top of page

TAÇLAR; HAÇLILAR VE CİNAYET : YERUŞALAYİM’İN SURLARINDA; AŞK VE TUTKU HİKAYELERİ


(Yazarı sesli dinlemek için tıklayınız)



Yeruşalayim’in Eski Şehir surlarının tepesinde bir yürüyüş yaparken, gelin hep birlikte, bir Hıristiyan kral, bir Osmanlı Padişahı, bir Ermeni prenses ve Kral Herod dahil olmak üzere, geçmiş yöneticilerin tutkularına bir göz atalım.


Yaklaşık 2000 yıl önce, yoksul bir çoban, zengin ve aristokrat bir Yahudi ailenin kızına aşık oldu. Çobanın adı Akiva’ydı, kızın adı ise Rahel’di. Ailesinin onu evlatlıktan reddetmelerine rağmen, Rahel sevdiği adamı, Akiva’yı terk etmedi ve evlendiler.


İki genç aşık o kadar fakirdi ki, Rahel açlıktan ölmemeleri için güzel saçlarını kesip sattı. Buna çok üzülen Akiva ise, genç karısına bir gün ona ”Altından Bir Yeruşalayim” -Yeruşalayim Şel Zahav- hediye edeceğine söz verdi .


Rahel o zamanlar okuma yazma bilmeyen aşkını okula gönderdi ve Akiva çok uzun yıllar sonra bir din bilgini olarak sevgili Raheli’ne geri döndü O artık tüm ülkede şöhret kazanmış olan Rabi Akiva olmuştu. O dönüşünde, eşine verdiği sözü yerine getirdi ve ona Yeruşalayim şehrinin şehir surlarının betimlendiği altın bir taç hediye etti. Bu taç o denli göz kamaştırıcıydı ki, Sanhedrin’in ( Yüksek Yahudi Mahkemesi) baş yargıcının karısı, Rahel’in “Altın Yeruşalayim” tacını kıskanıp, kocasına acı sözler sarf etti.


Zamanla hikaye unutuldu ve belki de bir Talmud efsanesi olarak sanılıp reddedildi. Daha sonra, eski Beit Shean kazıları sırasında, arkeologlar, şehrin duvarlarında duran altından, sur biçimi bir başlık takmış, zengin bir kadını tasvir eden bir Bizans mozaiğini ortaya çıkardılar.


Akiva’nın zamanında Yeruşalayim’in çevresindeki surların neye benzediği bilinmese de, bu gün eski şehri çevreleyen duvarlar,1583’de Osmanlı Sultanı Kanuni Sultan Süleyman tarafından restore edilmiş,4 km. uzunluğunda ve 12-15 metre yüksekliğinde, hem eski şehre, hem de dışarıya harika manzaralar sunan surlarla, insanlara yürüyüş imkanı da sunar.


Sultan Süleyman büyük bir hareme sahipti. Ancak bir gün bir baskında yakalanan ve bir köle pazarında satışa sunulan Ukraynalı bir kadın gördü. İlk görüşte kadına vurulan sultan, yeni kadını Roksolana’ya olan aşkından, tarihte kıyılan ilk padişah nikahı ile onunla evlendi, sonradan adı “Hürrem” olarak değişen Ukraynalı kız imparatoriçe oldu. Derler ki Roksolana aslında Ukraynalı köle kız aslında bir Yahudi kızıydı.


Sultan Süleyman o kadar aşıktı ki, Hürrem’in; kendi varlığının özü, sevgilisi, gülü, sırdaşı ve hatta ”Konstantiniye”nin en güzel iltifatı olduğunu söyleyerek, gittiği seferlerden ona aşk kokan mektuplar gönderdi.


Bu gün Migdal David Müzesi olarak bildiğimiz bu kuleden itibaren bir yürüyüşe çıkacak olursak, kalenin girişi bir zamanlar 2 bin yıllık kaleyi çevreleyen ve şimdi içleri boş olan haçlı hendeklerinin bir kısmından geçer. Bu hendekler kurudur Çünkü, Haçlı Avrupa’sındaki kale hendekleri su doluyken, Yeruşalayim o dönemlerde, ne yazık ki bu kadar değerli olan sudan yoksundu.


Kral Herod,2000 yıl önce Haşmonay (Makabi) harabeleri üzerine bir kale inşa etti. Şehrin en yüksek noktasında yer alan bina,üç adet kuvvetli bir şekilde güçlendirilmiş, koruyucu kulelere sahipti. Daha sonraki yüzyıllarda oradan kalan bir kule, üs olarak Migdal David’e dahil edildi. Bu kule muhtemelen, Herod’un karısı Mariamn’ın adına yaptırdığı kuledir.


Babası Romalı ,annesi Yahudi olan zalim Kral Herod’un da doğal olarak bir çok kadını vardı .Fakat bu eşlerinin içinde en çok sevdiği Mariamne ,bir Kohen Gadol’un torunuydu, ve bu Kohen Gadol, Haşmonay krallarının sonuncusuydu. Mariamne çok zeki bir kadındı, aynı zamanda, muhtemelen zamanının en güzel kadınlarındandı. Kral Herod’un karısına takıntılı bir aşkı vardı. Ona delicesine aşıktı ama, bu sevgisi karşılıksızdı. Çünkü Mariamne, küçük kardeşini, büyükbabasını ve daha sonra doğan birkaç oğlunu da öldüren kocasından nefret ediyor ve onu sürekli aşağılıyordu. Sonunda onu terk ederek başka bir erkekle birlikte oldu.


Herod, Mariamne’ı o kadar çok sevdi ki, onun başka bir adamla birlikte olma fikrine katlanamadı ve kadının sonradan doğan oğullarını katletti . Ülkeyi Roma ve Mısır’a terk etmeden önce, Mariamne ona geri dönmezse, onu öldürmek için planlar yaptı. Daha sonra Herod karısının bir ilişkisi olduğuna dair söylentiler ayyuka çıkınca, kıskançlıktan delirdi. Onu öldürdü ve vicdan azabıyla çıldırdı. Sürekli olarak ağlayıp dövündü. Talmud, Mariamne’ın cesedini balla kaplayarak, yedi yıl boyunca sakladığını anlatır.


Bu günkü haliyle bir kale modelinin yanı sıra, gidiş yolunda iki taş ocağı ve bir mikveye inen anıtsal basamaklar ve bir sütunun parçasını oluşturan, uzun sütunların dipleri olan iki taş kaide bulunmakta. Bu sıra bir kraliyet havuzunu çevrelerdi ve Herod’un kalenin yanında inşa ettiği muhteşem sarayın içinde duruyordu. Kalenin yanındaki bu bölgeden, günümüzün Sion Kapısı’na yakın bir yere kadar uzanıyordu.


Surların ilk birkaç düzine müstahkem kulesine girildiğinde, surlara çıkan metal basamakları tırmanırken, ayaklarınızın altında önce bir askeri üs olarak kullanılmak üzere Türk yapımı bir kışla var. Ayrıca İsrail Devleti kurulmadan önce, Yahudi yeraltı savaşçılarını hapsetmek için kullanılan bir İngiliz hapishanesi de mevcut.


Yıllar önce müzede, kışlanın bir bölümünde kapsamlı kazılar gerçekleştirildi. İsrael Eski Eserler Dairesi’nden Amit Reem başkanlığındaki arkeologlar, muazzam toprak yığınlarının altında ve herkesin kendi uslubuna göre yaptıkları, haçlılara kadar uzanan kemerlerden,12. yüzyılda iki veya üç Yahudi ressamın resmettiği duvarlara kadar, binlerce yıllık tarihi keşfetti. Herod’un sarayından, MÖ 8. yüzyılın sonlarında Kral Hizkiya tarafından yaptırılan şehir duvarının bir kısmına dair kalıntılar da bulundu.


Surlardan eski şehrin içine girdiğinizde, duvarlarla çevrili Ermeni Mahallesini görebilirsiniz. Ermenistan,301 yılında Hıristiyanlığı resmen kabul eden dünyadaki ilk millet oldu. O zamandan beri Yeruşalayim’de Ermeniler var.


Birkaç yıl önce, bu yerdeki yenileme çalışmalarında, Yahudi Kohen Gadol Kayafa’nın adını taşıyan eski bir kiliseye ait bir mozaik ortaya çıkarıldı. Yeni Ahit olan İncil’de, İsa’nın çarmıha gerilmeden önceki gece, Kayafa’nın Sion Dağı’ndaki evinde esir tutulduğunu ve Ermeni geleneğine göre buranın tam da aynı nokta olduğuna inanılmaktadır.


12. yüzyılın başında Ermeni Prensesi Morphia, Yeruşalayim tahtının varisi olarak Haçlı II. Baldwin ile evlendi. Çiftin dört kızı olduğu halde, bir erkek varis doğuramadığı için, Baldwin’e ,eşi Morphiya’yı boşaması için yapılan tavsiyelere rağmen, Baldwin buna şiddetle karşı çıktı . Gerçekten de II. Baldwin karısına o kadar aşıktı ki, o sırada ülke dışında olan kraliçe Morphia, Yeruşalayim’e gelmeden önce taç giyme törenini erteledi. Ancak karısı dönünce onunla birlikte taç giydi.


Daha sonra Yeruşalayimi’n kraliçesi olan en büyük kızları Melisende, çok zengin bir Tapınak (Templeler) Şövalyesi olan Anjou kontu V. Fulk ile evlendi. Burada da karısı tarafından aşağılanan, fakat yine de karısına çok aşık olan bir erkeğin hikayesi var. Son derece kıskanç olan Fulk, karısı Melisende’yi sadakatsizlikle suçladı ve onunla küstü. Daha sonra kraliçeye kendini bağışlatmak ve barışmak için, ona yeni bir Mezmur Kitabı ve Yeni Ahit resimleri olan bir eser hazırlattırdı. Bu eser Melisende Mezmuru isimli, zarif ve altın boyamalarla süslenmiş, el yazması, ışıltılı bir kitaptı.


Surların karşısında, eski şehrin surlarının dışına çıkan ve İngiliz Yahudisi hayırsever Sir Moses Montefiore tarafından başlatılan ilk konut projesi olan Mişkenot Şa’ananim’in harika bir görüntüsü var. Montefiore, bu mahallenin temel taşını 1857 yılında, muhtemelen eşi ile evlendikleri günün anısının kutlamasında attı.


Montefiore ve eşi Judith’in mükemmel bir evlilikleri vardı. Çok aşık ve mutlu olan çiftin hiçbir zaman çocukları olmadı ama onlar bu sebepten dolayı mutluluklarını hiç bozmadılar. Montefiore, her gün düzenli olarak tuttuğu günlüklerinin hepsinde, Judith’e olan hayranlığını ifade ederken, birlikteliklerinin her gününde Tanrı’ya şükrediyordu.


Sur yürüyüşünün sonunda, Sion Kapısı’na varılıyor. Eski günlerde çöpçatanlar, genç erkekleri ve kızları düğünden önce ilk (ve bazen tek) buluşmaları için yakın olan bu bölgeye gönderirlerdi ve kim bilir bu şanslı çiftlerden en az biri, tüm zamanların en büyük aşk hikayesini yaşamış olabilir.


Sevgili okurlarım bu hafta sizleri yer yer aşk öyküleriyle örülmüş kısa bir geziye çıkardım. Tekrar buluşuncaya değin sevgiyle kalın.



Beit Shean'da ortaya cıkartılan mozaik, Yeruşalayim'in surlarııi anımsatan bir başlık takan bir kadını tasvir ediyor.

Comentarios


Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page