İnanç, uzun süren bir entelektüel yolculuktur ve öğretilemez.
Bu, “Neden bir ebeveyn çocuğunu koşulsuz olarak herkesten daha çok sever?” sorusuna benzer. Mantıken bu fenomenin rasyonel bir açıklaması yoktur.
Ebeveyn, çocuğunun biyolojik olarak kendisinden farklı ek bir şeye sahip olmadığını bilir yinede bağ çok güçlüdür.
Çünkü bu farkı yaratan zihninde çocuğuna yüklediği anlamdır. (Değerdir) İnanç prensibi de aynı şekilde işler ve bir nedene bağlı değildir.
Yolculuğunun üçüncü gününde, “Avraam gözlerini kaldırır ve söz konusu yeri (Ha-Makom) uzaktan görür.” (Bereşit 22:4) Ancak Avraam’ın yanındaki iki genç O’nun gördüklerini göremezler.
Basit bir okumada yolculukta onlara katılan iki gencin farkına bile varmazsınız (Bereşit 22:3) Hikayedeki amaçları ne?
Aynı şekilde; Hagar çölde mahsur kaldığında matarasının boş olduğunu ve Yişmael’in ölümüne tanık olacağını fark eder. Fakat, Tanrı (Hagar’ın) gözlerini açar ve bir su kuyusu görür. (Bereşit 21:19) Bu andan önce görme yeteneği yok muydu?
“İnsana yalnızca kendi düşüncelerinin önerdiği şeyler gösterilir” (Berakhot 55b). Çoğu zaman gerçekte orada olanı görmeyiz ama zihnimizin önerdiği şey oradadır.
Rav Soloveitchik'in harika eseri “İnancın Yalnız Adamı” (The Lonely Man of Faith) Tanrı - İnsan deneyiminin iki boyutundan söz eder.
Kişi Tanrı'yı entelektüel açıdan algılayabilir. Bu size belirli bir Tanrı algısı verir, ancak bu mesafeli ve kişiliksizdir. İnsan-Tanrı etkileşiminin, tefekkür ve düşünceden ziyade, deneyim yönlü ilişki alanına dayanan da bir boyutu vardır.
Bu, Kuzari'nin felsefi düşünceye ve kanıta dayalı inancı reddettiği yerde ortaya atılan bir temadır. Bu tür inançları "Aristoteles'in Tanrısı" olarak adlandırır ve reddeder.
Kuzari'ye göre inanç ilişkisinin tek gerçek türü, kişinin Tanrı'yı deneyimlediği, Yüce Olan'ı hissettiği ve Tanrı'nın Kendisini yaşamına dahil ettiği zamandır. Buna "Avraam’ın Tanrısı" adını veriyor.
"Leh Leha"nın ilk anından itibaren birlikte yürüyorlar! Bu, Tanrı ile yaşayan, nefes alan, etkileşimli bir ilişkidir. Tora, Avraam’ın kişisel geçmişi hakkında hiçbir şey belirtmez. Çünkü Hikayenin Başlangıç Noktası burasıdır.
Ancak Tanrı'yı bulmasının doruk noktası, yeni bir görme (Vayera) deneyimi edindiği Yishak’ın Kurban edilmesi (Akeda Yishak) eylemin sonunda gerçekleşir.
Bunu nereden anlıyoruz? İnanç testinden sonra ölümüne kadar geçen sürede Avraam’ın bir daha Tanrı ile hiç iletişime geçmediğini okuyoruz. Avraam artık ermiş biridir...
Peraşanın hemen giriş bölümünde Avraam’ın, Tanrı’yı VAYERA (וַ֠יֵּרָא ) şeklinde gördüğünü okuyoruz. (Bereşit 18:1)
Oysa ilerleyen haftalarda Çıkış Kitabında, Tanrı’nın, Moşe’ye, “Avraam, Yishak ve Yaakov’a VAERA (וָאֵרָ֗א ) şeklinde göründüm” dediği satırları okuyacağız. (Şemot 6:3)
Bu iki görme biçimi arasındaki fark, ilkinin “YUD” ile diğerinin “ALEF” harfi ile yazılmış olmasıdır. Kelimenin diğer harfleri ve diziliş sıralaması tamamen aynıdır.
ALEF ile yazılmış görme biçimi (inanç); Keter’den (İlahi Taç’tan), Hohma’ya giden ışığı temsil eder. Bu Tasavvufidir.
YUD ile yazılmış olan ise Hohma’nın ışığını temsil eder. Bu kendi kudretimizle yarattığımız ışıktır ve bütün ihtimalleri içinde barındırır. (Yud harfinin sayısal değeri 10’dur. Yani 10 Sefirotu içinde barındırdığı için MEVCUDİYET olarak adlandırılır.)
Avraam yahudi olarak doğmadı ancak ruhunda yarattığı bu ışıkların kuvvetiyle Tanrı’nın mevcudiyetine (birliğine) ulaşabildi. Hepimizi birleştiren tek şey, tüm farklılıkların ötesinde birleşme arzumuzdur.
Bu iki ışığın (Alef ve Yud) bütünleşmesi, doğru şekilde gelişmemizi ve dışımızda bulunan ek bir gerçeklik biçimini keşfetmemizi mümkün kılar.
Doğamızdaki kırıkları onarır ve bizi sevginin üstünde yükselterek gözlerimizi açar. Söylendiği gibi, "Hayatınız boyunca dünyanızı göreceksiniz. ” (Berachot 17a).
Peki, siz ne görüyorsunuz?
Sevgilerimle - Shabat Shalom
Rabi. Yishak BİLMAN (z”l) & Moşe PASENSYA
Comments