Parantez aç
Müreffeh, batılı ülkelerde “Hayat bir gün, o da bugün” son zamanlarda çok popüler bir yaşam sloganı hatta felsefesi oldu. Doğruluk payı var, tartışmıyorum.
Ancak bu felsefeyle Ukraynayı zorba Ruslara teslim edenler bilmeliler ki sıra yarın onlara da gelebilir!
Bu arada yaşanan bu insanlık dramının bir an evvel sona ermesini diliyor, yurtlarını kahramanca savunan tüm Ukraynalıları hayranlık, takdir ve saygıyla selamlıyorum.
Parantez kapat
Bir haftadır Rusyanın Ukraynayı istilasını sabah akşam ayrıntılarıyla ve üzüntüyle takip ediyoruz hepimiz. Bu yüzden yukardaki parantez dışında bu konuya değinmeyeceğim bugün. Konum bambaşka.
Olumlu, iyi veya güzel bir haberi vermek ve hele hele manşete taşımak tehlikeli ve yasaktır.
Gazetecilik okumadığım, gazeteci olmadığım için bilmiyorum; acaba gazetecilikte böyle bir kural -hatta kanun diyeceğim- mı vardır?
Eğer yoksa bizim medya mensuplarımızın mazohizmi mi bu ülkede felaket telallığını bu kadar geçerli kılyor?
Bıktım sabah gazete manşetlerinin kapkaralığından, bıktım akşam TV haberlerindeki simsiyah kötümserliklerden!
Bir ara Türkiye’de “Senede bir gün” adlı bir şarkı liste başı olmuştu, hatırlarım.
Değerli medya mensuplarımız:
Senede bir gün olsun manşetlerinize, iyi bir haberi taşıyamaz mısınız?
Örneğin İsrael’in 2021 senesinin son çeyreğinde pandemiye rağmen 16.6 ‘lık büyüme hızıyla tüm zamanların büyüme rekorunu kırdığını manşetlerinize taşıyamaz mıydınız?
Örneğin pandemiye rağmen İsraelde halen 146 binden fazla “eleman bekleyen iş fırsatı” olduğunu, ondört bini bilgisayar olmak üzere, onsekiz bine yakın mühendis açığı olduğunu herhangi bir medyada gördünüz veya okudunuz mu?
Çok muhtemelen görmediniz. Zira haber ülkenin en çok satan gazetesinin yirmiikinci sayfasının ufak bir köşesinde büyüteçle okunabilen puntolarla çıktı.
2021 yılında ülke ihracaatının yüzde ondörtlük bir büyüme yakaladığını duydunuz, gördünüz mü medyamızda?
Veya GSMH’ın geçtiğimiz yılda 8.1 oranında arttığını, kişi başına düşen milli gelirimizin geçen yıl yüzde 6.3 oranında büyüdüğünü ve bu sayının bizi OECD ülkeleri arasında İrlanda, Birleşik Krallık ve Fransa’dan sonra dördüncü sıraya taşıdığını? (OECD ülkeleri ortalaması sadece %5)
2021 yılında ülkedeki yatırımların yüzde on oranında arttığını ve bu oranın OECD ülkelerinin iki katı olduğunu?
Yine geçtiğimiz yılda çok daha fazla iş yaratıldığını ve haftalık çalışma saatlerimizin on milyonluk bir artışla 140 milyon saate ulaştığını ve hemen hemen pandemi öncesini yakaladığını?
Bütün bu olumlu tablonun çok kuvvetli bir şekel paritesine, turistlere tamamen kapalı bir ülkeye ve kültür ve eğlence etkinliklerinin çok sınırlı olmasına rağmen yaratıldığını,
Hatta hatta bu derece olumlu verilerin devlet statistik enstitüsü yetkililerini bile şaşırttığını ve rakkamları ikinci bir kez kontrol etmek zorunda bıraktığını?
Bu olumlu istatistikleri arttırabilirim ama sizleri sayılarla boğmak istemiyorum.
Gelelim bambaşka bir medya konusuna:
Bir aydan fazla bir süredir ülke gündeminde ilk sırayı işgal eden “polisin hukuksuz telefon dinleme operasyonu” manşetleri tamamen fos çıktı. Yine ülkenin en çok satan gazetesinin günlük ekonomi eki ocak ayında bir sabah uyandığımızda kapı eşiğimizde bir bomba patlattı. Habere göre polis aralarında geçmiş dönem başbakanı Netanyahu davasıyla ilgili bazı kişilerin ve davayla hiçbir ilgisi olmayan, aralarında eski bakanlık genel müdürlerini de kapsayan onlarca kişinin telefonlarını hukuksuz bir şekilde ve teknolojinin en son uygulamalarını kullanarak dinleme altına almıştı. İki haftadan fazla bir süre sabah yeni isim eklemeleriyle kalktık, akşam devlet çapında özel tahkikat komisyonu kurulması istekleriyle yattık. Beyinlerimiz bombardımana tutuldu. Polis teşkilatı için yazılmayan, söylenmeyen kalmadı. Sonuç: Ülkenin en üst istihbarat birimleri ve yargı görevlilerinin başkanlığında soruşturma açıldı.
Polis tarafından son yedi senede dinlemeye alınan binlerce telefon numarası, (tabii gazetede iddia edilen isimler başta olmak üzere), dinlenip araştırıldı. Soruşturma sonucu haberin asılsız olduğunu, polisin herhangi usulsüz bir işlem yapmadığını ortaya çıkardı. Ve haber kaynağı gazetenin ekonomi eki hemen özür mü diledi?
Ben henüz duymadım. Duyarsanız haber verin bana
.
Şüphesiz ki medya demokrasilerin olmazsa olmaz bir katmanı. Gerçekleri halka duyurarak son derece önemli bir görevi üstleniyorlar. Ama öte yandan inanılmaz bir güce sahipler. Güçleri diledikleri birini, bir örgüt veya şirketi bir günde alaşağı edecek kadar aşırı. Ancak bu ayrıcalık, bu üstünlük onları mazohist, veya rating için hemen hemen herşeyi yapmaya hazır, veya “sahibinin sesi” bir hale getirmemeli. Kendilerini adeta dokunulmaz sayan bir “üst kurum” haline getirmemeli.
Çevremde mazohizme prim vermek istemeyen, gazete ve televizyona göz ve kulaklarını kapatan tanıdıklarım artıyor. Acaba ben de mi öyle yapsam?
Yazıların sorumluluğu yazarlara aittir.
Opmerkingen