top of page

“Self hating Jew”lar hakkında birkaç söz…





Bu köşeyi izleyenler, antisemitizm hakkındaki kişisel “gerekçe” sınıflandırmamı bilir – dini/ırkçı/ekonomik/anti-Siyonist gibi… Son zamanlarda  bunlara “öykünmek” veya gibi yapmak” gerekçelerini de eklemek zorunluluğu doğdu. İşte bu gruptaki “aktörlerin” arasında uluslararası literatürde “self hating Jew” olarak bilinen, Türkçe’ye “kendinden nefret eden Yahudi” olarak çevirebileceğimiz kişiler de yer alıyor, ne yazık ki…

Bu tanımı, Alman Yahudisi düşünür/toplumbilimci Theodor Lessing getirmiş, konuyu 1930’da yayımlanan ve yeni baskıları halen satışta olan “Der jüdische Selbsthass” başlıklı kitabında irdelemişti. Ne var ki adaşı Herzl, ondan 30 yıl kadar önce, etnik geçmişlerinden tiksindikleri kadar, siyasi Siyonizm'den de nefret eden “Yahudi kökenli anti-Semitlerin” yaygınlığına birçok kez dikkat çekmişti. Bundan öte, 1940'larda Almanya’dan ABD’ne göç etmiş olan toplumbilimci Kurt Lewin, bu dikkat çekici sapkınlığı kapsamlı bir şekilde incelemiş ve ruhsal kökenlerini keşfetmeye çalışmıştı. Lewin'e göre, kendinden nefret eden bir Yahudi, özellikle dini ile ilintili hiçbir şeyden hoşlanmayacaktır – ve bunun ana nedeni de dahil olmadığı “geniş topluma” özenmesi, o toplumdakilere öykünmesidir!

 

 

Bir adım daha ileriye giden Harvard Profesörü Kenneth Levin ise bu özel dürtüyü, “Stockholm Sendromu”na benzetiyor… Bu sendromu köşemizde irdelemek, çerçevemizi aşar – ancak onu öznel bir örnek ile kısaca anlatmak gerekirse, bir rehinenin kendisini alıkoyan kişi ile arasındaki olası bir diyalog sürecinde doğacak bir çeşit empati olarak özetlenebilecek psikolojik durumu açığa çıkaran bir terim olduğunu söyleyebiliriz.

 

 

Bu şaşılası tutumu daha yalın biçimde tanımlayacak olursak, onu bazı Yahudilerin, kendilerine karşı düşman bir ortamda sosyal kabul görme çabası olarak değerlendirebiliriz – veya: Kendilerini mağdur edenlerin bakış açısını ve gündemini benimseyerek, o mağdurluktan kurtulmaya çalışmaları gibi…

 

 

Bu tutumu gösteren Yahudilerin bir bölümüne gülmek ve acımaktan başka hiçbir tepki gösteremiyorum. Örneğin, geçtiğimiz yıl aramızdan ayrılan, başarılı Türk ozan Yahudi Roni Margulies, ülkesindeki bazı dindaşları tarafınca pek beğenilmişse de Yahudiliğini gülünçlüğe varacak kadar “meta” olarak kullanmakla birlikte, o dine aidiyeti hakkında da şaşırtıcı ve inanılası zor savlar getirmişti. Örnek mi? 1) Yazmış olduğu dört anı/deneme kitabının üçüne dindaşlarını odağa alan isimler seçmiş: “Şiir, Yahudilik Vesaire” (2004), “Bugün Pazar, Yahudiler Azar” (2006) ile “Ailem ve Diğer Yahudiler” (2018) gibi… 2) Bu kitapların ilkinde (s.129/130) “...ben Yahudi kültürüne tümüyle yabancıyım – dışlamak anlamında değil, tanımamak anlamında (…)” derken, (sözde?) bir entelektüel olarak “Yahudi edebiyatı denebilecek bir edebiyatla hâlâ karşılaşmadım (...)” gibi inanılmayacak, dürüst olmayan saptamalarda bulunuyor – kaldı ki, “Kısacası, beni oluşturan unsurlar arasında Yahudi kültürünü, Yahudi kimliğini oluşturması beklenebilecek anlamlı unsurların hiçbiri yok...” savını da kamuoyuna inandırmaya çalışıyor. Nur içinde yatsın ama bu lafları, okumuş bir Yahudiye yakıştıramıyorum!..

 

 

Ne var ki Margulies gibi zararsızların yanında, çekinceler doğuracak self hating Jew’lar da var… Bunların arasında örnek olarak, 2000 yılında yayımlandığında büyük tepkilere yol açmış “The Holocaust Industry” kitabının yanı sıra, günümüzde Gazze Savaşı’nı yorumlarken sürekli olarak İsrael’i suçlayan Prof. Norman Finkelstein’ı gösterebiliriz. Keza, her yorumunda İsrael’e karşı çıkan dilbilimci Prof. Noam Chomsky’yi – veya iki dönem önce ABD başkanlığına aday adayı olmuş Bernie Sanders’i… Anıları birkaç yüz kişi tarafından okunmuş Margulies’e karşın bu gibi kişiler, söylemleri ile kitleleri etkileyebilirler.

 

 

Geçenlerde bir yerde sözü edilen bir “rapor”da “Türkiye'de yayın yapan iki ayrı Yahudi gazetesi” arasında gösterilen “Avlaremos” web portalında, kendi yazarlarının yazıları ve söyleşileriyle Gazze’de İsrail’in soykırım uyguladığı belirtiliyor! Bu bilginin ilk bölümü düpedüz yanlıştır: Adı geçen (“gazete” değil!) web portalında kalem oynatanların önemli bir bölümü Yahudi değildir – ancak o din mensubu yazarlar arasında en çok “sesi çıkanlar”, Türkiye’den yıllar önce ayrılmış, kimileri Kanada’da yaşamakta, Gazze Savaşı hakkında Pasifik kıyılarından atıp tutmaktadır! İşte şahsen tanıdığım bizzat bu kişiler, kendilerine karşı düşmanca tutumlar takınan uluslararası ortamlarda entel/sosyal kabul görme çabasında değillerse, kim olabilir?! – Konunun en ironik yanı ise, birkaç yıldır “Afedersin Antisemit” başlıklı dosyası ile Yahudi düşmanlığına karşı direnen bu portaldaki Yahudi yazarlarının, o halk topluluğunun ana yurdu olarak tanımladığı ülkeyi soykırımla suçlayarak, birer self hating Jew konumunda olmalarıdır!

Robert Schild

 

 

 








Comments


Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page