top of page

Yahudiler büyüleyici, korkunç, harika insanlardır…






Ülkenin 1948’deki kuruluşundan beri en büyük felaketinin yaşandığı 2023 Simhat Tora gününden bu yana tam bir yıl geçti. Biraz buruk bir Simhat Tora bayramını geride bıraktık bu yıl... Koca bir yıldır ülke savaşta, yaralar sarılmadı, rehineler geri alınamadı, kuzeyde ve güneyde çarpışan askerlerimiz her gün kayıp veriyor, her gün yeni bir ateş yeni ailelere düşüyor ve yakıyor… İki gün önce ülke olarak çok başarılı bir operasyonla İran’a da misillemede bulunduk… Önümüzü henüz göremiyoruz…

 

Gündemi böylesine yoğun, fırtınalı ve yüksek tempolu bir ülkede yaşarken daha alt başlıklarda yer alan haberleri veya gelişmeleri gözden kaçırabiliyoruz çoğunlukla. On üç askerimizi yitirdiğimiz geçen hafta, bu ülkenin en önemli ve değerli tarihçisi Prof. Yehuda Bauer’in dünya değiştirmiş olmasına – Washington Post, The New York Times gibi ciddi yayın organları hakkında makaleler yayınladığı halde – İsrael medyası ve basını fazla yer vermedi. Oysa o, 98 yıllık yaşamında üretkenliği ve ülke adına yaptıklarıyla anılmayı fazlasıyla hak ediyor.

 

Prag doğumlu Yehuda Bauer ülkenin Naziler tarafından ilhak edildiği gün ailesiyle birlikte Çekoslovakya'dan ayrıldı, İngiliz Mandası altındaki Filistin'e yerleşti. Eğitimini tamamlamasının ardından genç tarihçi Bauer araştırmalarında Holokost yıllarına yoğunlaşmayı düşünüyor ancak bu konuyu ele almaktan çok korkuyordu. Onu ikna eden kim oldu biliyor musunuz? Vilna gettosunda Nazi yönetimine karşı direnişe öncülük eden gençlerden biri olan şair Abba Kovner…

 

Abba Kovner onu Yahudi tarihinde bundan daha önemli bir olay olmadığına ve bu konudaki korkusunun "çok iyi bir başlangıç ​​noktası" oluşturacağına ikna etti. Ve böylece sonraki 60 yıl boyunca, Yehuda Bauer, Avrupalı ​​Yahudilerin yok edilmesini, Shoah'ın eşi benzeri görülmemiş doğasını titizlikle ayrıntılarıyla ve keskin analizlerle anlatan belki de Holokost'un en önde gelen akademisyeni haline gelecekti.

 

Pek çok İsraillinin, Holokost'tan sağ kurtulanları Avrupa'yı zamanında terk etmemiş pasif "koyun sürüleri" olarak gördüğü bir dönemde Bauer, hayatta kalanların sözlü tarihlerini topladı, gettolardaki Yahudi direnişini belgeleriyle kayıt altına aldı. Ve böylece gerçeklerin ortaya çıkmasını, ülkedeki yaygın algının değişmesini sağladı.

 

Bauer, Nazi Almanya'sına karşı direnişin yalnızca fiziksel şiddetten oluştuğu fikrine karşı çıktı. Onun gözünde, Nazi politikalarına aykırı olan dini geleneği sürdürmek, yiyecek kaçakçılığı ve yeraltı siyasi örgütlenmesi gibi her türlü Yahudi eylemi, direnişti.

 

Bauer, neredeyse yüzyıllık yaşamı boyunca Holokost ve antisemitizm üzerine 40'tan fazla kitap yayınladı. İlk araştırmaları Nazi rejimine karşı Yahudi örgütlü direnişine odaklandı, ancak daha sonraki çalışmalarında antisemitizm ve Holokost'un tarihsel önemiyle ilgili daha büyük sorulara değindi.

 

Çığır açan kitapları arasında soykırımdan sağ kurtulanların rehabilite edilmesinde Amerikan Yahudilerinin rolünü konu alan “Out of the Ashes” (1989); savaşın ilk yıllarında Nazi ve Yahudi liderler arasındaki ahlaki açıdan sıkıntılı müzakereleri konu alan "Jews for Sale?" (1995), ve Holokost çalışmaları alanına, bazen çağdaşlarının sert eleştirilerini de içeren genel bir bakış olan “Rethinking the Holocaust” (2001) yer alır.

 

1998'de bilimdeki ömür boyu başarılarından dolayı ülkenin en büyük ödüllerinden biri olan İsrael Ödülü'ne layık görülen Yehuda Bauer aynı yıl Alman Federal Meclisi Bundestag’da tarihe damgasını vuran bir konuşma yaptı. On Emir'e üç ek emir daha eklemeyi önerdiği bir konuşmaydı bu... Konuşmacı kürsüsünden şu sözlere vurgu yapmıştı Prof. Bauer:

 

"Ben dünyaya On Emir'i veren bir halktan geliyorum. Üç taneye daha ihtiyacımız olduğu konusunda anlaşalım, onlar da şunlar: Fail olmayacaksın; kurban olmayacaksın; ve asla ama asla seyirci kalmayacaksın…”

 

Bilirsiniz ölen kişi son yolculuğuna uğurlanırken, cenaze töreni sırasında o kişinin yakınları ve dostları onu anlatan konuşmalar yaparlar. Prof. Yehuda Bauer cenazesinde yapılacak konuşmayı kendisi önceden hazırlayarak sevenlerini şaşırttı.

 

“Ardımdan söylenecek sözleri ben yazdım. Çünkü beni en iyi tanıyanın kendim olduğuma karar verdim. Konuşma biraz uzun olacak, zira uzun yaşadım. Kusura bakmayın” bu sözlerle başlıyor Prof. Yehuda Bauer’in gerçekten uzun veda sözleri…

 

Cenaze töreninde okunan uzun veda konuşmasından şu sözleri aktarıyorum: "Herhangi bir etnik grupta doğmaktansa Yahudi doğmak daha iyidir. Yahudiler büyüleyici, sinir bozucu, itici, heyecan verici, korkunç, harika insanlardır."

 

Prof. Yehuda Bauer; “Söz veriyorum bundan sonra hiçbir şey yazmayacağım. Sakın gözyaşı dökmeyin ardımdan. Gülümseyin, hatta gülün. Fırsatını her bulduğunuzda gülün…” son sözleriyle şaşırtmaya devam ediyordu…



Nelly BAROKAS






















Etiketler:

Comments


Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page