top of page

Sene Sonu ve Birlik




Roş Aşana yani Yahudi takviminde yeni bir seneye hazırlandığımız günlerdeyiz. Bir senenin bitmesi ve bir başka senenin başlaması bize sürekliliği hatırlatır. Roş Aşana sofrasında bu nedenle yuvarlak ekmekler koymak geleneği vardır. Tanrı'nın zamanın ötesinde olduğunu, geçmişte bugün ve yarın hakkımızda yargılar veren Kralımız olarak ilan edildiği bugün Geula' yı dileriz. Geula -kurtuluş ve igul- “yuvarlak” kelimesi de birbirini çağrıştırır.



Roş Aşana aynı zamanda yaratılışın en tepesine ulaşıldığı, ilk insanın yaratıldığı gündür. 25 Elul’da yaratılmaya başlayan evrendeki herşey Tisri ayının ilk gününde yaratılan insan içindir. Yaratılış bir denge üzerine kuruludur ve Tora kitabının ilk bölümünü okumaya başladığımızda birçok zıtlığın yazılı olduğunu görürüz: ışık & karanlık, karmaşa & düzen, gece & gündüz, gökyüzü & yeryüzü, kadın & erkek, iyi & kötü...Yaratılışta yer alan bu denge, Tanrı ile ilişkimizde bize verilen imkanları doğru kullanarak manevi dengeye ulaşmamız gerektiğini de öğretir.



Roş Aşana'nın ilk gününün Aftara'sında Hana'nın hikayesini okuruz. Hana bir peygamber olmanın yanında, bir kadındı. Kadın olarak anne olmayı, çocuk doğurmayı arzuluyor; ancak çok uzun bir süre bu mutluluktan mahrum kalıyor. Anne olma arzusundaki duası, peygamberlik anlamında çok güçlü bilgileri içeriyor. Gemara Brahot'da, Hana'nın duasını nasıl formüle ettiğini öğreniyoruz. Tanrı'ya şöyle soruyor: “Dünyanda yarattığın tüm orduların başında olan, bana bir oğul veremez misin? "



Tanrı'ya, A-şem Tzevaot - Orduların Tanrısı ünvanını verir. Gemara bize, dünyanın yaratılışından Hana'nın bu duasına kadar hiç kimsenin Tanrı'yı bu ünvanı vererek onurlandırmadığını söyler.



Midraş (Pessikta Rabati), Hana'nın ısrarını daha da detaylandırır ve duasında şunu söyler: *Dünyanın efendisi, göklerde bir ordu ve yeryüzünde bir ordu vardır. Acaba hangisine ait olduğumu merak ediyorum. Göksel ev sahibinizin bir parçası olsaydım, yememeli, içmemeli, doğurmamalı veya ölmemeliydim. Sonsuza kadar yaşamalıyım aynı melekler gibi. Ve eğer yeryüzündeki orduya aitsem, sadece size hizmet etmeli, yiyip içmemeli, aynı zamanda doğurmalıyım.



Tanrı ona şöyle cevap verdi: "Ordularımın büyüklüğünden bahsettiğin için, yeryüzündeki ordumun bir parçası olmayı gönülden istediğin için ben de senin ordularının büyüklüğünü, torunlarının büyüklüğünü ilan ediyorum."



Hana, yukarıdaki orduların (melekler) ve aşağıdaki ordunun (insan dünyası) görev dağılımını anlatan ve bu şekilde *insanın bu dünyada Tanrı'nın ismini yaşatan, hareketleriyle, sözleriyle onu var edebilme gücüne sahip olduğunu onaylayan bir inanış ve yaşayış şeklinin ilk adımlarını attı.*



Her birimiz hem gökleri, hem yeryüzünü sevinderecek hareketlerimizle dengede olalım. Yaratılışın sebebi olan insanlar olarak dünyayı daha iyi hale getirmek, bozulan dengeleri düzeltmek için çaba gösterelim… Doğanın dengesi için daha fazla ağaç dikelim, ekonomik dengeler için bayram öncesi ihtiyaçlı aileleri düşünerek imkanlarımız doğrultusunda daha fazla Tsadaka verelim, insan ilişkilerinde sevgiyi ön plana çıkaralım. Bu sayede hakkımızda verilecek tüm kararlarda merhamet özelliğini insanlığın üzerine çekelim


Şimdiden Şana tova umetuka dileklerimle...


Comments


Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page