Prof. Shlomo Navarro, çok genç bir ziraat mühendisi iken, doğup büyüdüğü İzmir’den İsrael’e göç etti. İsrael’in yokluk ve kuruluş döneminde tarım alanında birçok buluşa imzasını atmış bir akademisyen, dünya çapında tanınan ve Türk Yahudi toplumunun İsrael’e kazandırdığı çok önemli bir bilim insanıdır... Siz okurlarımız için onunla söyleştik.
Sara Yanarocak
Sayın Navarro, bize geçmişinizden, İzmir'den, ailenizden kısaca bahseder misiniz?
Annem Aydın’da, babam ise Manisa’da doğdular. Yunanlılar Ege Bölgesi’nden çekilirken bu iki şehri yakmışlardı. Öyle ki annem ve babam İzmir’e mülteci olarak geldiler. Harbin etkisiyle olsun, mülteci olmanın etkisiyle olsun, ne annem ne de babam tahsil gördüler. Fakat ikisinin de doğal müthiş zekâları vardı. Öyle ki babam matematik, geometri, Fransızca’yı kendi kendine öğrenmişti. Annem kadın terzisi idi, babam da erkek terziliği yapıyordu. İzmir’de evlendiler ve ben de İzmir’in Monaji semtinde İkinci Dünya Harbi başlarında doğdum.
İlk okulu Musevi Alliance mektebinde üçüncü sınıfa kadar okudum. İzmir’de Yahudi ahalisinin büyük bir bölümü İsrael’egöç ettiğinden, Yahudi öğrenciler azalınca beni Talmud Tora İlkokulu’na geçirdiler. Ortaokulu Saint Joseph Fransız okulunda bitirdim ve akabinde Atatürk Lisesi’ne kaydoldum. O zamanlar, İzmir’de yetişmiş gençlerde liseden sonra yüksek tahsile fazla bir rağbet yoktu. Varlıklı aileler ise gençleri yaAvrupa’ya veya Amerika’ya gönderirlerdi. Benimle beraberAtatürk Lisesi’nden mezun üç Yahudi okul arkadaşımla birlikte, Ege Üniversitesi Tip Fakültesine kaydolduk. Lakin daha birinci dönemde, benim kan veya kadavra görmeme manevi bakımdan çok hassasiyetim olduğundan, ilk kadavra dersinde baygınlık geçirdim. Varlıklı bir aile olmadığımız için, başka şehirlerde okumak imkânı bulamadığımdan, mecburen Ziraat Fakültesine geçmem gerekti… Böylece İzmir Ege Üniversitesi, Ziraat Fakültesi’nden yüksek ziraat mühendisi olarak mezun oldum.
İsrael'e aliyah yapışınız ve ilk girişimleriniz nelerdi? Akademik kariyer nasıl devam etti?
Atatürk Lisesi birinci sınıfındayken, gerek Yahudi eğitimi, gerekse sosyal faaliyetler için bir yer lazım olduğunu düşündüm. İzmir’de Yahudi gençlerin kurduğu İzmir Türk Kültür Derneği vardı. Seçimlerde başkan olmak için adaylığımı koydum. Liseyi bitirir bitirmez, İzmir Türk Kültür Derneğine başkan seçildim.
Üniversite hayatım boyunca, gençlere İbranice ve Yahudi tarihini öğretmekle, Türk Kültür Derneği’nin başkanlığını yapmakla geçti. Bu dönemde 14-16 yaşları arasında 125 genç İsrail’e göç etti. 1963 senelerinde 1000 kişi olan İzmir YahudiCemaati’nde genç kalmadı. Aynı yıl ben de İsrail’e göç ettim.
İsrail Tarım Bakanlığına bağlı Bitki Koruma Bölümünde ziraat mühendisi olarak, hasat sonrası gıda muhafazası araştırma görevinde bulundum. Gıda maddelerini muhafaza etmek için birçok kimyevi madde kullanıldığını gördüm. Bu kimyevi maddeler gıdanın içinde yeni kimyevi maddeler oluşturuyordu. Bunun çevreye ve insanlara olumsuz etkisini bilen yoktu. Böceklerin ortamını değiştirerek çoğalmalarını önleyecek, etkisiz hale getirecek yöntemler geliştirmek gerekti. İnsanların ve hayvanların gıda ürünlerini kimyevi maddelerden uzaklaştırarak, fiziksel ve biyolojik sistemlere dayalı koruma yöntemlerini araştırıp geliştirmeye başladım.
Siz İsrael'e aliyah yaptığınız dönemlerde İsrael'in tarımsal durumu neydi ve bu gün nerelere geldi?
1963 senelerinde İsrael, işsizlikle ve ekonomik problemlerle mücadele eden bir memleketti. En basta profesyonel kişilerin iş bulma olanakları çok azdı. Ekonomik kriz olmasaydı bile, İsrael hala sosyalist bir anlamla hem iş vermek, hem de endüstriyi çalıştırmak konusunda çok geri kalmıştı. İsrael’intarımsal durumu tamamen kibbutz ve moşav gibi tarımsal üretici birliklere dayanıyordu. İsrail devlet adamları sanki İsrael’de yalnız kibutz ve moşav varmış gibi, şehirde yaşayan kişilere yönelik gerekli adımlar atmıyordu… Tarım teknolojileri yeni yeni gelişiyordu. Ülke halen su sıkıntısı yaşıyordu… Bir taraftan yeni göçmenler şehire akarken, diğer taraftan gelişen tarım ve endüstriye su yetiştirmek gibi acil sorunlar yaşanıyordu. Tarım işlerinde çalışanlar, yavaş yavaş endüstriye yönelik işleri tercih etmek zorunda kaldılar. Daha o zamanlarda İsrael’in el gücü problemini çözmek içinteknolojik olarak daha verimli olması gerekliydi. Diğer taraftan ise tarımda kullanılan kimyevi maddeleri de azaltmak, kuraklığa ve hastalıklara dayanıklı yeni tür meyve ve sebze yetiştirmek gibi hedefler vardı.
Bugün ise, İsrael’in kurduğu beş deniz suyu arıtma tesisliyle, atık su arıtma tesisleri, geliştirdiği sulama sistemi ile su problemi çözüldü ve hatta diğer komşu ülkelere su satma olanakları oluştu. Yepyeni türlerde meyve ve sebzeler yetiştirmeyi başardı. Çiçekçilik, fidan ve tohum üretimindeçok önemli ilerlemeler kaydetti. Bu sayede tarıma dayanan ihracat giderek çok büyüdü, Bugün dünyada, Türkiye dahil olmak üzere, çok kullanılan ve İsrael’de yetişen tohumlar, tarımda geniş çapta uygulanıyor. Bunun yanı sıra sulama yöntemleri ve İsrael’de üretilen damla sulama sistemleri, elektronik kontrollü sulama sistemleri, su arıtma sistemleri dünya tarımına büyük katkılarda bulundu.
Bilimsel olarak meslek hayatınızda çok önemli bir kişilik olduğunuz herkesçe biliniyor. Bu konuları biraz anlatır mısınız? Tarımsal alanda önemli buluşlarınız var. Bunlardan bahseder misiniz?
Doktoramı İbrani Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde Zirai Entomolojisi dalında, “kontrollü atmosferlerin, böceklere etkisi” konusunda verdim. İsrael Tarım Araştırma Örgütü’ndeyken [Agricultural Research Organization (ARO)] fiziksel ve biyolojik sistemlere dayalı gıda koruma yöntemlerini araştırmaya devam ettim. Geliştirdiğim yöntemler uygulanmaya başlandı. Uygulanan yöntemler arasında, silolarda tahıl soğutma yöntemleri, kontrollü atmosferlerin değişik ürünleri muhafaza yöntemleri, tam kapalı hermetik koruma yöntemleri, termal sistemi kullanılarak böcek kontrolü vardı.
Bu yöntemler dünya çapında büyük ilgi gördü. Konferanslara konuşmacı olarak davet edildim. Gıda konusunda insektisitlerin (kimyasal böcek öldürücülerinin) kullanımının sakıncalarını dünyada yeni yeni öğreniliyordu başlamıştı… Bu sakıncaların gıdalara olumsuz etkileri, hastalıklara yol açması, çevreye, toprağa, suya ve havaya dahi kötü etkileri görülmeye başlanmıştı. Böylece geliştirdiğim yöntemler geniş çapta ilgi çekerek, dünyaca uygulanmaya başlandı.
Bir örnek vereyim: İsrael’de yetişen hurma türü ‘Medjool’,2008 senesine kadar ülkede metil bromid denen kimyevi madde ile muhafaza edilirdi. Metil bromid, Birleşmiş Milletler tarafından çevreye zararı nedeniyle yasak edilince, termal böcek imha yöntemini geliştirdim. Bugün İsrail’de metil bromid yerine termal yöntemler fevkalade netice veriyor. Hem çevreye hem de hurmayı tüketen insanlara daha ucuz ve daha sağlıklı bir yöntemle ulaşıyor.
Kontrollü atmosferlerin gıda koruma konusunda büyük katkıları oldu. Gaye, çevremizdeki normal atmosferde bulunan yüzde 20,9 oksijen yerine, azotu yükselterek veya karbondioksiti yükselterek oksijen oranını düşürmek, böylece aerobik (oksijenle yaşayan) organizmaların gelişmesini önlemektir. Doktora çalışmam ve yaptığım öncül çalışmalarla bu yöntemleri ekonomik şekilde uygulama yollarını bulduğum için, İsrael’de ve dünyada ilgi gördüm. Bu nedenle ‘Uluslararası Kontrollü Atmosfer ve Fümigasyonun Hasat Sonrasında Uygulama Kurulu’ Başkanı seçildim.
Kariyeriniz boyunca başka ülkelerde çalıştınız mı?
Daha doktora çalışmalarıma başlamadan önce ilk uluslararası görevlerimden biri, Venezuela Merkez Üniversitesi’nde genç doktorlara hasat sonrası bilimini öğretmekti. Nedir ki 1969 senesinde İsrael’in Ürdün cephesinde yedek asker olarak vazife görürken, bir terörist çatışmasında yaralandım. Bu yüzden sekiz ay hastanede yatmam zorunlu oldu. Venezuela’ya bastona dayanarak ama yürüyerek gittim. İsrael’de geliştirdiğim yöntemler Güney Amerika, Afrika ve Uzak Doğu’da çok dikkat çekti. Geliştirdiğim yöntemler hem çevreye uygun ve hem de alt yapı gerektirmediğinden, gelişmekte olan ülkelerde büyük ilgiyle karşılandı. Golda Meirbaşbakanken, İsrael dış işleri bakanlığında, diğer ülkelerle iş birliği yaparak Birleşmiş Milletler’den destek görmeyi hedef alan bir yaklaşım vardı. Bu iş birliği 1970-80 senelerinde oldu ve bu çerçevede, benim İsrael hasat sonrası teknolojilerini yaymam için çok fazla çalışmalarım oldu. Latin Amerika ülkelerinden Meksika, Bolivya, Arjantin, Brezilya gibi ülkelerde kurslar verdim, konferanslara konuşmacı olarak katıldım ve danışmanlık yaptım. Afrika’da ise Nijerya, Togo, Senegal, Eritre, Güney Afrika, Gana, Ruanda ve Mısır’da görevli olarak bulundum. Uzak Doğu’da ise Tayland, Filipinler, Hindistan ve Çin’de vazifeli idim.
Ayrıca akademisyen olarak, yedi yılda bir yapılan akademik “sabatik” (araştırma için alınan tatil dönemi) senelerde değişik ülkelerde geçirip, kendimi geliştirip araştırmalarıma devam ettim. Her yedinci yıl başka bir ülkede “sabbatical”senesi yaptım. Oralarda gerek ülkenin koşullarına göre gerekse İsrael’de geliştirmeyi düşündüğüm araştırmaların alt yapısını hazırladım. Bunlar arasında, Avustralya’da Victoria eyaletinde, ABD’ de Georgia eyaletinde, Güney Carolina veCalifornia eyaletlerinde ve İspanya’da “sabbatical” yıllargeçirdim. Gittiğim her ülkenin üniversitelerinde araştırmacılarla iş birliği yaparak o yılları mesleğime çok katkılar sağlayan araştırmalar yaptım.
Bütün bu çalışmaların yanında, uluslararası konferanslara katıldım. Başta Türkiye olmak üzere 20 değişik Avrupa ülkesinde, Kuzey Amerika ve Kanada’da konferanslara davet edildim. Şunu söylemek gerekir ki son iki senede COVID 19 pandemisi nedeniyle, seyahatlerimi durdurmak zorunda kaldım. Uluslararası konferansları artık internet aracılığı ile sunuyorum.
Başarılarınıza karşı aldığınız ödüller var mı?
Tarım Bakanlığı’ndan dört değişik ödül aldım, fakat bunların maddi değeri çok azdı… Bunların yanında benim 15 uluslararası patentim var. Bunlardan maalesef yalnız ikisinden bana ciddi patent hakkı geçti. Çalıştığım Tarım Araştırma Örgütü devlete bağlı olduğu için benim buluşlarımdan istifade eden üretici birlikleri, çiftçi birlikleri ve tarım endüstrisine bağlı yem üretici birlikleri, verdikleri yazılı takdir ödülleriyle iktifa etmek zorunda idiler. Yalnız patent hakkı olan buluşlarımdan maddi ödüller aldım. Çalıştığım Tarım Araştırma Örgütü’nde değişik idari vazifeler yaptım. Bölüm başkanlığı, enstitü başkanlığı, genel müdür yardımcılığı ve 17 değişik kurul başkanlığı yaptım. Bunların arasında, buluşları ekonomik bakımdan inceleyen Değerlendirme Kurul Başkanlığı yaptım. Bu kurulun başlıca görevleri arasında, buluşları değerlendirecek bir teşvik sistemi kurmaktı. BuradaAgricultural Research Organization (ARO) araştırmacılarının çalışmalarını uygulayarak, her araştırıcının yaptığı emekleri değerlendirme imkanını sağladık.
Emekli olduktan sonra Geen Storage Ltd. şirketinin CEO'su oldunuz. Bu şirketin işlevlerinden bahseder misiniz?
Emekli olmaya yakın, beni tanıyan araştırıcı arkadaşlar elimizdeki bilgileri değerlendirmek için bir şirket kurmayı düşündüler. Beni oraya genel müdür tayin etmek istedilerancak ben bu teklifi reddettim, zira bende 40 senelik mücadeleden sonra belli bir yorgunluk vardı… Kısa zamanda bu şirket yön değiştirdi. Ben de kızımla Geen Storage Ltd. şirketini kurdum. Artık torunum da işimize katıldı. Benim görevim artık, onları bilgi yönünden yetiştirmek ve şirkete bu yönden katkı sağlamaktır.
Emekli olduktan sonra, daha ARO’da iken yaptığım ilmi çalışmalar vardı. Bunların başında, bende birikmiş bilgileri kitaplara aktarmak oldu. Elim ayağım tuttuğu sürece bu bilgileri, yaklaşık olarak her sene yeni bir bölümle veya kitapla kaydetmeye çalışıyorum. Şu an da gelecek sene basılacak bir kitap için bir bölüm yazmaktayım. Diğer taraftan, dünyada hasat sonrası bilim mecmualarının en iyileri için dergi hakemliği yapıyorum. Her ay dünyada hasat sonrasıüzerinde yapılan en yeni çalışmaları, fikrimi almak için bana gönderip, yaptıklarını değerlendirmemi isterler.
Geen Storage Ltd. kurulduğundan beri yaptığımız başlıca projeler arasında ‘pretisid’ kullanan operatörleri eğitmek, termal yöntemleri uygulamak, kontrollü atmosfer çalışmalarına dayanarak fabrika ve meskenlerde hasat kontrolü yapmaktır. Bunun yanında yeni ‘fumigasyon’ yöntemlerini geliştirmek var. İsrael’den ihraç edilen kesme çiçek, taze baharat, fidan gibi bitkilerdeki karantina böceklerini ihracattan evvel imha etme yöntemlerini geliştirdik. Bu yöntemler sayesinde İsrael yeniden salgın yapmış karantina böceklerini ortadan kaldırarak, ihracatını arttırdı. Bu ara COVID 19 yüzünden ciddi bir duraklama oldu, limanlar tıkandı ve ihracat ciddi bir şekilde düştü. Son zamanlarda hafif ise bir uyanma var ve yeni projelere girişiyoruz.
Hala çalıştığınızı biliyorum ama, biraz kendi aileniz,çocuklarınız ve torunlarınızla zamanlarınız oluyordur... Ailenizde sizin gibi başka mucit veya akademisyen var mı?
Ailemizde üç kızımız var. Hepsinin de akademik unvanlarıvar. En genç kızımız doktora çalışmasına yeni başladı. Doktora konusu “Hasat Sonrası” ile ilgili. Çalışmasını İsrael’de yapıyor, Üniversitesi ise Batı Avustralya’da Perthşehrinde Murdoch Üniversitesi’dir. Bir kızım lise okul müdür yardımcısı, diğer kızım ise özel sektörde değişik kurullara konuşmalar yapar.
Yedi torunumuz var, biri bizim Geen Storage Ltd. şirketinde çalışıyor. Torunların üçü askerliklerini bitirmek üzere. Diğer üçü de, iyi iş yerlerinde çalışıyorlar. Gerek kızlarıma, gerekse torunlarıma en sevdiğim iki spor dalını aşıladım. Birincisi tenis, ikincisi ise yelkenli tekne kullanmak. Vaktimin yettiği kadar bu sevgileri onlara geçirmeye çalıştım. Kızlarım ve en büyük torunlarımla denizde yelkenli tekne kullanarak harikavakitler geçirirdik.
Üç torun çocuğumuz oldu. En büyüğü iki yaşında, en küçüğü dört aylık. Kardeşimin oğullarından dördü akademisyen, biri diş doktoru, diğeri sosyal serviste aile sağlığı konusundaekonomist ve kimyager. Tanrı’ya çok şükür, hepsinin sağlığıyerinde, mutlu insanlardır… İsrael ekonomisinin sağlamoluşu, bizim aile efradımızın ve diğer vatandaşlarımızın sağlam ekonomisine dayanır.
Sevgili Prof. Navarro, değerli vaktinizin bir kısmını bana ayırdığınız için gönülden teşekkür ediyorum.
Kommentare