Pek çok kişi Peraşa Tazria ve Metzora’yı anakronistik (abartılı) metinler olarak görüyor. Bazı kısımları, modern kulaklara gizemli geliyor. İnsan, Tora'nın bile olup bitenden pek emin olmadığı fikrine kapılıyor.
Tzarat - genellikle yetersiz ve hatalı bir şekilde "cüzzam" olarak çevrilir. Oysa o dönemde henüz bulaşıcı hastalıklar kavramı bilinmiyordu. Bu bölümleri Tora’nın bir tıp dersi kitabından ezoterik alıntılar olarak okumak yerine, Tora bize insanlık durumu hakkında derin bir şeyler anlatıyor.
Tora bölümlerinde ayrıntıları verilen tüm saf olmayan insanlar arasında, metzora ile ilgili istisnai bir yasa vardır. Diğer tüm saf olmayan insanlar Tapınağa giremez ve kurbanlarla temas etmeleri yasakken, metzoralı biri şehrin dışında tek başına yırtık giysiler giyerek yas tutan biri olarak hareket ettiriliyordu.
Tora, doğamızı düzeltmemiz için verilmiş bir talimattır. İnsan bilinçli olarak egoist bir arzuyla yaratılmıştır; bu nedenle her şeyin kendi iyiliğimiz için olmasını isteriz.
Bereşit 8:21’de yazıldığı gibi; “Çünkü insan kalbinin eğilimi, çocukluğundan beri kötüdür.”
Çevremizdeki bitki ve canlılar tamamen tarafsızdır. Ne iyi ne de kötü. İçgüdüsel olarak hareket ederler ve doğa kanunları tarafından yönetilirler. (Köpek koku, yılan sıcaklık aracılığıyla algılar)
Ama insanın özgür seçimi vardır ve bu nedenle egosunu başkalarının zararına kullanır. Bu, inşa edildiğimiz yazılımdır. Kendimizi sürekli olarak başkalarıyla ilişkili olarak inceleriz. Biz mi yoksa O mu daha başarılı?
Bu yüzden biz, üst alemlerin sonsuzluğunu ve mükemmelliği göremiyoruz. Tora, kendimizi nasıl düzelteceğimizi ve tamamlanmış bir forma nasıl dönüştüreceğimizi gösterir ve açıklar.
Tazria ve Metzorah Peraşası bu düzeltmeleri gösterir. Bu hastalık bedende, giysilerde hatta evin duvarlarında dahi görülüyor. Yani buradaki düzeltmeler, bazen beden yoluyla veya evlerimizde ve hayvanlarımızda karşımıza çıkan sorunlar aracılığıyla gelebildiğidir.
Egoist arzularla doğmamıza rağmen, onları lütuf ve inayet yani verebilme kudreti ile "GİYDİRİRSEK" böylece ruhumuzun elbisesini de düzeltmiş oluruz. Tazria'da doğumun iyi bir şey, yeni bir derece olduğu yazılıdır. Kendini dönüştürebilene "YENİ DOĞAN" denir.
Bu gizemin ortasında bu insanların Kohen’e gittiğini okuyoruz. O an Kohen inanılmaz bir şey yapar. Fiziksel temasın yüce gücünü ve armağanını anlayarak ellerini hastanın üzerlerine yerleştirir. Geri gelmeni istiyoruz der çünkü bu topluluğun sana ihtiyacı var.
Tora’nın bu bölümü sadece Koheni tarif etmez, aynı zamanda bizi KOHEN OLMAYA, topluluklarımızda duygusal veya fiziksel bir TUMAH durumunu yaşayanlara ulaşan kişi olmaya davet eder.
Metzorah bölümü çok anlamlı bir ayetle sona erer:
“Bene-Yisrael’i tumalarından ayrı tutun ki aralarında bulunan Mişkanım’ı tame yaparak, tumaları yüzünden ölmesinler.” (Vayikra 15:31)
Eylemlerimizle, kendimizi kohenlerin modern ruhani torunları olarak hayal ederek aramızdaki hoşnutsuzlara - bireyselcilikten aşırı pay almışlara – kendisi ile barışık olmayanlara dahi elimizi uzatarak topluluğumuzun hayatta kalmasını sağlayabiliriz.
Sevgilerimle - Shabat Shalom
Rabi. Yishak BİLMAN (z”l) & Moşe PASENSYA
Comments