Yosef’in ailenin favorisi olduğu bir sır değildi. Kardeşler, babalarının “onu daha çok sevdiğini” açıkça görebiliyorlardı. Ancak kardeşleri arasında en büyük öfkeyi uyandıran şey onun rüyalarıydı.
Odaklandıkları tek şey Yosef’in rüyalarıydı.
BİR RÜYA İÇİN KARDEŞİNİZİ ÖLDÜRÜR MÜYDÜNÜZ?
“Yedi yaşındaki Warren Buffet, 1937 yazında Omaha'daydı ve insanların serinlemek için çimlere çıktığını fark etti ve aklına meşrubat satma fikri geldi. O zamanlar her benzin istasyonunda bir soğutucu içinde alkolsüz içecekler ve sarkan bir ipin ucunda açacak bulunurdu.
Buffett bir hafta boyunca dolaştı ve 8000 parça şişe kapağı topladı. Hepsini sıraladı ve Coca-Cola'nın diğer her şeyi nasıl alt ettiğini fark etti. Buffett daha sonra büyükbabasının bakkalına gitti ve Cola alımı için onunla iyi bir anlaşma yaptı. Bir çeyreğe altı şişe satın aldı ve bunları insanlara satmak üzere dışarıda dolaştı. O yaşta sahip olduğu en iyi iş buydu. O andan itibaren, genç Warren her zaman bir fırsat yaratabilmek için hep HAYAL KURDU.“
Yosef ne kadar kibirli ve kendini beğenmiş olursa olsun, bu onu öldürmek için bir sebep olabilir mi? Kardeşler onu sıkıcımı buldular ondan uzak durabilir veya konuşmayabilirlerdi.
Ancak gerçek daha derinlerde saklı…... BİLİNÇALTINDA……
Nefreti uyandıran şey sanırım Yosef’in HAYAL ETME CESARETİNDE yatıyordu. Onun gelecek için bir vizyonu vardı. İşte Yosef’i harekete geçiren buydu.
YOSEF NEYE TALİP OLUYORDU!
Bu hane halkının mücadelesi sıradan aile hikayesi değildi. Arabayı kimin kullanabileceğini ya da bulaşıkları kimin yıkayacağını tartışmıyorlardı. Yaakov’un oniki oğlu da herhangi bir aile olmadıklarının tamamen farkındaydılar.
Çünkü bu ailenin bir Millet olacağını biliyorlardı. Avram’ın kutsamaları gerçek olacaktı. "Bu toprakları senin soyuna vereceğim." (Ber 12:7) Beşikten beri bu hikaye ile büyüdüler.
PEKİ BU ULUSUN KONTROLÜ KİMDE OLACAKTI?
Yosef kibirli değil aslında çok yetenekli bir liderdi. Kişisel karizması – çekiciliği vardı bu sihirli bir dokunuş yaratıyor ve dokunduğu her şey Altın'a dönüşüyordu! Babasının evinde en sevilen kişi. Potifar'ın evini organize eden en yetkili çalışan ve esir tutulduğu Hapishaneyi yönetebilen bir yetenek…...
Ancak belirsizlik onda bir güvensizlik duygusu yarattı ve bu onu çok korkuttu. Bu güvensizliğin unsuru neydi?
Tanrı’nın “Senin soyun kendine ait olmayan topraklarda yabancı olacak.” (Ber 15:13) sözleri kulaklarında çınlıyordu. Kendisini ve kardeşlerini, Kenan ülkesinden uzak, yabancı bir ortamda ve yeni yaşam koşulları altında düşündü.
Rüyasında “Tarlanın ortasında demet bağladıklarını...” (Ber 37:5) görmüş; Artık Kenan ülkesinde değiliz, Mısır topraklarındayız ve artık çoban olamayız. Yeni yaşam tarzlarına entegre olmalıyız.... Temel olarak Tanrı’nın onları dağıtacağı uzak yerlerde bile aile birliğinin korunabileceği yeni bir çerçeve hayal etti.
Kardeşler onu anlamadılar, çünkü geleceğe şimdinin devamı olarak bakıyorlardı. Sorunları sadece yaşamları çerçevesinden algıladılar... Çünkü ataların yaşam alanında yeni ekonomik yöntemlere ihtiyaçları yoktu.
Oysa Yosef şöyle der: “Güneş, ay ve onbir yıldız bana doğru eğiliyorlardı.” (Ber 37:9) - Hayatımızın temellerini değiştiren dünyevi, büyük ve güçlü bir teknoloji var. Laik kültür yıkıcı unsurlar ve olumsuz yönler içeriyor olabilir.
Ancak sonunda onunla ilişki kurmamız gerekecek. Karşılaşma, yaşam temposunun dingin aktığı Kenan'da değil, yeni ve yabancı bir ülkede olacak... Çünkü Tanrı “kendinize ait olmayan topraklarda yabancı olacaksınız” hükmü er ya da geç gerçekleşecekti. Oysa Kardeşler statükodan memnun, çobanlık yapmaya devam etmekten mutlu görünüyorlardı.
Kardeşler, sanki neden Tanrı’nın gizli planlarına bulaşıyorsun?... Gelecek için endişelenmemize gerek yok der gibiydiler. Ancak Yaakov’un evi Yosef’in rüyaları sayesinde yıkımdan kurtuldu.
Yosef Evini maddi olarak desteklerken aynı zamanda onlara nasıl Bene-İsrael olunacağını, onların değer sistemlerini ve inançlarını paylaşmayan bir ülkede ruhen nasıl hayatta kalınacağını gösterir. BU SÜRGÜNDE MANEVİYATI KORUMA SANATIDIR.
Yosef nesiller sonra belki Makabilere de ilham olmuştur. Onların büyüklüğü giriştikleri savaşta değil bize miras bıraktıkları Hanuka Mucizesinde yatar. Çünkü onlar sayısal olarak kendilerinden çok daha üstün görünen düşmana meydan okuma cesaretini HAYAL EDEREK başardılar.
Hayalperestler çoğu zaman gerçekçi değildirler ve kargaşa ile sürtüşmelere neden olabilirler. Ancak bu hikayeler Yüce Tanrı’nın verdiği yeteneklerin nasıl uyum içinde kullanılabileceğini öğretme bakımından eşsizdir.
HAYALLERİNİZ, HANUKA’NIN MUMLARI GİBİ DÜNYAYA IŞIK SAÇSIN.
Shabat Shalom ve Hanuka Sameah
Moşe PASENSYA
Comentarios