Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develer tellal iken, pireler berber iken, biz anamızın beşiğini tıngır mıngır sallar iken, “masal ” diye bir kelime varmış.
Ama “masal” denen kelime sadece “masal” değilmiş.
Çok uzaklardan, kadim Mezopotamya diyarlarından gelen bu kelimeyi bir açtınız mı, içinden başka kelimeler çıkarmış:
Mesela emsal… Yani hem “örneğin” anlamındaki “mesela“, hem “örnekler” anlamındaki “emsal“, hem de dava anlamındaki ‘’mesele’’
Sonra “benzeyen“, “eşdeğer” olan “misil“,
benzerini gösteren “temsil“, benzeten “mümessil” ve bir de temsil eden,
bir şeyin modeli, “timsal“.
Aslında tüm bu kelimeler kardeşmiş, çünkü hepsinin annesi aynı kelimeymiş:
Masal belki de kardeşlerinden çok daha önce doğmuş, çok daha eski zamanlardan, Akatça diye yaşlı mı yaşlı bir dilden gelen “maşalu” kelimesinden….
Anlamı da ne olsa beğenirsiniz? “Benzeme”nin ta kendisi!
Bilinen ilk Sami dili olan Akadça Milattan önce 2000'li yıllarda Asurca ve Babilce olmak üzere iki kola ayrılmış, bu devletlerin hüküm sürdüğü dönemlerde geniş bir kullanım alanı oluşmuş.
Milattan önce 8.yüzyıldan itibaren Akadça yerini Aramice'ye bırakmaya başlamış.
Aramice, Arapça ve İbranice dillerinin merkezi konumunda ortak kelimelerin ana kaynağı olmuş.
Ve işte tekrar Masal'a dönersek,“İbranice’de de aynı anlama gelen Maşal sözcüğü beni alıyor milattan öncesinin 20 yüzyıl ötelerine götürüp tekrar ardından bu satırlarda buluşturuyor.
Ortak kaynaklardan gelen kelimeler bolluğu adeta bana göz kırpıyor, seyr-ü sefere çıkan, uzak ve gizemli diyarlarda kayıp hazineleri günışığına çıkaran bir define avcısına dönüştürüyor...
Kelimeler; kültür, tarih ve uygarlıkların ortak noktasında gizemli bir bilgi kapısını açıyor ve içeriye girdiğimde Alis Harikalar Dünyasında'ymışım gibi hissettiriyor
Sahi en son ne zaman bir masal okudun veya dinledin?
Masallar sadece çocuklar için midir?
Çoğumuz masalların çocuklar için olduğunu düşünürüz.
Oysa ilk masallar büyükler içinmiş.
Bilgisayar, televizyon, telefon, radyo ve gazetenin olmadığı, gecenin yıldızlarla aydınlatıldığı, bilginin belirsiz olduğu bu eski dönemlerde masallar ne iyi gelmiştir insanlara…
“Masallar bize bir zamanlar bildiğimiz ama sonradan unuttuğumuz şeyleri hatırlatır…”
Her masal bizlere bir konu hakkında bir ilke/değer hakkında düşünme fırsatı verir. Dönüşme fırsatı sağlar. Yazının başından beri masal diyorum ama artık modern masallarımız var: filmler, tiyatrolar.
Bunlardan birkaç tanesini hatırlatmak gerekirse : Star Wars, Yüzükler Efendisi, Matrix, Game of Trones, Harry Potter….
Ve hakiki masallarımız var : Purim bayramı’nın Ester Mordehay ve Aman hikayesi, David ve Goliath, Makabilerin Destanı, Kızıl Deniz’den geçiş, Gılgamış Destanı, Truva’nın Tahta At’ı……
…hepsini dinler, okur, eğlence veya gelenek olarak bakabilir ya da bir mana bulmaya çalışabiliriz.
İnsan denen varlık mana varlığıdır. Mana verir, mana bulur.
Mana bulan insan anlamlaştırır hayatı.
Anlamı bulan sorumluluk duyar. Duyarlılığın kararlığında şekillenir.
Uyanır.
Masal dediğimiz şey aslında bizim hayatımız olmasın?
Bu hayatta hala masal dinliyenlerden misin? Anlatanlardan mısın?
Kendi masalını ne zaman yazmaya akıl edeceksin?
Yoksa bu hayatın içinde Masalların misaller olduğunu görüp bunları meselen haline dönüştürebiliyor musun?
Yoksa hala trafik var diye, faturaların geldi diye, yumurtan rafadan olmadı diye, hava yağmurlu diye…
"Pandemi var diye"
sinirleniyor musun?
Halbuki bütün bu öfkelenmeler hep bir varmıs bir yokmuş…
---------------------------------------------------------------
Ben; Beni gönülden vuran masalları arıyorum.
İhtiyacım olan masalları arıyorum.
Korkularla yüzleşip,özgüvene, ilham dolu günlere, harekete geçme ve sağlıklı ilişkiler kurma masallarını arıyorum.
Bana iyi Misal olabilecek Masalları arıyorum.
Dostoyevsky’nin ”Dünyayı güzellik kurtaracak” dediği gibi;
Belki de Dünyayı Masallar Kurtaracak.
Sahi en son ne zaman bir masal okudun veya dinledin?
Comentarios