Geçtiğimiz hafta, perşembe gecesi sabaha karşı saat üçte, yatağından kalkmaya değer bulanlar, ABD Başkanı Joe Biden ile eski başkan Donald Trump’ın kasım ayında yapılacak başkanlık seçimleri için televizyondaki ilk tartışmalarını izlediler. Tartışma seyircilerin alınmadığı bir stüdyoda gerçekleşti. Söz kesilmesinin engellenmesi için sadece konuşan kişinin mikrofonu açık bırakıldı. Başkanların yanında önceden hazırlanmış notlarının olması da yasaktı.
Diyebiliriz ki, John F. Kennedy ve Richard Nixon'un 1960’ta televizyonda yayınlanan tartışma geleneğinin başlatılmasından bu yana Biden bugüne dek en zayıf performansı sergileyen lider oldu. Biden’ı izlerken içim parçalandı, zaman zaman düşüncelerini toparlayamadı, tökezledi, söyledikleri anlaşılmadı, ağzında geveleyip durdu. Bir dünya liderinin bu durumlara düşmesi insanı gerçekten üzüyor.
Biden'ın basın baş danışmanı Ron Klain'in iddiasına göre: "Bir münazarayı her an kaybedebilirsiniz ama onu yalnızca ilk 30 dakikada kazanabilirsiniz." Tartışmanın gidişatı ilk 30 dakikadan çok önce belirlendi. Tartışma devam ederken Biden kampanyasından yöneticiler durumu kurtarmak için, pek inandırıcı olmamakla birlikte gazetecilere, başkanın soğuk algınlığıyla mücadele ettiği, bu nedenle sesinin hırıltılı çıktığı açıklamasını yaptılar.
Anket sonuçlarına göre katılımcıların yüzde 67’si Trump’ın, yüzde 33’ü ise Biden’ın daha iyi performans sergilediği görüşünü paylaştılar. Bu durum Demokratlarda kaygılara, hatta paniğe yol açtı.
Biden’ın en yakın destekçilerinden Thomas L. Friedman bile adaylıktan çekilmesinin doğru olacağını söyledi. Başkan Yardımcısı Kamala Harris, Kaliforniya Valisi Gavin Newsom veya Michigan Valisi Gretchen Whitmer olası adaylar. Ne var ki Biden kendi rızası ile çekilmediçe adaylıktan azledilemez. Demokrat parti içinde gelecek ayki kongrede bu yönde bir girişim bir ayaklanma olarak nitelendirilecek ve modern çağda eşi benzeri görülmemiş bir karar olarak partinin bölünmesiyle sonuçlanabilir. Bu da seçimlerin en baştan hezimet ile sonuçlanmasına neden olabilir. Trump’ın ikinci kez seçilmesine yol açacak böylesi bir adımın hukuken mümkün de olsa atılmayacağı görüşündeyim.
Başkan Biden, televizyon tartışmasının hemen ertesi günü Kuzey Carolina'da düzenlenen mitingde dinlenmiş, meydan okuyan ve enerjik görünerek "Dört yıl daha, dört yıl daha" sloganları atan kalabalığa, "Açık bir ifadeyle genç bir adam olmadığımı biliyorum, eskisi kadar kolay yürüyemiyorum, eskisi kadar akıcı konuşamıyorum" dedi ve sesini yükselterek sözlerine şöyle devam etti: “Ama gerçeği nasıl söyleyeceğimi biliyorum. Doğruyu yanlıştan ayırmayı biliyorum. Ve bu işin nasıl yapılacağını biliyorum. Milyonlarca Amerikalının bildiği şeyi biliyorum: Düştüğünüzde tekrar ayağa kalkmayı biliyoruz." Böylece yarıştan çekilmeyeceğinin sinyalini verdi.
Tartışmanın can alıcı noktalarından biri ise Trump’ın İsrael’in Gazze’ye yönelik saldırıları hakkında, “İsrael işi bitirmeli” ifadelerini kullanması ve Biden’ı “Filistinli gibi davranıyor ama Filistinliler bile onu sevmiyorlar” demesiydi. Biden ise Putin’in bir savaş suçlusu olduğunu iddia ederek, Ukrayna’ya gönderilen yardımları vurguladı. İsrael sorusuna yanıt olarak da “Hamas’ın ortadan kaldırılması gerekiyor” dedi.
Trump her zamanki gibi kaba ve bölücüydü. Biden'ın "aklını kaçırdığı"nı söyledi. Kendi destekçilerinin 6 Ocak 2021'de ABD Kongre Binasına düzenledikleri vandalca saldırıdaki rolü hakkında bariz bir şekilde yalan söyledi.
İsrael’de sağ-muhafazakâr kesim Trump’ın seçilmesine çok daha sıcak bakıyorken liberal kesimin kararsız olduğu söylenebilr. Trump siyasetini günün akımına uygun olarak yalanlar, algılar üzerinden oluşturan, güçlü bir profil oluşturmaya çalışan ve saçları boyama vs. gibi imaja çok önem veren liderler sınıfında yer alıyor.
Biden seçildiğinde onu tebrik eden Bibi’ye Trump’ın kızgınlığı geçti mi bilmiyoruz? Ne var ki sağı solu belli olmayan bu liderin bir gün yatağından kalktığında Putin ile ahbap çavuş olup İsrael’e silah sevkiatını da kesebileceğini unutmayalım.
Comments