top of page

Türk Yahudisi bir diplomat: MOSHE KAMHİ

Moshe Kamhi’yi İstanbul’da, 2009 yılında, Başkonsoluk görevinde bulunduğu sırada tanıdım. Türkiye-İsrael arasında yoğun diplomatik ilişkilerin yaşandığı bir dönemdi. Yıllar sonra konuşmacı olarak katıldığı İYT’nin bir etkinliği sonrasında kendisiyle söyleşmek olanağını buldum.

Yakup BAROKAS




Türkiye’de doğdunuz ve ilk eğitiminizi orada gördünüz. O yıllardaki yaşantınız nasıldı?

Türkiye’deki yaşantım ellili ve atmışlı yılların İstanbul’un ortalama yaşamından farklı değildi. Tozkoparan’da oturuyorduk. Taksim İlkokulu ve Pirireis Ortaokulu mezunuyum. Türkiye’deki eğitimime çok şey borçluyum. Öğretilen birçok şeyi, Türkçe, fizik, müzik, tarih ve coğrafya derslerinde söz edilen konular hala aklımdadır.


Okul yıllarında


Televizyon henüz yayına girmemişti. Kitaptan ve radyodan bilgilenme neslinden olduğumu ifade edebilirim.

Çocukluk yıllarımda, yanı başımızda açılan Tevfik Sağlam İlkokulu henüz inşa edilmediğinden, oturduğumuz evden Haliç’i görebilirdik. Evden deniz görme isteğimi onlarca yıl sonra, emekliliğimle birlikte, Hayfa’ya taşınmakla gerçekleştirmiş oldum. 

 

İsrael’e  aliya sebebiniz neydi? İsrael’deki ilk yıllarınızı anlatır mısınız?

 

1968 yılında, İsrail’in o yıllardaki başarıları karşısında oluşan Aliya dalgasında yer aldım. Benim gibi birçok genç tek başımıza, yatılı okullara, daha doğrusu lise kampüslerine gelmiştik. Benim Aliya sürecim gayet kolay geçti diyebilirim. İsrail’in ilk yıllarında, anılardan ve kitaplardan okuduğumuz zorlu süreçler geride kalmıştı. Bizi hava mmeydanından taksi ile okula götürdüler. Alone Yitshak okulunda, hiçbir derste, hiçbir konuda tabuların olmadığı, her alanda fikir bayan edilen, liberal bir ortamda yetiştim.  

 

Diplomatik karyeri seçmenizde ne etkin oldu?

 

Sözel yeteneğim nicelik, sayısal yeteneklerimin üstündeydi. Dolayısıyla o tarafa meyil verdim. Biraz da şans tabi. Çünkü o yıllarda, Dışişleri’nin sınavı iki yılda bir programlanırdı, kadrolar o kadardı. Yani üniversiteden mezun olduğum yıl, sınav olmayan döneme rastlasaydı, muhtemelen farklı bir yol çizecektim.

Çankaya Köşkünde Namık Tan, Moshe Kamhi ve Enerji Bakanı Binyamin Ben Eliezer


Diplomatik yaşamınızda hangi ülkelerde görev yaptınız?

 

Dış görevler olarak Türkiye ve Fransa’da ikişer dönem olmak üzere, ayrıca Kanada, Kazakistan ve Türkmenistan’da çeşitli görevler üstlendim. Paris’te ikinci kâtip ve siyasi işler müsteşarı, Ankara’da elçi-müsteşar, İstanbul’da başkonsolos, Kazakistan, Kırgizistan ve Türkmenistan’da büyükelçi görevlerinde bulundum.

Merkezde, Yeruşalaim görevlerinde iki dönem siyasi araştırmalar merkezinde, iki dönem ekonomik işler müdürlüğünde, diplomasiye giriş yıllarımda daha çok Türkiye’yi de kapsayan Yakın Doğu müdürlüğünde bulundum, o aşamada İsrail-Türkiye ilişkileri ile yakından tanıştım. Türkiye sonraları Avrupa Müdürlüğü’ne geçti.


Naerobi İsrael Heyetinde


Türkiye’de iki kez farklı diplomatik görevlerde bulundunuz? O  iki ayrı dönemde Türkiye- İsrael ilişkileri nasıldı?

 

Ankara dönemim (1999-2002) ilişkilerin doruk dönemine, İstanbul ise (2009-2014) bugünküne benzer bir düşüşe rastlamıştır. Birincisinde bir kez Türkiye Cumhurbaşkanının İsrail ziyaretine, üç kez İsrail başbakanlarının Türkiye ziyaretlerine, ayrıca sayısız bakan ve heyetlerin ziyaretlerine tanık oldum. İki ülke arasında, her alanda, çok samimi ve tam güven ortamında yakın ilişkiler hüküm sürmekteydi.  

Düzce Depremi Yoğun Bakım Ünitesi



İstanbul dönemimde tamamen farklı şeyler yaşandı. Mavi Marmara olayı, ilişkilerin 1980’den sonra ikinci kez ikinci kâtip düzeyine düşürülmesi, sert söylemler, samimi ortamın zedelenmesi bu döneme rastlar.

 

Bununla bir şeyi vurgulamakta yarar görüyorum: Dostlarımız ve hangi siyasi görüşten olursa olsunlar, israil-Türkiye yakınlığına inanlar, bizi terk etmemişlerdir. Bugün de böyledir. 


Yom Atsmaut'ta bir söyleşi sırasında


Peki günümüzde iki ülke ilişkilerinin geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Bugün zor bir dönem yaşanmaktadır, çünkü olumsuzluklar halklara da sirayet etmiş durumda. Her kriz bir öncekine göre, daha kalabalık bir zümreyi o girdaba çekmektedir. Siyasiler arasında düzelme nispeten hızlı bir tempoda gerçekleşebilir, kamuoyu düzeyinde özel bir çaba göstermek gerekecektir.

 

Türkçe lisanının hayatınızda yeri nedir?

 

Türk dili her zaman benliğimin ve yaşantımın ayrılmaz bir parçasıdır. Gerek aile içinde ve gerekse arkadaşlarımın arasında Türkçe günlük yaşantımızda yer alır. Türkçe cümle dizimi (sentaks) matematik mantıkla yoğrulmuştur, düşünce kümelerinin, bir cümle içinde, uzunluğu ne olursa olsun, bu denli ilintili olduğu diller azdır. Bu söylemimi  geçen haftalarda yitirdiğimiz ve birkaç öyküsünü İbranice’ye çevirdiğim Mario Levi’yi anarak dile getiriyorum. Onun öykülerindeki sözcük seçimi, dizim ve yapı, Türk dilinin ustalıkla işlendiği eserlerdir.

 

Gençlere karyerlerini seçerken önerileriniz nelerdir?

Herşeyden önce kendi iç dünyanızı yoklayın, hangi alanda ve nasıl bir ortamda çalışma şevk ve zevkini duyacağınızı sezinleyin. Ona göre yön belirleyin. 




Comments


Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page