşhur Gidi Gov da sahneye misafir sanatçı olarak çıktı ve iki eski kafadar en meşhur şarkılarını birlikte söylediler.
Beni en çok etkileyen olay,50 yıl önce esamesi okunmayan gencecik insanların, ayağa kalkıp dans ederek sanatçıya en eski şarkılarında bile eşlik etmeleriydi. Demek ki iyi bir müzik, kuşakları atlayarak geleceğe ulaşabilir.
Benim sayemde ta o yıllarda bu grubu tanıma şansını bulan ve hayranı olan eşim de o gece şarkıları onlarla birlikte söyledi.
Geçtiğimiz cumartesi akşamı, İtahdut Yotsei Turkiya’nın merkez binasında düzenlediği bir kültür faaliyetine katıldık. Selanik’teki Yahudilerin 1912-1943 yılları arasındaki dönemi araştıran ve bu konuda doktora çalışmalarını sürdüren Defne Özözer, bu yıllar arasındaki Yahudi kökenli Selaniklilerin tarihini araştırıyor. Doktora çalışmasında henüz yolun başlarında olan Defne’nin ileride çok başarılı azimli bir tarih doktoru olacağı şimdiden kendini belli ediyor. Aynı anda farklı üniversitelerde araştırmalar yapıyor, çok genç yaşına rağmen birçok lisanı konuşup, okuyabiliyor. Açıkçası çok genç insanların bu tarih araştırmalarını yapıp, bizlere yeni bir yığın bilgi aktarmaları beni benden alıyor.
Geçtiğimiz Pazar günü de, Yosef Niyego Locası’nın kadınlar grubunun bir gezisine katıldık. Bu gezi Yaffa’daki Shimon Peres Innovation Merkezi’ydi. Burada bizi en çok gururlandıran şey, İsrael Devleti’nin son 60-70 yıldır dünyada yapılan bütün teknolojik ve tarımsal buluşların başlangıç noktalarının ve gelişmesinin öncüsü olduğunu keşfetmemiz oldu. Hakikaten ulus olarak çok yüksek beyin kapasitesi olan bir ülkenin vatandaşı olmanın gururu, insanın başını dik tutmasını sağlıyor. Bu müze aslında “malumun ilanı” gibi bir şey. Ne mutlu hepimize.
Yeni sezon dilerim ki hepimize sağlıklı ve keyifle gelsin. Artık her tarafta konser, tiyatro ve opera ilanları var. Kendi çapımızda kenarından köşesinden yakalamaya çalışıyoruz. Ayrıca Tel Aviv Konservatuarı’nın konser salonunda her hafta cumartesi sabahları saat 11.00de verilen çeşitli piano, keman, oda orkestrası konserlerini size tavsiye ederim. Bu müzikleri dinlerken insan var olduğunu, yaşamın güzel ve kıymetli değerlerini duyumsuyor.
Zaten ilanı sık sık yayınlanmakta olan İYT’nin kültür faaliyeti “Çocukluğumuzun Büyükadası” adlı akşama gelmenizi tavsiye ederim. Düz ve rutin bir çizgide ilerleyen yaşantılarımızı böyle samimi ortamlara girerek, dost çehrelerle karşılaşmak, insanı günlük düşünce ve problemlerinden bir nebze de olsa uzaklaştırıyor. Hoşça geçen küçük molalar, insana güzel bir enerji katıyor.
Bu haftalık da bu kadar, bir daha buluşuncaya değin sevgiyle kalın.
Aşağıda Kaveret grubunun “NEHMAD” adlı şarkısını paylaştım.
Kommentare