İspanya iç savaşında (1936 -1939) farklı ülkelerden çok sayıda entelektüel cumhuriyetçilerin safına katılıp faşistlere karşı savaştı. Ukrayna- Rusya Savaşı’nda da Batı ülkelerinin asker yollamama kararına karşın yüzbinlerce gönüllünün Rusya’ya karşı direnmek üzere Ukrayna’nın yanında yer aldığı söyleniyor. Genç olsaydım böyle bir çılgınlık yapar mıydım bilemiyorum?
Harabeye dönüşen kentler, ağlayan bebeler, yurtlarından kaçmaya çalışan iki milyon göçmenin dramı, ekrana gelen her görüntü Putin’e karşı nefretimi artırıyor, içim kan ağlıyor.
Evet bu savaş Rusların savaşı değil, tek bir kişinin, Putin’in savaşı… Yazıyı kaleme aldığım sıra Ukrayna halkı 12 gündür işgalci güçlere karşı direnişini koruyordu.
Kitapları 65 lisana çevrilip 40 milyon adet satan dünyaca ünlü İsraelli tarihçi Yuval Noah Harari, Kanal 12’de yaptığı konuşmada sonuç ne olursa olsun, bütün ülke işgal edilmiş olsa dahi Putin’in savaşı şimdiden kaybettiğini söyledi. Çünkü bu savaşın amacı Ukrayna’yı ele geçirmek değil, Ukrayna halkını ortadan kaldırmaktı. Harari’ye göre, Putin Ukrayna halkı diye bir halkın olmadığını, o ülkede yaşayanların Rusya’nın bir parçası olmak istediklerini, sadece iktidarı ele geçiren küçük “Yahudi-Nazi” bir grubun bunu önlediğini ileri sürmekte.
Putin, Rusya’nın ilerlemesiyle Zelenski’nin teslim olup kaçacağı şeklinde bir hayale kapıldı. Oysa tam tersine Ukrayna halkı liderleri Volodimir Zelenski etrafında kenetlendi, tanklara çiçek atacağına Molotof kokteylleri fırlattılar.
Harari, Rus ordusunun Kiev’i ele geçirse bile orada tutunmasının mümkün olmadığını savunmaktadır. Tarihçi; “Bunu Afganistan’da, Irak’ta gördük. Rusya ve Ukrayna bir aileydi, ancak her geçen gün iki halk arasındaki nefret artmaktadır. Putin’in iki halkı birleştirme rüyası hiçbir zaman gerçekleşmeyecektir” demekte.
Taraflar bir anlaşmaya ulaşmaz ve savaş durumu uzayıp giderse yüreğimizi sızlatan görüntüler artacaktır. Batı ülkeleri bunu kanıksar ve devletler ambargo ve insani yardım ile mi yetinir veya asker göndermeme kararından cayar mı bilemiyorum… Ancak Putin’in sadece dünya kamuoyunda değil ülkesinde de itibarını yitireceğine inanıyorum. İspanya’da, faşist Francisko Franko[1] örneğinde olduğu gibi eli kanlı hiçbir diktatör kaç yıl iktidarda kalmış olursa olsun tarihin hükmünü yemekten kurtulamamıştır.
Bunca dünya lideri arasında İsrael Başbakanı Naftali Bennett’in ABD ve Almanya’nın da bilgisi dahilinde iki ülke arasında arabuluculuk girişiminde bulunması -sonuç alınır veya alınmaz[2]- İsrael’in itibar ve ağırlığını gözler önüne sermektedir.[3]
***
İYT web sayfamızda köşe yazılarının yayınlanacağı 9 Mart çarşamba günü Ankara’da tarihi bir görüşme gerçekleşiyor olacak. 2003 yılından bu yana ilk kez bir İsrael Devlet Başkanı Türkiye’de resmi bir ziyarette bulunacak.
İsaac Herzog’un-Tayyip Erdoğan ile bu görüşmesinden çok büyük beklentiler içinde olmamak lazım. Ana hatları Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın İsrael ziyaretinde belirlenen basın açıklamasının oldukça yuvarlak ifadeler içereceğini şimdiden söyleyebilirim.
Herzog’un bu buluşma öncesinde Yunanistan ve Kıbrıs’ı ziyaret ettiği, Türkiye ile ilişkilerin normalleşmesinin İsrael’in bu ülkelerle arasındaki ilişkileri zedelemeyeceğinin teminatını ilettiği düşünülürse, bu önemli buluşmanın Ortadoğu güçler dengesinde beklenmeyen değişikliklere yol açacağını öngörmüyorum. Bu görüşmede de ağırlıklı gündem maddesi Rusya-Ukrayna savaşı ve İsrael ile Türkiye’nin arabuluculuk girişimleri olacaktır.
---------------------------------------------------------------------------------------------
[1]Franko 36 yıl iktidarda kaldı. [2] Bennett kendi dahi sonuç alınmasının çok zor olduğunu belirtti. [3] Putin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile telefon görüşmesinde Ukrayna teslim olmadıkça savaşın süreceğini söyledi.
Kommentare