Bir tek ülke istiyorum adı ‘Dünya’
Bir tek ırk istiyorum,
Adı ‘İnsan’
Bir tek kaynak istiyorum
Adı ‘Sevgi’
Nazım Hikmet
Diz boyu kar yağdı buralara, etrafım uhrevi bir sessizliği bürünmüş, her taraf beyazlar içinde, dışarısı soğuk, içerisi sıcacık, ama ben, soğuktan donmuş gibi, bir noktada oturuyorum.
Karı, kışı çok severim, ama bugün değil, mutlu olmaya, pozitif olmaya, ve bu sakinlik, dinginlik, ve mükemmeliyet içinde oturmaktan; bugün karşımda serili olan bu güzelliğin karşısında, her zaman, sıcak bir bitki çayı fincanı ile seyretmekten haz duyduğum bembeyazı seyretmekten utanç duyuyorum, sanki, bütün bu olanlar karşısında mutlu olmayı hak etmemişim gibi…
Kulağımda siren sesleri, gözümün önünde yıkılan yağmalanan, soğukkanlı saldırgan tarafından saldırıya uğrayan ve bombalanan, toz toprak içine karışmış bir şehir, sokaklarda panik içinde koşan, evlerini, barklarını, binbir emekle kurmuş oldukları yaşamlarını terk etmiş, sığınaklara kaçan, veya güvenli sınırlara koşan genç, yaşlı, çoluk, cocuk ve gencecik anneler ve kucaklarındaki bebekler…
Sadece, filmlerde ve utanası tarih sayfalarında gömülü kaldığını umduğum bu çaresizliği, bu öfkeyi, bu kini, daha öncede görmüştüm, okumuştum, izlemiştim ve ‘Ben’ bitti sanmıştım, yanılmışım!
Şimdi bu görüntüleri sorguluyorum, ve soruyorum, bu çaresizliğin, bu öfkenin, bu kinin bedelini kim ödeyecek, televizyon ekranından görüntüler hızla geçiyor, hayır bütün bu gördüklerin tarihin derinliklerine gömülmüş, insanlığın ders alması gereken, geçmişte kalmış sahneler değil, bütün bunlar gerçek ve yirmibirinci yüzyılda Şubat 2022 de yaşanıyor, geçmişten hiç bir ders alınmamış, tarih tekerrür ediyor, ve ben kendi kendime söyleniyorum:
Ölen bu bisikletli çocuğun bedelini kim ödeyecek?
Ya bu insanların çaresizliğinin bedeli kime kesilecek,
Yıkılan şehirler, bombalar altında kalan evler, aileler, güzelim tarihi binalar, hayaller, planlar…
Yirmi birinci asırda Avrupa’nın göbeğinde bir ülke işgal edilirken, ve bütün dünya sadece seyrederken, geçmişte de aynısı yaşanmıştı, sizi bilmem ama benim aklımdan yukarıdaki düşünceler geçiyor. Politika falan umurumda değil, hiç bir zaman da olmadı, ama problemlerin çözümü şiddet olmamalı, ulusların, güvenerek başa getirdiği liderlerin tek bir hedefi olmalı, o da dünya barışı, dünya barışı olmadıkça, çocuklar bombalar altında hayatını kaybettikçe, aileler tarumar oldukça, geriye kalan hiçbir başarı başarı değildir…
Taş devrinde değiliz, demir devrinde de değil, nasıl ki komşumuza kızınca elimize savaş baltalarını alıp komşumuzun evine saldırmak, yasal ve akılcı değilse, bir ülkenin diğer bir ülkeye sadece tutumunu beğenmediği için veya lideri ile anlaşamadığı için veya diğer çok önemli sebeplerden bombalar yağdırmasının hiçbir açıklaması yok…
İktidar hırsınız, öfkeniz, kininiz yerin dibine batsın!
Sevgi ve barış diliyorum hepimize…
Kommentarer