Özet: 1948’de milliyetçi Yahudi örgütlerin Deir Yassin köyüne saldırısı sonucunda ölen sivillerin sayısı Filistin’li önderler tarafından 254 olarak abartılır ve 70 yıldan fazla süren “Yahudilerin vahşi katliamı” efsanesi oluşur. Prof. Eliezer Tauber, özellikle Filistin’li araştırmacı, köyden sağ kurtulanların tanıklıkları ve zamanın raporlarına dayanarak kitabında ölü sayısını 101 olarak saptar.
Tarih: Nisan 9, 1948. Yer: İngiliz Mandasında Filistin – Kudüs’ün Batı uzantısında Deir Yassin köyü.
Çatışanlar: Yahudiler – 1) Irgun Tzvai Leumi – Ulusal Askeri Örgüt (Kuruluş: 1931 – Kısaca Irgun), 2) Lehi - Lahomei Herut Yisrael – İsrail Özgürlük Savaşçıları (1940).
Araplar – Deir Yassin köylüleri.
Birleşmiş Milletlerin 29 Kasım 1947’de aldığı karara göre Filistin’de 2 devlet (Yahudi ve Arap) kurulacak. Kudüs’ün statüsü ise BM yönetiminde ‘’Açık Şehir’’. David Ben Gurion yönetiminde Yahudi toplumu ve ordusu Haganah bu karara itiraz etmiyorlar. Filistin’de yaşayan Arap nüfusun liderleri ise kararı kabul etmiyorlar. Yukarıda adı geçen iki Yahudi örgüt milliyetçi, sertlikten yana ve Kudüs’ün BM statüsüne tamamen karşılar. Özellikle İrgun, İngiliz mandasına karşı bombalama (1946 – Kudüs’de King David Oteli – 91 ölü) ve cinayetler gerçekleştirir.
Deir Yassin 1000 nüfuslu, nispeten zengin (zeyinyağı ve taş ocakları) ve yakınlardaki Yahudi yerleşimleriyle (Givat Şaul) arada bir gerilime rağmen genellikle iyi geçinen bir Arap köyü.
İngilizlerin Filistin’i terk edecekleri 15 Mayıs’a doğru her iki taraf pozisyonlarını güçlendirmeye çalışırlar. Kudüs kentinde yaşayan Yahudiler Arapların ablukasından dolayı açlık çekmektedirler. Haganah ise Yahudi yerleşim bölgelerinin yakınlarında bulunan Arap köylerini ele geçirmektedir. Bazen çatışma ile, bazen de boşaltılmasını isteyerek.
Arap savaşçılar - Omzunda 2 fişeklik taşıyan Abdülkadir el-Huseini (Harekat günü Kudüs’de cenazesi kaldırıldı)
Deir Yassin Haganah’ın doğrudan hedefinde olmamakla birlikte, siyasi ve askeri rakipleri Irgun ve Lehi’nin işgal taleplerine karşı gelmez. Ben Gurion’a muhalif bu iki örgüt 9 Nisan sabaha karşı köyün kuzeydoğusundan ve güneyinden harekata hazırdırlar.
Amaçları: 1) Yardımların geldiği Tel Aviv – Kudüs yoluna Deir Yassin’den gelebilecek olası tehdidin bertaraf edilmesi, 2) Köyün boşaltılmasını sağlayarak Batı Kudüs’ü Yahudileştirmek, 3) Yahudi moralini yükseltmek ve ayni zamanda Filistin’li Arap’lara gözdağı vermek, 4) Köyde saklanan erzağı yağmalayıp aç Yahudilere dağıtmak.
Erken saatten itibaren İrgun ve Lehi savaşçıları kamyon üzerine yerleştirilmiş hoparlör ile halkın evlerini terk etmelerini ve 2 km yakında Ayn Karm yerleşkesine gitmelerini ister. Fakat kamyon köye giremeden Arapların açtığı bir çukura düşer ve köylünün bir kısmı bu bildiriyi uzaktan duymazlar.
Kaldı ki bir kısım Deir Yassin halkı köylerini savunmaya ahdetmişlerdir. Bu amaçla Nisan başlarında Mısır’dan külliyetli miktarda silah ve mühimmat edinirler. Ne yazık ki köyden bir grup başka bir çatışmada ölen meşhur komutan Abdelkadir El Hüseyin’in o gün Kudüs’de kalkacak cenazesine katılmaktadırlar.
Deir Yassin köyünün taş evleri.
Tan ağırmasından erken öğleden sonraya kadar devam eden çatışmaya Arap tarafı 80 – 90 kadar köy üyesi, Yahudi örgütleri ise 100 – 120 kadar savaşçı ile katılırlar. Köyün taş evleri savunmaya elverişlidir ve Araplar 10 kadar gözetleme ve püskürtme noktasını donatırlar. Kendilerini ve ailelerini son kurşunlarına kadar savunurlar fakat cephaneleri bitince Yahudiler köyü ele geçirir.
Saldıran iki örgüt köyün savunmasının bu kadar güçlü olacağını öngörmemişlerdir. Haganah’dan ve ona bağlı elit birlik Palmah’dan destek almalarına rağmen uzaktan tüfek atışları etkisiz kalır. Evlere yaklaştıklarında dinamit ile kapıları uçururlar ve içeriye el bombası atarlar. Yalnız eli silah tutan Arap savaşçılar değil, ayni mahalde barınan aileleri, kadın ve çocuklar da yaşamlarını kaybederler.
Deir Yassin çatışması ve sivil ölümler birkaç gün içinde büyük infial yaratır ve savaşan tarafların farklı açıklamalarına malzeme yaratır. Köyden sağ kurtulanların ilk başvurdukları lider Arap Yüksek Komitesinin başkanı Hüseyin Fahri el-Halidi’dir. Emrindeki gazetecilere çatışmanın sonucunda ‘’254 Deir Yassin’linin öldürüldüğünü, bazılarının soğuk kanlı olarak duvara dizilerek kurşunlandığını, birçok kadının ırzına geçirildiğini, bazı hamilelerin karınlarının deşildiğini’’ açıklar.
El-Halidi’nin niyeti yalnız Yahudileri ‘’barbar ve öldürmeyi gayet iyi bilenler’’ olarak göstermek değildir. Diğer köylerin kurtulmaları için Arap komşuları harekete geçirmek ve ordularının Filistin’e girerek Yahudileri yenmelerini sağlamaktır.
Deir Yassin olayı ve sonraki bildiriler Filistin toplumunda kaygı, korku, hatta efsaneye yol açar. Özellikle sivillerin, kadın çocuk demeden, öldürülmeleri ve ırza geçme iddiası tüm Arap köylerinden göçü tetikler. 9 Nisan’dan önce köylerini terk edenlerin sayısı 65,000 iken, bu tarihten 15 Mayıs’a kadar 350,000’e yükselir.
Bu endişenin gerisinde meşhur bir Arap deyimi vardır: “al-‘ird kabla al-ard” (ırz topraktan önce gelir). Araplar savaşmaya ve ölmeye hazırlar fakat eşlerinin veya kızlarının ırzlarına geçme olasılığı kararlarını değiştirir.
1. Dünya Savaşında Türkler tarafından kazılan cephe (Tel Aviv yoluna hakim).
Deir Yassin’de katliam açıklaması Ben Gurion taraftarları tarafından kesin red edilmez, yerine “muhalifler Yahudi itibarını yerle bir ettiler’’diyerek 2 örgüt de suçlarlar.
“Katliam” haberleri ve öyküsü yıllar sonra Filistin’li araştırmacılar (Şerif Kanaana, Nihat Zaytani) tarafından sorgulanır ve Deir Yassin’den sağ kurtulan köylülerle yapılan söyleşilerde hemen tamamı “katliam ve ırza geçme yaşanmadığını” söylerler. Maalesef bu tanıklıklar Arap kamuoyunu etkilemez ve ilk basın açıklaması canlılığını korur.
‘’Hiç Olmamış Katliam – Deir Yassin Efsanesi ve Filistin Mülteci Meselesinin Oluşumu’’ kitabının yazarı Prof. Eliezer Tauber (Bar-Ilan Üniversitesi) bu konuda kayda geçen tüm tarihsel belgeleri, tanıklıkları ve raporları tarayarak ölen köylülerin tek tek adlarını içeren bir tablo hazırlar. Kendisinin de bazı sağ kalan Deir Yassin’lilerle yaptığı görüşmelerin sonucunda ölü sayısı 101 olarak kesinleşir. 61’i savaşırken, 23’ü savaşçı dışı fakat evlerde birlikte, 17’si ise bilinmiyor. Yaralılardan daha sonra ölenlerin sayıları da net değildir.
Bu sayı ilk ileri sürülen 254’ten çok uzaktır ve esasen Deir Yassin’den sağ kurtulanlar El-Halidi’yi yalancılıkla itham ederler. Maalesef Arap önderin ‘’kaş yapayım derken göz çıkarmak’’ deyimini teyid edercesine Filistin’lilerin göçlerine zemin hazırlaması tüm bir halkın kaderine malolur.
Mordehay Kaufmann (solda - Irgun Kudüs bölgesi lideri) ve Menahem Begin (Irgun Başkanı).
Harekat sonucunda Deir Yassin’in 1000 nüfusundan 700’ü kaçar, 200’ü esir alınır ve akabinde serbest bırakılır, 100 civarında ise hayatlarını kaybetmiştir.
Irgun ve Lehi’nin köye saldırı niyetleri katliam yapmak olsaydı hoparlörlü kamyon ile anons yapma girişiminde bulunmazlardı. Tabii beklenmedik çatışma esnasında tahminlerden daha fazla Deir Yassin’li öldürüldü. Bazıları da “yükselen gerilimden ve çatışma ortamından dolayı soğukkanlı cinayet olmuştur fakat 254 sayısı ile uzaktan yakından ilgisiz olduğunu tespit eder”, Tauber.
Kitabın en can alıcı saptaması ölenlerin adlarının yazıldığı tablodur. Bu listede ölen Deir Yassin’linin yaş grupları ve cinsiyetleri var: hemen yarısı 14-60 arası erkek, diğer yarısı da kadın ve çocuk. Evlerini terk etmeyen ve savunanların ailelerinin çoğu dinamit ve el bombasıyla yaşamlarını kaybederler.
Eliezer Tauber’in ortaya çıkardığı sayılar Arap ve özellikle Filistin toplumunda ‘’Deir Yassin Katliamı ve Yahudi Vahşeti’’ mitini yok eder mi? Şüpheli! 70 yılı aşkın süredir katliama inanma o kadar yaygınki Tauber kitabını Amerika’da bastıracak saygın üniversite yayınevi bulmakta büyük güçlük çeker. Birçok üniversite yayınevlerinin yönetim kadroları kitabı okuyup tarihsel belge ve araştırma kalitesi açılarından tatminkar bulur fakat son onayı verecek akademisyenlerden oluşan kurul “yayınlarsak bir hayli polemiğe yol açarız, vazgeçelim” diyerek red ederler.
· Eliezer Tauber : The Massacre That Never Was; The Toby Press, 2021; 417 sayfa
***
Bir sonraki yazı: 23 Şubat 2022
Comments