Yakov yolculuğun başlangıcında bir rüya ve bir uyanış anıyla kutsanmıştır.
Rüyasında Tanrı Yakov'a Cennet ve Dünya alemlerini birbirine bağlayan merdiveni gösterir ve sonra ona bir vaatte bulunur. Bu kutsamayla, ayaklarımız Dünya'nın temeline basan ve taçlarımız Cennet'in sonsuzluğuna açık olan bir merdivene dönüşürüz. Biz bağlantı oluruz.
İlahi akış bizim aracılığımızla yeryüzü alemlerine dökülür. Bizim aracılığımızla, yeryüzü deneyiminin zevkleri ve sefaletleri İlahi olanda deneyimlenir.
Bu dönüştürücü gerçeğe ulaştığımızda Cennetin Kapısında olduğumuzu ve Tanrı’nın yanı başımızda bulunduğu gerçeğine uyanırız. Burası evrenin tüm alemlerine (olam) açılan kapıdır.
Yolculuğumuz bize “ZEH”'nin - "BU"nun kutsamasını getirir. Yani tam olarak anda kalabildiğimizde, Tanrı'nın Varlığı ortaya çıkar.
Yakov Tanrı ile pazarlık etmeye çalışır. Korkmuştur. Yolculukta kendisine yiyecek, giyecek ve huzurun sağlanacağından emin olmak ister.
Yaşam nimetlerinin bize arzu ettiğimiz şekilde verilmesini isteriz. Korkularımıza ve arzularımıza takılıp kaldığımızda gerçek vaadi kaçırırız.
Söz, sana HAMAKOM'u, "YER"i vereceğim. Sana torunlar vereceğim. Rüzgara tutulan narin bir çicek olacaksın. Açılıp tohumlarını saçacaksın ve kök salacaksın, hayal bile edemeyeceğin yerlerde tomurcuklar açacaksın.
Tarihin, koşulların ve tesadüflerin rüzgarları senin özünü, şarkını, iç çekişini, arzu tohumlarına karıştırarak dünyanın en ücra köşelerine yayacak. Kokun en uzak bahçelerden bile yayılacak.
Senin ve soyunun aracılığıyla yeryüzündeki bütün aileler kutsanacak. Seninleyim.
Rahat olacağına ya da acı çekmeyeceğine dair söz vermiyorum. Asla aç kalmayacağına ya da umutsuzluğa kapılmayacağına dair söz vermiyorum. Kalbinin asla kırılmayacağına dair de söz vermiyorum. Sözüm sadece seninle olduğumdur.
Acında, açlığında, umutsuzluğunda, tökezlerken, kafan karıştığında — (Seninleyim), “Anohi İmah” (Bereşit 28:15) - Terk edilmiş hissettiğinde bile.
Bir yandan kalbimi onun rehberliğine açmaya ve yaşamın akışına teslim olmaya çağırılıyorum. Diğer yandan O’nun çoktan geldiğinin farkındalığına ulaşmam isteniyor. Bu paradoks ruhsal bir meydan okuma barındırıyor.
Büyükannesinin ruhunun kendi omzunda oturduğunu ve ona rehberlik ettiğini söyleyen yaşlı bir adamla tanışmıştım. Ona hayat yolculuğunda geliştirilmesi gereken en önemli üç özelliğin CESARET, MERAK ve ŞEFKAT olduğunu söyledi. Adam biraz tuhaf görünse de, bu büyükanne tavsiyesi benim için değerli oldu.
Bu önerilerle her yeni durumu, manzarayı veya ikilemi bir öğrenme fırsatı olarak kabul ederek hayatın bir öğrencisi olmamı gerektirdiğini kavradım. CESARET, bazen korkuya eşlik eden felci aşmamı sağlayacak, böylece bir sonraki adımı atabilecektim.
MERAKIM, beni ileriye götürecek ve yolculuğa neşe katacaktı. Ve ŞEFKAT kalbimi açacak, beni başkalarına bağlayacak ve hayatın açtığı yaraları iyileştirecekti.
Bu hayat macerasının amacı, Cennet ile Dünya arasında bir bağlantı olmak ve kalbi her ikisini de kapsayacak kadar genişletmektir.
Yakov’un rüyasında gördüğü merdiven gibi her nefes alış Dünya’ya doğru ver her nefes veriş de Cennet Bahçesine doğru yapılan bir yolculuk değil midir?
Sevgilerimle - Shabat Shalom
Moşe PASENSYA
Comments