
Şemini peraşasında, çöl yolculuğu boyunca ve daha sonra da Bene Yisrael’in ibadet gereklerine cevap verecek taşınabilir bir Mabed olarak hazırlanan Mişkan’ın, hizmete açılmadan önceki son aşamalarını okumaktayız. “Hanukat Abayit – Evin Kullanıma Açılışı” töreninin bir parçası olarak, Koen Gadol Aaron’dan, “Korban Hatat – Günah Korbanı” olarak bir buzağı ve “Korban Ola – Tamamen Yakılan Korban” olarak da bir koç getirmesi istenir. Bene-Yisrael ise, Korban Hatat olarak bir keçi, Korban Ola olarak bir buzağı ve bir kuzu ve “Korban Şelamim – Barış Korbanı” olarak da bir boğa ile bir koç getirecektir. (Vayikra 9:2-4).
Özellikle Vayikra kitabındaki kuralların öğrenimine yönelik bir Midraş derlemesi olan Torat Koanim, Bene-Yisrael’in, Aaron’un getireceklerinden daha fazla korban getirmesi üzerinde durur ve şu şekilde bir açıklama yapar: Bene-Yisrael, Tanrı ile olan ilişkilerinde, “başta ve sonra” günahlar işlemişlerdir. Burada sözü edilen “baştaki günah”, Yaakov’un oğullarının, Yosef’i köle olarak satmalarından sonra babalarını aldatmak için kestikleri keçiye, “sondaki günah” ise, Sinay Dağı’nın eteklerinde gerçekleşen Altın Buzağı olayına gönderme yapmaktadır.
Başka bir deyişle, Bene-Yisrael’in Korban Hatat olarak getirmesi gereken keçi, kardeşlerinin, Yosef’in gömleğini kanına bulamak amacıyla kesmiş oldukları keçiye denk gelmekte; Korban Ola olarak getirmesi istenen buzağı da, Altın Buzağı günahının affı için yapılan teşuvayı simgelemektedir.
Altın Buzağı günahına karşılık, teşuva amacıyla bir buzağının getirilmesini anlamak kolaydır. Birçok otoriteye göre bu olay sırasında tam bir putperestlik gerçekleşmemiş, bene Yisrael bu buzağıyı Tanrı ile aralarında bir “bağlantı” sağlamak amacıyla yapmışlardı. Ancak bu görüşe göre bile, bu amaçla altın bir buzağı heykelinden medet umulması, açık ve su götürmez bir günahtır. Bu sebeple, Bene-Yisrael Mişkan’ın inşasını tamamlamışken ve Şehina (Tanrı’nın Kutsal Mevcudiyeti) burada kendisini göstermek üzereyken, Şehina’nın aralarında barınabilmesi konusunda tam bir tezat teşkil eden böylesine bir günah için, aynı sembol yoluyla teşuva yapılması oldukça makuldür.
Diğer yandan, Bene-Yisrael’in, Yosef’in bunun 230 yılı aşkın bir süre öncesinde kardeşleri tarafından satılmasıyla işlenen günahın affı için, Mişkan’ın açılmasından önce bir korban getirmeleri gereği, ilk bakışta pek anlaşılır görünmemektedir. Acaba Yosef’in satılması günahının kefareti için neden Mişkan’ın açılışının hemen öncesi seçilmiştir? Bu zamanın, Yosef’e yapılan haksızlıkla, sembolik olarak da olsa, ne gibi bir bağlantısı vardır?
Yalkut Yeuda adlı eser, aradaki, ilk bakışta görülemeyen bu bağlantıyı şöyle açıklar: Yosef’in satılması ile ilgili günahın temelinde yatan sebep, kardeşler arasındaki kıskançlıktır. Yaakov Avinu’nun, tüm kardeşler arasında Yosef’e gösterdiği özel ilgi, diğer kardeşlerin büyük tepkisini çekmiştir. Kardeşlerin, haklı ya da haksız bir sebeple de olsa işledikleri günah, temelde kıskançlıktı. Yosef’in gerçekten de özel bir kişi olmasını, özel davranışlar içinde bulunmasını ve bunun karşılığında da özel ilgiye tabi tutulmasını çekemiyorlardı.
Peraşamızda anlatılan zamanda, yani Mişkan’ın kuruluşunun hemen ardından, Bene-Yisrael içinde önemli bir değişiklik yaşanacaktı. Halk içindeki bir aile, diğerlerinden farklı ve özel bir statüye sahip olacaktı. Levi kabilesi, diğer kabileler arasında özel bir konuma yükselecek, bunun ötesinde de, Levi kabilesine mensup bir aile, “Koanim – Koenler” adını alarak manevi açıdan farklı ve ayrıcalıklı bir rol alacaklardı. Koenler, Mişkan’daki tüm hizmetten sorumlu olacaklar, korban işlemlerinin gerçekleştirilmesi konusunda tek yetkili olacaklar, bu hizmetleri karşılığında halktan özel armağanlar alacaklar ve halkın diğer bireylerine göre “çok özel” bir konuma sahip olacaklardı.
Bir an için bu durumun, Bene-Yisrael’i rahatsız etmeyecek bir şey olduğunu düşünürsek bile, hemen Korah peraşasını hatırlamalıyız. O peraşada, kendisi de Levi kabilesinden olan Korah, etrafında topladığı kişilerle birlikte protestoya başlayarak, “Tüm toplum kutsaldır! Sen, Moşe; neden kendi ailenin özel bir statüde olması gerektiğini düşünüyorsun?” demişti. Gerçekleşen açık bir mucize sonucunda yerin yarılarak asileri yutmasıyla birlikte, belirli bir ailenin “özel” olması gereğinin, Moşe’nin değil, Tanrı’nın fikri olduğu herkesin gözü önünde kanıtlanmıştı. Bu olay, Bene-Yisrael’in, her ne kadar gerçekten de yapılması gerekenin bu olduğunu hissetseler de, Aaron’un soyunun özel statü kazanması karşısında rahatsız olabileceklerinin bir göstergesidir.
Dolayısıyla, Mişkan’ın açılması, Yosef’in satılması ile işlenen günahın kefareti için oldukça uygun bir zamandır. Bu, Bene-Yisrael arasında, herkesin belirli bir görev bölümünün bir parçası olduğunu hatırlatması açısından önemli bir zamandır. Koenler için ayrı, Leviler için ayrı, Yisrael için ayrı; erkekler için ayrı, kadınlar için ayrı görev ve sorumluluklar mevcuttur. Elbette ki bu durum kesinlikle, herhangi bir grubun diğerinden üstün olduğu anlamına gelmemektedir. Şampiyon olan bir futbol takımının bu başarısında, teknik direktöründen futbolcusuna, kalecisinden santrforuna, yöneticisinden masörüne kadar herkesin, eksikliği halinde doldurulamayacak bir rolü mevcuttur. Bu açıdan her ne kadar bireyler kendi görevlerini layıkıyla yerine getirip getirmedikleri konusunda değerlendirilecekse de, toplamda başarı ve başarısızlık bireylere değil, takımın tümüne aittir. Her birey ve her görev grubu kendi görevini yapmakla yükümlüdür ve kendisinden diğer bir birey veya grubun görevini yerine getirmesi beklenmemektedir. Hatta bunu yapmaya kalkması takımın dengelerini alt üst edebilecektir.
Bene-Yisrael için de durum böyledir. Mişkan’da Şehina’nın barınabilmesinden önce, Bene-Yisrael’in Korban Hatat olarak bir keçi getirmesinin gerekliliği işte buradan kaynaklanmaktadır. Bene-Yisrael’in Yosef’in satılmış olması sebebiyle teşuva yapması gerekiyordu. Bene-Yisrael’in – ya da her türlü takımın – işlevsel biçimde çalışabilmesi için, belirli bir iş bölümü gereklidir. Şehina’nın halkın arasına inebilmesi ancak bu şekilde gerçekleşebilecektir.
Bu vesileyle birkaç gün önce kaybettiğimiz, neslin en büyük Tora otoritelerinden Rav Hayim Kanievsky’den de bahsetmek isterim. Rav Kanyevski bu nesilde insanın hayatını Tora öğrenimine vakfetmesinin doruk noktasını işaretleyen sayılı birkaç simadan biriydi. Yılın on iki ayı boyunca, yirmili yaşlarından başlayarak 94 yaşında vefatına kadar aksatmadığı günlük öğrenim programı, “özetle” şöyleydi: Gece yarısından yarım saat kadar sonra kalkar, Bet Amikdaş’ın yıkılışına dair çeşitli ağıtlar ve yeniden inşasına yönelik dualardan oluşan Tikun Hatsot metinlerini okur, günün diğer rutin dualarına ayırdığı normal vaktin dışında, Kabala’nın temel kitabı olan Zoar’dan 11 yaprak öğrenir, Teilim’den 10 bölüm okur, Tanah’ın diğer kısımlarından 8 bölüm okur, özellikle Aşkenaz geleneklerine göre temel alahaları vurgulayan, Hafets Hayim’in yazdığı Mişna Berura kitabından 10 bölümü inceler, Rambam’ın Tora’nın 613 emrinin hepsine dair tüm temel alahaları listelediği Mişne Tora adlı kitabından 8 bölüm öğrenir, temel alaha eserleri Şulhan Aruh ve Tur’dan 10 bölümü öğrenir, Babil Talmudu’ndan 8 yaprağı ve Yeruşalayim Talmudu’nda bu bölümlere paralel olan kısımları etraflı olarak irdeler ve bu şekilde Talmud’u her yıl tamamlar, Mişna dönemi öğretilerini içeren Tosefta’dan 8 yaprak, Midraş öğretilerinden 8 bölüm, ünlü Kabala ustası Arizal’ın ve yine ünlü Kabala ve Musar ustası Ramhal’ın yazılarından da 8’er yaprağı öğrenirdi. Bunlar sadece “tekrar amaçlı” olan öğrenimiydi. Bunun dışında iki buçuk odadan ibaret evinin duvarlarını kaplayan kütüphaneler dolusu kitap üzerinde uzmandı ve yaptığı karşılaştırmalı analizlerle kendi Tora öğretilerini yazıya geçirirdi. Bu uzmanlığı sayesinde gün içinde iki kez, birer saat boyunca kendisinden beraha veya tavsiye almaya gelen sayısız kişiyi kabul eder, sorularını cevaplar, konuşmalar arasında da önündeki Gemara veya başka bir kitabı okumaya devam ederdi. İçinde bulunduğumuz yıl gibi ek bir ayın olduğu artık yıllarda, bu ay içinde kitaplarını yazardı.
Tüm bunları neden anlatıyorum? Çünkü Yahudi toplumu içinde Tora’nın ve Tora öğreniminin çok özel bir yeri olmalıdır. Dolayısıyla Tora’yı bu düzeyde öğrenecek insanlara da ihtiyaç vardır. Bu insanların çıkabilmesi için sürekli Tora öğrenen, hayatlarını neredeyse tamamen Tora öğrenimine adayacak bir kesimin olması şarttır. Tora öğrenimi herkesin yapması gereken bir şeydir. Herkes günde belirli bir vakti Tora öğrenimine ayırmakla yükümlüdür. Ancak bir kesimin Tora’yı gün boyu öğrenmesi de gereklidir. Eğer bu kesimden değilsek, en azından o kesimin bunu yapabilmesine olanak sağlamamız gerekir. Yahudi devletinin de bu olanağı sağlaması, gerekiyorsa bazı kolaylıklar ve muafiyetler tanıması gerekir. “Efendim askerlik yapmıyorlar, çalışmıyorlar” gibi tezlere başvurmak, Tora öğreniminin gerçekten önemli bir şey olduğu ve takım oyunumuz içinde bir kesimin bunu sürekli yapması gerektiği gerçeğini anlayamamak demektir. Madem hepimiz her şeyi yapamıyoruz, o zaman birlikte hareket eden, iş bölümüne sahip bir takım gibi davranmamız gerekir. Ve hiçbir zaman, iş bölümünde bizimkinden farklı bir rolü üstlenmiş olan diğer bir kesime, aşağılayarak, nahoş bir tavırla, sanki bazı hak edilmemiş imtiyazlara sahiplermiş gibi bakmamalıyız. Eğer Yahudi halkı olarak bir takım olduğumuzu, bu takımın birçok farklı görevi olduğunu ve bir görev dağılımı olması gerektiği gerçeğini anlıyorsak, Şehina’nın gelip hepimizin içinde barınmasını sağlayacak şekilde hareket etmemiz en doğrusu olacaktır.
Comments