“Bağırsaklarımız ikinci beynimizdir.” sözünü son yıllarda sıkça duyuyoruz. Peki, doktorların önemini devamlı vurgulamaya çalıştıkları bağırsaklarımızda neler oluyor biliyor muyuz?
Sindirim sistemi ağızdan başlayarak boğaz, yutak, yemek borusu, mide, ince bağırsak, kalın bağırsak ve anüs şeklinde ilerler. Ağzımızdan giren yemek anüsten dışkı olarak dışarı atılır. Bağırsaklarımız sindirim sisteminin alt bölümünü oluştururlar. Bu sistemin iyi çalışması sağlığımız için elzemdir. Kapalı bir sistem olarak nitelendirdiğimiz sindirim sisteminden besinler ya da günümüzde tükettiğimiz yiyecek benzeri ürünler, bağırsaktaki farklı filtrelemeler sayesinde enzimler yardımıyla taşınarak, emilerek kana karışırlar ve başka hücrelere ulaşırlar. Böylelikle hücrelerin sağlıklı işleyişi için ihtiyaç duydukları vitamin ve mineraller görevlerini yerine getirebilirler.
Midede parçalanmış olan besinlerin sindirimleri ve emilimleri pankreas öz suyu, safra suları ve böbreklerden salgılanan enzimler yardımıyla ince bağırsakta gerçekleşir. Kalın bağırsakta ise suyun ve tuzların emilimi gerçekleşir.
Adını sıkça duymaya başladığımız mikrobiyota ise bağırsaklarımızda sayıları trilyonları bulan canlı nüfusu topluluğudur. Mikrobiyotayı oluşturan bakterilerimizin sayısı vücudumuzdaki hücrelerin sayısından yaklaşık olarak 10 kat fazladır ve vücut ağırlığımızın %2-3 kadarı bu topluluktan oluşur. Hem iyi hem de kötü bakterilerden meydana gelen bu topluluğun iyi bakteri oranının büyük çoğunlukta oluşu öncelikli olarak bağırsaklarımızın sağlıklı olması ve buna bağlı olarak bağışıklık sistemimizin iyi çalışması ile yakından alakalıdır .
Henüz anne rahmindeyken gelişmeye başlayan mikrobiyotaya anneden bakteriler hamilelik sırasında geçmeye başlar. Normal doğum ile dünyaya gelmişsek doğum kanalından geçerken temas ettiğimiz ve emzirme süresince anneden almaya devam ettiğimiz bakteriler bağışıklık sistemimizin temelini oluşturur. Sonrasında yediğimiz yemekler, kullandığımız ilaçlar ve temas ettiğimiz ortamlara bağlı olarak gelişen bağırsak floramızdaki canlı nüfusunun çok çeşitli ve iyi bakterilerden zengin olması temel amacımız olmalıdır.
İşte bu iyi bakteriler probiyotiklerdir. Ev turşusu, ev yoğurdu, kefir, evde yaptığımız ekmek mayaları bu probiyotiklerden zengin oldukları için sağlıklı olarak bilinirler. Bu gıdalara erişimimiz yok ise toz ya da kapsül olarak alabileceğimiz probiyotikler bağırsaklarımızdaki iyi bakteri nüfusunun çeşitliliğine katkıda bulunurlar. Özellikle belli besin gruplarından tüketmeyen ve tek çeşit beslenmeye yakın olan kişilerin probiyotik kullanmaları oldukça faydalı olabilir.
Prebiyotikler ise probiyotiklerin gıdaladır. İyi bakterileri besleyen ve çoğalmalarını sağlayan besinlerdir. Bunlar taze sebze ve meyvelerdir. İşte bu yüzden beslenmemizden sebze ve meyveleri çıkartmak uzun vadede iyi bakterilere ve devamında da sağlığımıza zarar verebilir. Aynı zamanda paketli gıdaların içinde kalorisi olmayan ancak iyi ve kötü bakteri dengemizi bozabilecek kimyasallara devamlı olarak maruz kalmakta aynı negatif etkiyi yapacaktır.
Ne denli çeşitli ve bolca iyi bakterimiz varsa yediğimiz besinleri kolaylıkla sindirmemiz, bağırsaklarımızda kaliteli şekilde emilim gerçekleşmesi mümkün olur. Gaz, şişkinlik, kabızlık, ishal gibi sorunlarla kronik olarak başa çıkmak zorunda kalmayız.
Sağlıklı bağırsaklar bizler farkında olmasak da tokluk hissini daha uzun süre duymamızı sağlarlar. Ayrıca bağırsaklarımız ve beynimiz arasında vagus sinirleri yoluyla duygu durumumuzu da yakından etkilerler.
Bununla beraber toplumda sıkça rastlanan salmonella ya da ecoli gibi bazı bakteriler bağırsaklarımıza yerleşerek mikrobiyotamıza zarar verdiği gibi hayat kalitemizi düşüren sindirim sorunları yaşamamıza sebep olabilirler.
Lütfen hatırlayın, kronik olarak ishal normal değildir! Kronik karın ağrıları normal değildir! Sık sık gaz ağrısı normal değildir! Devamlı karın şişkinliği normal değildir!
Lütfen uzun dönemde bağırsak çeperimize zarar vererek, hassas ve iltihaplı bağırsaklara sahip olmamıza neden olabilecek bu sendromları normalize etmeyelim. Vücudumuz içerisinde çok iyi hissedeceğimiz şekilde tasarlanmıştır. Potansiyelimizin çok yüksek olduğunu bilelim ve bu tür rahatsızlıklarda altta yatan sebebi bulmak için vakit kaybetmeden harekete geçelim.
Bağırsaklarımızdaki bakteriler ve bizler en iyisini hakkediyoruz. Dr. Alessio Fasano’nun çok sevdiğim bir sözü ile bu yazımı bitirmek istiyorum.
“Bağırsaklar Las Vegas değildir. Bağırsakta olanlar bağırsakta kalmaz. "
Sevgiyle,
Rosie Sarfati
コメント