
Bu hafta David Draiman’ın sosyal medyada rastladığım bir yazısından çok etkilendim ve onun Yahudi kimliği, kültür ve tarih üzerine derin düşünceler taşıyan, aynı zamanda, zorluklar ve karanlık dönemlerde bile, Yahudi halkının kendine özgü gücünü ve dayanıklılığını vurgulayan yazısını özgün bir çeviriyle aktarmayı istedim. Yazının sonunda İbranice konuşmalı ve İngilizce alt yazılı videosunu da izleyebilirsiniz.
8 milyar içinde15 milyon
Bu ne ki? Hiç bir şey...
Sadece kağıt üstünde bir rakam.
Ama bu Nasrallah ve Sinwar için çok şey ifade ettiyse,
Ve eğer onlar için bir anlam taşıdıysa,
O zaman bana da bir şey söylemesi gerek.
Yahudi olmak, bu benim dinim, halkım, kimliğim demek,
Çünkü Yahudi olmak, Ben Gurion’dan, Şimon Peres’ten,
Bibi, Gantz ve Lapid’ten çok daha fazlası...
Ve bu, Sefarad, Aşkenaz ya da Yemenli olmamla ilgili bir şey değil,
Ben çeyrek Libyalı, çeyrek Ukraynalı,
Yarım Faslıyım ve hâlâ Yahudi’yim.
Alman, Avustralya, Amerikan, Türk Yahudisi olmak fark etmiyor,
Ve her biri hâlâ Yahudi.
Bar İlan’da Kiryat Malahi’de,
Yaruşalayim’de yaşayan da Yahudi...
O, bikiniyle fotoğraf paylaşan genç kız,
Ve de o kolunda dövmesiyle gezinen genç erkek,
Her ikisi de Tefilin takan birilerinin torunu.
O, hiç tanımadığı bir Yahudi’yi gördüğünde,
Onu sanki eski bir dostmuş gibi kucaklar.
O, Yom Kipur’da duaları hatırlamasa da,
Hazan, "Hatan Lefaneha" diye şarkı söylediğinde,
O da onunla birlikte şarkı söyler.
Sonra, o büyükbaba oğluna Tallit’i var mı diye bakar,
Ve onu da yanına alır.
O, bütün gün Yeşiva’da öğrenen,
Ve Tanrı’yla konuşan Haridi,
O, "Şaves" diye bağıran kadın,
O, "Tanrı’ya inanmıyorum" diyen ate,
O da oğlu askerlikten dönünce,
Çantasına gizlice bir Tehillim koyar.
Oysa ki o, altı aydır işe gitmiyor, evde oturuyor,
Sigara içiyor, Facebook'ta vakit geçiriyor,
Ve Fransızca dizi izliyor.
Ama Gine'deki bir okulun kapısına "gamalı haç" çizildiğini duyarsa,
Sanki arabası çizilmiş gibi isyan ediyor.
Gefil Te Fish, Cahnun,
Yehuda HaMaccabi, Anan Ben-Ari,
Noa Kirel, Eli Wiesel hepsi benim...
Bnei Brak, Tel Aviv, Netanya, Paris,
Beer Sheva, Kahire...
Peki, Yahudi olmak ne demek?
Nereden başlamak gerekir anlatmaya?
Yahudi deyince aklıma gelen iki şey var,
Bunlar geleneklerimize, genlerimize kazınmış.
Ahlak ve tartışma.
Biz, sürekli tartışan bir halkız,
Ama bu sonsuza kadar süremez.
Tartışmak, sadece daha akıllı olmak içindir.
Hatta Japonya'da bile insanlar Talmud öğrenir,
Sadece daha akıllı olmak için.
Ve ahlak, tartışmaların etrafında döner.
Çünkü Yahudiler, herkesin şu an yaşadığı ahlakı icat etti.
İnsanlar arasındaki haklar, hayatın değeri,
Hastalarla ilgilenme, evrensel insan hakları…
Ve Yahudiler, etik anlayışını icat etti.
Aristoteles'ten, Nietzsche'den, Amerika'dan çok önce…
Ahlak, Cenevre'den, Roma'dan veya Yunanistan'dan değil,
Burada, Moshe'nin, Kral Salamon’un sözlerinden geldi.
Ama son zamanlarda? Tartışmalar kavgaya dönüştü,
Ve bu kavgalar nefrete dönüştü.
Korku, inançlarımız zayıfladıkça güçleniyor.
Tek Tanrı’ya inancı yarattık, ama kendi görevimizi yerine getirmiyoruz.
Hatırlamalıyız:
Hepimiz, binlerce yıl süren bir bağın torunlarıyız.
Her Yahudi, dünyadaki sorumluluğunu hissetmeli,
O, halkların ışığıdır.
Dünyada sekiz milyar insan var,
Ve her şey karanlık.
Ama tüm dünyayı aydınlatmak için sekiz milyar ışık gerekmez,
Binde ikilik bir ışık yeter.
Eğer biz de karanlığa düşersek,
Ve hala yolumuzu bulamıyorsak,
O zaman başkalarını suçlamaktansa,
Önce sebebi kendi evimizde aramaya başlamalıyız.
Çünkü biz bir halkız, beş bin yıllık bir halk.
Güvenliğimiz eksik olsa da, özgüvenimiz hep çok fazla.
Bizi ne sağa ne sola çekişleyip kaydıramazlar...
Biz varız ve hep var olacağız...
Çeviri: Av. Yakup BAROKAS
IYT dip not :
İfade edilen görüşler İYT web portalının editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Yazarların düşünceleri sadece kendilerini bağlar.

Comentários