Tuhaf bir ülkede yaşıyorum.
Şikayetlerimin ardı arkası kesilmez. Haklıyım da.
En yüksek güvenlik tedbirli hapishanede gardiyanlar ayakta uyur, altı azılı terörist kaçar. Kimse üstüne alınmaz, istifa etmeyi bile düşünmez. (Gerçi dördü kısa zamanda yakalanır ama bu gardiyanların ayıbını örtemez)
İki sene süreyle seçim üstüne seçim yapılır, devlet hükümetsiz, bütçesiz yönetilir. Sonunda sekiz partili bir ucu ayda diğeri dünyada bir hükümet kurulur.
Hamas canı çektiğinde Gazze’den fırlattığı roketleri durduttuğunda, İran veya Hizbullah’tan çatlak tehdit sesleri yükselir.
Binaların hem fiyatları hem katları eşzamanlı yükselir. Gençler aile yardımı olmadan bir daireye kavuşamazken, merkezde gökdelenler artar durur.
Gökdelenler yükseldikçe caddeler bisiklet yolları hesabına daraltılır, Ramat Aviv’de veya Tel Aviv’de yaşayan veya ordan geçmek zorunda kalan sürücüler, sıkışıklıktan sıralarını çalan diğer bir sürücüyü boğazlamamak için kendini zor tutar, katil olmaktansa onun yerine psikologuna gitmeyi tercih ederler.
Yaşam pahalılığından şikayet etmediğimiz gün yok gibidir. Ve pahalıdır yaşam bu ülkede.
Hasbelkader bir lokanta veya kafe sahibi iseniz yeterince çalışan bulamadığınızdan erken kapatmak zorunda kalırsınız işyerinizi. Yüksek kira ve belediye harcı aynı kalır ama. Siz de fiyatları yükseltirsiniz.
Şikayet listesini uzatabilirim.
Ama.............
Yine de dünyanın en mutlu insanları yaşar bu ülkede.
150 ülke arasında dünyanın en mutlu onbirinci ülkesiyiz.
Mutluluğun ölçümünde gözetilen parametreler arasında ülkenin sosyal refah alanında bireye destekleri, bireysel özgürlükler, memleketteki yolsuzluk miktarı, hava kirliliği gibi öğeler var. Mutluluk konusunda solladığımız ülkeler arasında ABD, İspanya, Avustralya, İtalya gibi isimler de var.
Hem ayrıca mutlu olmak için alkol gibi bağımlılık yaratabilen mutluluk desteklerinden de yararlanmadan yapıyoruz bu işi. OECD ülkeleri mutluluğu biraz da alkolde ararken biz Türkiye dışında en az alkol tüketen ülke konumundayız.
Eğitimi, öğrenmeyi seviyoruz. Üniversite mezunları sıralamasında OECD ülkelerinden sadece Kanada, Japonya ve Lüksemburg’un arkasındayız. OECD ortalamasının çok üstünde olup, Kore, ABD, Birleşik Krallık, Hollanda, Almanya, Fransa ve İsveçe tepeden bakıyoruz. Son otuz yılda üniversite mezunlarımız beş misli artmış!
Beni en çok sevindiren OECD ülkeleri arasında Ar-Ge çalışmalarında lider konumda olmamız. İsrael’de dünya hitech devlerinden, -Apple, Google, Amazon gibi-, 370 tanesinin Ar-Ge merkezi bulunuyor.
Teknolojik inovasyon bağlamında ise Bloomberg şirketinin araştırmasına göre İsrael bu konuda etkin altmış ülke arasında yedinci sırada bulunuyor. Japonya, ABD ve Fransa gibi ülkeler dahi arkamızda kalmış.
Hem hayat pahalı filan ama meğerse fazla vergi de ödemiyormuşuz göreceli olarak. OECD ülkeleri vergi ortalaması çalışanlar için yüzde 34.6 iken, bizde oran sadece 22.4 %. Ortalama İsraelli bir ailenin üç çocuk sahibi olduğunu düşünür ve vergi baremini buna göre ölçersek, o zaman durumumuz daha da iyi. Üçüncülüğü kapıyoruz o zaman. İlk iki çok ilginç ama. İsviçre, (dünya pahalısı bir ülke) artı Şili, (ki orda da gelir vergisi konsepti yok)!
Madem veriler bu kadar olumlu, öyleyse ben çok, çok yaşamak istiyorum diyorsanız eğer, ona da çaremiz var! OECD ülkeleri arasında en uzun ömre sahip ülkelerdeniz. Zamanında ben ABD’de yaşamak istiyorum deyip de orda yaşamayı seçtiyseniz, yandınız! Ortalamayı alırsak eğer ABD’de yaşayabileceğiniz 79 yıl. Gelin bize; size ortalama 83 sene veriyoruz.
Daha geçenlerde cebine İspanya veya Portekiz pasaportunu koymuş Tel Avivli, Hertsliyalı, Uluslu veya Kemerli genç kardeşim, son kararını vermeden evvel
“Tekrar bir düşün” derim.
コメント