2020 yılı siber dünya için bir dönüm noktası oldu.
Pandeminin gerek;
a) insanları eve hapsederek pek çok rutin işlemin dijitalleştirmesini sağlaması, (örneğin sağlık hizmetleri),
b) insanların işyerine gitmeyip evden çalışmaları,
c) bazı ülkelerin, (Çin ve Rusya gibi) belirli ülkelere siber saldırıda bulunmaları,
siber ataklara karşı güvenliği sağlamayı ön plana çıkardı.
Bu yeni durum özellikle İsrael’in çok işine yaradı ve siber dünyada zaten yüksek olan konumunu daha da pekiştirdi. Öyle görünüyor ki 2021 yılı, siber sektörü, İsrael hi-tech sanayiinin lokomotifi ilan edecek.
İsraelde çalışan nüfusun sadece yüzde biri siberde çalışıyor. Buna karşılık bu dal ülke dış satımının yüzde onunu, hi-tech dış satımının üçte birini sağlıyor. 2020 yılındaki siber dışsatım toplamı on milyar dolar!
Bu arada İsrael’in pek çok siber saldırıya maruz kaldığını belirtmekte yarar var. Senede 600/ 700 bin gibi rakkamları buluyor bu saldırılar.
Ülkede beşyüz kadar şirket var siber alanda hizmet veren. Bu sayı dünyadaki siberle uğraşan şirketlerin yüzde on üçünü teşkil ediyor.
-ki bu bizi dünya ikincisi yapıyor. Bu konuda bizi geçen tek ülke ABD. Dünyadaki şirketlerin yüzde ellidokuzu onların. Geri kalan yüzde yirmisekiz ise dünyadaki diğer ülkeler tarafından paylaşılıyor.
Siber hizmet pazarı her sene kendini ikiye katlıyor. Türkiye Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında, 2023’te, dünya siber pazarının 250 milyar dolar cıvarında olacağı öngörülüyor. Yüzde onüçünün ne ettiğini siz okuyucum hesaplayın lütfen.
Çok alanda olduğu gibi siber dünyadaki başarımızın da ana nedenlerinden biri ordu. Kendisini çevreleyen düşmanlara oranla sayıca, nicelik olarak cüceleşen İsrael’in, nitelik olarak güçlü kalması lazım. Günümüzün önemli güç unsurlarından biri de siber güvenlik. Dolayısıyla ordu bu konuya çok önem veriyor ve askerlik hizmetleri süresince pek çok subayı bu konuda eğitiyor.
Terhis olan subay üç beş arkadaşıyla birleşip bir proje geliştirdiğinde yeni start-up’ı için sermaye bulmak zor olmuyor. Paralarını yatırmak için proje arayan fonlar pek çok. 2021 yılının sadece ilk üç ayında toplanan fon tutarı 1.5 milyar dolar! Bu sayıyı devleştiren bir veri de 2020 yılında siber alana yapılan dünyadaki tüm fon yatırımlarının toplamının sadece 8.1 milyar olması. Senede ortalama kırk kadar siber alanda çalışacak start-up kuruluyor İsrael’de.
Bunların bir kısmı değişik aşamalarda, İsrael merkezli Check Point veya ABD merkezli Palo Alto -ki kurucusu Check Point çalışanıydı- gibi siber devleri tarafından satın alınıyorlar.
Bu bağlamda 2020 yılında siber alanda exit (şirketin satılması) yapan İsraelli şirketler hissedarlarının cebine dört milyar dolar soktular.
Burada kısa bir paragraf açayım. Wall Street’te yakın geçmişte başlayan ve tabii bize de sirayet eden “SPAC” modasıyla “ yeni ve cazip” siber odaklı girişiminize fon bulmak artık zor da değil. “SPAC” - Special Purpose Acquisition Company- sisteminde çalışan yatırım uzmanları, piyasada zaten pek çok olan likiditeden faydalanarak, ilk etapta birikimlerine yeni yatırım arayan sermaye sahiplerinden para topluyorlar. Topladıkları parayla ilgilendikleri alandaki, (örneğin siber), piyasada fikirlerini/ start-up’larını satmaya hazır girişimcileri bulup onları satın alıyorlar. Yani işlem tersine çalışıyor. Yeni bir şirket için fon arama yerine, toplanan fona uygun şirket aranıyor. Eğer iki sene zarfında uygun şirket bulunamazsa fon yatırımcıları sermaye sahiplerine faiziyle birlikte paralarını iade ediyorlar.
Bu arada ülkemizdeki siber şirketlerine bir iyi haber de “Blackstone”dan geldi.
649 (altıyüzkırkdokuz) milyar dolarlık varlığıyla, -dünyadaki en büyük özel fonlardan biri- ve teknoloji konusuna ayırdığı 4.5 milyar dolarla Blackstone, İsrael hitech piyasasına girmeye karar verdi. Bu miktarın bir kısmının siber sanayiine akacağına muhakkak gözüyle bakılıyor.
Pandeminin çok bulaşıcı ve uzun süreli olması şirketlerin pek çoğunun çalışanlarına evden çalışma olanağını hatta zorunluluğunu getirmesine neden oldu. Tabii bu durum evdeki bilgisayarların da tıpkı şirketlerdeki gibi siber saldırılara daha dayanıklı olmalarını gerektirdi. Sağlık sistemi ve hastaneler gibi son derece hassas birimlerin pandemi nedeniyle dijital ortamlarda hizmet vermeyi arttırmaları ve bulut uygulaması akımının giderek hız kazanması da siber güvenlik gereksinimine etkili oldu.
Ardından Çin Amerikalı yurttaşlarla ilgili veri tabanını zenginleştirmek için girişimlerde bulundu. Bunun üstüne özellikle Rusya’nın ABD’ye karşı artan siber saldırıları da eklenince bu sanayii altın devrini yaşamaya başladı. (2020 yılında ABD’deki devlet veya özel sektöre ait onsekiz bin hedefe siber saldırı yapıldığı söyleniyor). Siber saldırılara daha çok hedef olan ülkeler arasında ABD ve İsrael dışında Belçika, İspanya, Meksika, Birleşik Krallık ve Kanada gibi ülkeler bulunuyor.
Son zamanların diğer bir moda akımı da fidye amaçlı saldırılar. Bitcoin gibi izi belli olmayan ödeme şekilleri de popülerleştikçe bu çalışma (!) alanı da giderek hız kazanabilir diye endişe ediyorum.
Siber düyada çalışmayı mı arzuluyorsunuz?
Tahminlere göre İsraelde bu alanda her sene 800 kadar yeni çalışana gereksinim oluyor.
Ancak aranan kriterler hep yenilendiğinden ve çok değişik olabildiklerinden halen ülkede bu konuda vasıflı personel eksikliği var.
Gençler, eğer size uyuyorsa, İsrael ‘deki siber dünya sizi bekliyor!
Comments