top of page

Philadelphia Koridoru bir varlık sorunu mu?


Başbakan Netanyahu’nun “Rehinlerin iadesi anlaşması” nın koşulu olarak, 2 Eylül günü düzenlediği basın toplantısında, Philadelphia Koridoru’nun kontrolünden vazgeçmeyeceğini söylemesi ve 6 rehinenin Hamas terör örgütü tarafından hunharca katledilmeleri üzerine yüzbinlerce kişi rehine ailelerine destek için sokaklara döküldü.

 

 

Peki Philadelphia koridorunun denetiminin “olmazsa olmaz” bir koşul olarak gündeme gelmesinin altında yatan neden neydi?

  Aslında Netanyahu daha evvelce de 30 Aralık 2023'te düzenlediği ve Savunma Bakanı Yoav Galant ile Savaş Kabinesi üyesi Benny Gantz'ın katılmayı reddettiği basın toplantısında yine Philadelphia Koridoru'ndan söz etmişti.

 

 

Bu kez de Gazze'nin herhangi bir tehdit oluşturmamasını garanti altına almak istediğini söyleyen Netanyahu, Philadelphia Koridoru'nun denetiminin İsrael’in bekası (varlığı) için temel koşul olduğunu, bunun haricinde hiçbir düzenlemenin İsrael tarafından kabul edilmeyeceğini ifade etti.

Philadelphia Koridoru Mısır ile Gazze Şeridi arasında Akdeniz kıyısından Kerem Şalom Kapısı'na kadar uzanan birkaç yüz metre genişliğinde ve 14-kilometre uzunluğundaki bir şeritten ibarettir. Bu koridor aslında 1979 yılında İsrael ile Mısır arasında imzalanan Camp David Barış Anlaşması’yla, İsrail güçlerinin kontrol ettiği ve devriye gezdiği bir tampon bölge olarak kuruldu. Bu koridorun bir amacı da Mısır ile Gazze arasında insan hareketini, silah ve mühimmat gibi yasa dışı malzemelerin geçişini önlemekti.

 

İsrail güçleri 2005'te Gazze'yi Ariel Şaron’un başbakanlığı sırasında terk edinceye kadar bölgenin kontrolü tek yanlı olarak İsrael'de kaldı. O dönemde hükümette bakan olan Netanyahu, iki defa çekilme yönünde olumlu oy kulllandı. İsrael Gazze'den çekilince bölgeyi Filistin yönetimine teslim etti. 2007'de Hamas, Gazze'de başa geçince Philadelphia Koridoru'nda da denetimi ele aldı.

Netanyahu’nun her zamanki gibi kendinden emin konuşması pekçok kişiyi etkileyip ikna ederken özellikle ülke güvenliğinden sorumlu yetkin bir kişinin görüşleri oldukça farklıydı.

 

Geçmiş dönem Shabak başkanı olan ve bu görevi 2016-2021 yılları arasında beş yıl boyunca sürdüren Nadav Argaman’ın 6 Eylül Cuma günü Kanal 12’de yaptığı söyleşi oldukça çarpıcıydı. Argaman Netanyahu’nun basın toplantısında Philadelphia Koridorunu ustaca pazarladığını, ancak sergilenen hikayenin hiçbir şekilde gerçeklerle bağdaşmadığını, Mısır’ın 2016-17 yıllarında, İsrael’in talebi üzerine, bu sınırdaki nerdeyse bütün yeraltı tünellerini imha ettiğini ve Katar paraları dahil bütün mal, silah vs. geçişlerin Rafiah (Refah Geçiş Kapısı)’ndan yapıldığını, bu durumda başbakanın rehinelerin kurtarılmalarından ve ülkenin güvenliğinden çok, politik yaşamını sürdürmeyi ve koalisyonun mevcut yapısını korumayı amaçladığını ifade etti.

 

Argaman, rehinelerin geri getirilmesinin bir ahlak sorunu olduğunu, bunun için “her şeyin” hatta Gazze’den çekilme dahil herşeyin yapılması, ordunun kuzeye yönlendirilerek Hizbullah ile savaşmasını, ayrıca Yehuda ve Şomron (Batı Şeria)’da sükunetin sağlanması gerektiğini, İsrael için esas tehlikenin yılanın başı olan İran’a karşı bölgesel ve uluslararası bir koalisyonun gerçekleşmesi için çaba gösterilmesinin zorunlu olduğunu açıkladı.

 

Başbakana bağlı olarak uzun yıllar görev gördüğünü, Netanyahu’nun sorunları kavrama yeteneği yüksek, zeki bir insan olduğunu ancak zamanla çok değiştiğini, o günün koşulları ile günün koşullarının farklı olduğunu, bu zor günlerde bir liderin cesaretle önemli kararlar alabilmesi, insanların gözlerinin içine bakarak gerçekleri söylemesi gerektiğini Netanyahu’nun ise bunu istemediğini dile getirdi.

 

Netanyahu’nun kimi hayranlarını üzmemek için yumuşatarak bazı sözlerini aktardığım söyleşide – tamamını aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz- Nadav Argaman istifa etmesi gereken kişinin öncelikle Shabak’ın, Mossad’ın başı veya Genelkurmay Başkanı olmadığını, bunu Katar paralarını Hamas terör örgütüne aktararak bölgede sükutu sağlayacağını düşünen Netanyahu’nun sorumluluğu yüklenerek zamanın başbakanı Ehud Olmert’e önerdiği gibi istifa etmesi ve bir an önce seçime gitmesi gerektiğini söyledi.

 

Nadav Argaman’ın sözlerinde en çarpıcı olanı İsrael’in geleceğinden endişe ettiği, olağanüstü bir halka rağmen yarı diktatörlüğe kayan çok kötü bir yönetime sahip olduğumuz yönündeki açıklamasıydı. Açıkçası oldukça sıkıntılı olduğumuz bu günlerde sözkonusu söyleşi içimizi pek açmadıysa da güneşi balçıkla bulamamak lazım diye düşünüyorum.



 Av. Yakup BAROKAS



 








Commentaires


Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page