Oldukça uzun bir zamandır, gün yok ki üzücü ve olumsuz bir habere uyanmayalım… İşte bu cuma sabahı da böylesi bir güne uyandık. Medeni Avrupa’nın göbeğindeki AMSTERDAM’da yeniden bir pogrom yaşandı. Üç bine yakın İsraelli sporsever, maç çıkışı sopalı, bıçaklı Filistin taraftarı şiddet grupları tarafından pusuya düşürüldü, saldırıya uğradı, dövüldü, yerlerde sürüklendi, linç edildi. Tam da 9 Kasım’ı 10 Kasım’a bağlayan gece gerçekleşen Kristallnacht’ın iki gün öncesinde…
Kristallnacht veya Kristal Gece, 1938’de Nasyonal Sosyalist Partisi tarafından düzenlenen ve Yahudilere ait ev, işyeri ve sinagoglara yapılmış kanlı ve ölümcül saldırıların gerçekleştiği 9 Kasım’ı 10 Kasım’a bağlayan gecedir. Yani Avrupa Yahudilerinin sonunu getirecek felaketin ilk habercisi…
İşte Kristallnacht’ı anacağımız tam da bu günlerde Amsterdam’da bir pogrom yaşandı. Maccabi Tel Aviv – Ajax maçında İsraelli taraftarların açılan Filistin bayrağını indirdikleri için olayların patlak verdiği söylendiyse de bu saldırının çok önceden planlandığı hatta çoğunluğu Arap ülkelerinden gelmiş Uber taksi şirketi şoförleri ile iş birliği içinde yürütüldüğü ortaya çıktı. Bu üzücü olayı yakından takip ettiğinizi, saldırı görüntülerini izlediğinizi bildiğim için ayrıntılara hiç girmeyeceğim.
Ne mutlu ki, İsrael hükümeti çok çabuk harekete geçti, AMSTERDAM’a gönderdiği uçak seferleriyle yaralıları ve otel odalarında endişeyle bekleyen vatandaşlarını ülkeye geri getirdi. Bu durumda 7 Ekim günü Gazze’ye kaçırılan 251 İsraelli’yi düşünmemek mümkün mü? Onlar da çok ivedilikle düzenlenecek bir operasyonla kurtarılamazlar mıydı? Ne yazık ki böyle bir şansları olamadı…
AMSTERDAM'daki pogrom, antisemitizmle mücadele konusunda yıllarca süren ihmal ve eylemsizliğin doğrudan bir sonucudur. Bugün Amsterdam’da… Yarın Avrupa’nın diğer bir kentinde veya ABD’de tekrarlanabilir.
Avrupa'da ve dünyanın dört bir yanında, Yahudi nefretindeki artış çok uzun bir süredir küçümsendi veya görmezden gelindi. Dünya antisemitizmi tehlikeli, giderek büyüyen bir ideoloji olarak kabul etmek yerine, İsrael – Filistin çatışmasının talihsiz bir yan etkisi olarak göz ardı etmeyi tercih etti. Veya antisemitizmin yükselişini sürekli olarak İsrael'in meşru müdafaa savaşlarına bağladı.
Bence AMSTERDAM'daki pogrom dünya çapındaki hükümetlere, istihbarat teşkilatlarına ve Yahudi örgütlerine bir uyarı çağrısı görevi görmeli. Nerede bulunursa bulunsun radikalleşmiş antisemitizm ile mücadelede küresel iş birliğini içeren geniş kapsamlı bir strateji geliştirilmeli.
Bildiğiniz gibi Yahudiler seyahat etmeyi, değişik diyarlar görmeyi severler. Özellikle İsraelliler dünyanın farklı kültürlerini tanımak, farklı kıtaların doğa güzelliklerini keşfetmek amacıyla uzun yolculuklara çıkarlar. Günümüzün tehlikeli ortamında Yahudi gezgin, kimliğini gizlemek zorunda mı kalacak? Kendini koruma adına yabancı ülkelerde kendi lisanını konuşmaktan mı kaçınacak? Bu çok eski dönemleri anımsatan nahoş bir durum.
Gelin görün ki 15 yaşına yaklaşan kız torunumun rüyası, kışın Noel zamanı, kar yağışı altında bir Avrupa kentinde bulunmak, o rengarenk, ışıklandırılmış meydanları gezmek, o kültürün bayram havasını solumaktı. Anne/kız çıkacakları bu keyifli seyahatin hedefi AMSTERDAM olarak belirlendi ve tüm hazırlıklar tamamlandı çok önceden… Tabii ülkemizde durum sakin olur uçakları da kalkarsa anne/kız planladıkları AMSTERDAM gezisine çıkıp Avrupa’da Noel havasını soluyacaklar… Aynı şevkle mi? Bilemiyorum… Güvende hissedecekler mi? Onu da bilemiyorum…
Bu yazıyı 9 Kasım günü kaleme alırken, bu akşamı 10 Kasım’a bağlayan gece 86 yıl önce gerçekleşen ve altı milyon Yahudi’nin yok edildiği Holokost’u hazırlayan temel olay olarak kabul edilen Kristallnacht’ı düşünüyorum…
Ve; “Uyan dünya: AMSTERDAM'da pogrom yaşandı!” diyorum…
Nelly BAROKAS
İYT dip not :
İfade edilen görüşler İYT web portalının editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Yazarların düşünceleri sadece kendilerini bağlar.
Comentarios