
PESAH MESAJI 5783
beni Mısır Ülkesi’nden – köle evinden – çıkarmış olan Yüce Tanrı Aşem’in Onuruna…… Atalarım Avraam, Yishak ve Yaakov’un Tanrısı…..
PESAH !………
Modası geçmiş antik çağlardan kalma bir GELENEK mi ? - Bir EFSANE mi ?
Dindarlar için AİDİYET DUYGUSU mu ? - Yoksa gençlerin dediği gibi sadece güzel yemeklerin yendiği bir AİLE TOPLANTISI mı?
Sanırım bunun en çarpıcı cevabını DALAI LAMA veriyor.
26 Eylül 1989 tarihinde New York Times şöyle bir manşet kullanıyor. Dalai Lama Yahudiliğin dört ana kolu ile buluşuyor….…..
Tibet Budizminin önde gelen ruhani lideri Dalai Lama ile Yahudi alimlerden oluşan bir grup arasında alışılmadık bir diyalog gerçekleşir. Dalai Lama kendisine hediye olarak bir ŞOFAR ve yün dua şalı olan bir TALLİT verildiğinde, Şofarı kemerine sokar ve Talliti kırmızı ve altın cüppesinin üzerine geçirir. Ve Tibet Öğrenim Merkezinde misafirleriyle birlikte yürürken Talliti üstünden hiç çıkarmaz.
Dalai Lama şöyle söze girer; “Her zaman pek çok ülkeye dağılmış Yahudilerden bahsederiz, çok fazla dil konuşmak zorunda kalmışlardır. Ama yine de Yahudilik gelenekleri sürüyor.”
YAHUDİLERİN HAYATTA KALMA “GİZLİ TEKNİĞİNİ” ÖĞRENMEK İSTEDİĞİNİ SÖYLER.
Tibet'in dini ve siyasi lideri olan Dalai Lama 1959'de sürgüne gitti. Ve uzun süre diasporada (Hindistan'ın Darmasala şehri) yaşadı. Tibet diasporasını Yahudilerinkiyle karşılaştırdı. Yahudiler bu terimi M.S. 70 yılında İkinci Tapınağın yıkılmasının ardından dağılmalarını ifade etmek için kullanıyorlar. Dalai Lama, "Yahudi kardeşlerimizin deneyimlerinden bir şeyler öğrenmeliyiz" der.
Bu buluşmaya katılan Yahudi bilginler, Yahudiliğin dört ana kolundan geliyordu. Ortodoks lider Rabi. Irving GREENBERG, Reformist disiplinini temsilen Mekubal. Lawrence KUSHNER, Muhafazakar akımın sözcüsü Doç. Judith HAUPTMAN ve Yeniden Yapılanmacıların katılımcısı Dr. Arthur GREEN.
Dr. Greenberg, Dalai Lama’ya hitaben, "Yahudi Ailesi, Gelenek ve Tora’yı canlı tuttu. Şabat’ı – Pesah’ı – Yedi günlük Yas Dönemini Sinagoglardan ziyade evlerinde yaşattılar.” cevabını verir. Ve ekler işte bu hiç şüphesiz "Sırlarımızın en büyüğüdür" der.
OYSA DALAI LAMA , PESAH BAYRAMINDAN BÜYÜK BİR FEYZ ALDIĞINI İFADE EDER.
Sizler, Pesahta; “Bu sene burada gelecek yıl YERUŞALAYİM’de” dediğiniz gibi bizler de “Bu sene burada gelecek yıl TİBET’te” diyebilmeliyiz. Yahudi halkı bunu yapıyorsa biz Tibetliler de bunu yapabilmeliyiz.
Ve şöyle devam eder; “Yüzyıllar boyunca, pek çok zorlukta kültürünüzü ve inancınızı asla kaybetmediniz. Sonuç olarak diğer dış koşullar olgunlaştığında ulusunuzu inşa etmeye hazırdınız. Yahudi kardeşlerimizden öğrenecek çok şey var.”
Moşe Rabenu kurtuluşun en yoğun anında çok çarpıcı bir şey yapar. Özgürlük hakkında konuşmaz. Esaret zincirlerini kırmaktan bahsetmez. Hatta önlerinde yatan zorlu yolculuğa da değinmez. Vaat edilmiş Topraklardan bahsederek heveslerini de uyandırmaz. Hayret verici bir şekilde Çocuklarımızdan bahseder.
Çocuklarınız size “bu ibadetin size ne yararı var” dedikleri zaman, onlara şöyle söyleyeceksin... (Şemot 12:26-27)
O gün çocuğuna anlatacak, “Mısır’dan çıkışım sırasında, Tanrı benim için (tüm mucizeleri) işte bunun uğruna yaptı” diyeceksin. (Şemot 13:8)
“Bu ne anlama gelir” diye sorduğunda, ona şöyle diyeceksin... (Şemot 13:14)
Bu son derece mantığa aykırıdır. Moşe, yarından değil uzak bir gelecekten bahseder. Kurtuluş anını kutlamaz. Bunun yerine kurtuluşun, sonsuza kadar halkın hafızasının bir parçasını oluşturmasını garanti altına almak ister.
Ancak ebeveynlik, çocukların, onların öğrenmesini istediğiniz şeyi sizin sevdiğinizi gördükleri zaman, başarılıdır. Çocukluk yıllarında birçoğumuz tarihimizi bu şekilde PESAH SEDERLERİ’nde masanın etrafında dolaşırken öğrendik. Biz bunları kutsal miras olarak bizden sonrakilere devrederiz. KİMLİK ebeveynin çocuklarına anlattıkları hikayede başlar.
Özgürlüğe olan uzun yürüyüş, bırakın mucizeleri bir kenara, sadece tarih ve politika ile bile ilgili değildir. Bu ebeveyn ve çocukların ilişkisiyle ilgilidir. Bu hikayeyi anlatmakla ve bunu gelecek nesillere geçirmekle alakalıdır. Tanrı’nın hayatımızdaki varlığını hissetmemizle ilgilidir.
Bunlar bir çocuğa güven ve umut - bir kimlik ve dünyada bir yere ait olma hissi vermekte yardımcı olur. Medeniyetler kendi hikayelerini unutuyor ve yok oluyorlar. Biz kendimizinkini hiç bir zaman unutmamalıyız.
Hatırası mübarek olsun, bu yazıyı kaleme alırken feyz aldığım büyük bilge Rabi. Sacks’ın bir dizesi ile pesah mesajını tamamlamak istiyorum. Çocuklarımız bizim izimizden gittikleri zaman minnettar olmalıyız. Bizi geçtikleri zaman Tanrı’ya özel şükranlarımızı sunmalıyız. Ve farklı bir yol seçtiklerinde, tüm zamanların en büyük Yahudi’sinin de torunlarından biri ile aynı tecrübeyi yaşadığının bilincinde olarak sabırlı olmalıyız. Ve hiç bir zaman ümit etmeyi kesmemeliyiz.
Çünkü Tanah kitabında Peygamberlerin sonuncusu olan Malahi’nin neredeyse son sözlerinde, Tanrı’nın “babaların kalplerini çocuklarına ve çocukların kalplerini babalarına döndüreceği” bir zamanı öngörmüştür. Birbirlerine yabancılaşmışlar İNANÇTA ve SEVGİDE tekrar BİRLEŞECEKLER.
İnanç ailelerde başlar. Umut evde doğar……
Değerli Kardeşlerim, hepinizi sevgiyle kucaklıyorum. Bir tohum misali kadim KÖKLERİNİZ olan Anne ve Babalarınız, GÖVDENİN ihtişamını yansıtan her biriniz, DALLAR gibi güzelliğin doruğunu temsil eden çocuklarınız ve MEYVELER gibi ailemizi tamamlayan torunlarınızla PESAH MASASINDA kocaman bir HAYAT AĞACI - ETZ A-HAYİM kurabilmenizi diliyorum.
HAG KOSHER PESACH SAMEACH……
Rabi. Yishak BİLMAN (z”l) & Moşe PASENSYA
PESAH MESAJI 5783
beni Mısır Ülkesi’nden – köle evinden – çıkarmış olan Yüce Tanrı Aşem’in Onuruna…… Atalarım Avraam, Yishak ve Yaakov’un Tanrısı…..
PESAH !………
Modası geçmiş antik çağlardan kalma bir GELENEK mi ? - Bir EFSANE mi ?
Dindarlar için AİDİYET DUYGUSU mu ? - Yoksa gençlerin dediği gibi sadece güzel yemeklerin yendiği bir AİLE TOPLANTISI mı?
Sanırım bunun en çarpıcı cevabını DALAI LAMA veriyor.
26 Eylül 1989 tarihinde New York Times şöyle bir manşet kullanıyor. Dalai Lama Yahudiliğin dört ana kolu ile buluşuyor….…..
Tibet Budizminin önde gelen ruhani lideri Dalai Lama ile Yahudi alimlerden oluşan bir grup arasında alışılmadık bir diyalog gerçekleşir. Dalai Lama kendisine hediye olarak bir ŞOFAR ve yün dua şalı olan bir TALLİT verildiğinde, Şofarı kemerine sokar ve Talliti kırmızı ve altın cüppesinin üzerine geçirir. Ve Tibet Öğrenim Merkezinde misafirleriyle birlikte yürürken Talliti üstünden hiç çıkarmaz.
Dalai Lama şöyle söze girer; “Her zaman pek çok ülkeye dağılmış Yahudilerden bahsederiz, çok fazla dil konuşmak zorunda kalmışlardır. Ama yine de Yahudilik gelenekleri sürüyor.”
YAHUDİLERİN HAYATTA KALMA “GİZLİ TEKNİĞİNİ” ÖĞRENMEK İSTEDİĞİNİ SÖYLER.
Tibet'in dini ve siyasi lideri olan Dalai Lama 1959'de sürgüne gitti. Ve uzun süre diasporada (Hindistan'ın Darmasala şehri) yaşadı. Tibet diasporasını Yahudilerinkiyle karşılaştırdı. Yahudiler bu terimi M.S. 70 yılında İkinci Tapınağın yıkılmasının ardından dağılmalarını ifade etmek için kullanıyorlar. Dalai Lama, "Yahudi kardeşlerimizin deneyimlerinden bir şeyler öğrenmeliyiz" der.
Bu buluşmaya katılan Yahudi bilginler, Yahudiliğin dört ana kolundan geliyordu. Ortodoks lider Rabi. Irving GREENBERG, Reformist disiplinini temsilen Mekubal. Lawrence KUSHNER, Muhafazakar akımın sözcüsü Doç. Judith HAUPTMAN ve Yeniden Yapılanmacıların katılımcısı Dr. Arthur GREEN.
Dr. Greenberg, Dalai Lama’ya hitaben, "Yahudi Ailesi, Gelenek ve Tora’yı canlı tuttu. Şabat’ı – Pesah’ı – Yedi günlük Yas Dönemini Sinagoglardan ziyade evlerinde yaşattılar.” cevabını verir. Ve ekler işte bu hiç şüphesiz "Sırlarımızın en büyüğüdür" der.
OYSA DALAI LAMA , PESAH BAYRAMINDAN BÜYÜK BİR FEYZ ALDIĞINI İFADE EDER.
Sizler, Pesahta; “Bu sene burada gelecek yıl YERUŞALAYİM’de” dediğiniz gibi bizler de “Bu sene burada gelecek yıl TİBET’te” diyebilmeliyiz. Yahudi halkı bunu yapıyorsa biz Tibetliler de bunu yapabilmeliyiz.
Ve şöyle devam eder; “Yüzyıllar boyunca, pek çok zorlukta kültürünüzü ve inancınızı asla kaybetmediniz. Sonuç olarak diğer dış koşullar olgunlaştığında ulusunuzu inşa etmeye hazırdınız. Yahudi kardeşlerimizden öğrenecek çok şey var.”
Moşe Rabenu kurtuluşun en yoğun anında çok çarpıcı bir şey yapar. Özgürlük hakkında konuşmaz. Esaret zincirlerini kırmaktan bahsetmez. Hatta önlerinde yatan zorlu yolculuğa da değinmez. Vaat edilmiş Topraklardan bahsederek heveslerini de uyandırmaz. Hayret verici bir şekilde Çocuklarımızdan bahseder.
Çocuklarınız size “bu ibadetin size ne yararı var” dedikleri zaman, onlara şöyle söyleyeceksin... (Şemot 12:26-27)
O gün çocuğuna anlatacak, “Mısır’dan çıkışım sırasında, Tanrı benim için (tüm mucizeleri) işte bunun uğruna yaptı” diyeceksin. (Şemot 13:8)
“Bu ne anlama gelir” diye sorduğunda, ona şöyle diyeceksin... (Şemot 13:14)
Bu son derece mantığa aykırıdır. Moşe, yarından değil uzak bir gelecekten bahseder. Kurtuluş anını kutlamaz. Bunun yerine kurtuluşun, sonsuza kadar halkın hafızasının bir parçasını oluşturmasını garanti altına almak ister.
Ancak ebeveynlik, çocukların, onların öğrenmesini istediğiniz şeyi sizin sevdiğinizi gördükleri zaman, başarılıdır. Çocukluk yıllarında birçoğumuz tarihimizi bu şekilde PESAH SEDERLERİ’nde masanın etrafında dolaşırken öğrendik. Biz bunları kutsal miras olarak bizden sonrakilere devrederiz. KİMLİK ebeveynin çocuklarına anlattıkları hikayede başlar.
Özgürlüğe olan uzun yürüyüş, bırakın mucizeleri bir kenara, sadece tarih ve politika ile bile ilgili değildir. Bu ebeveyn ve çocukların ilişkisiyle ilgilidir. Bu hikayeyi anlatmakla ve bunu gelecek nesillere geçirmekle alakalıdır. Tanrı’nın hayatımızdaki varlığını hissetmemizle ilgilidir.
Bunlar bir çocuğa güven ve umut - bir kimlik ve dünyada bir yere ait olma hissi vermekte yardımcı olur. Medeniyetler kendi hikayelerini unutuyor ve yok oluyorlar. Biz kendimizinkini hiç bir zaman unutmamalıyız.
Hatırası mübarek olsun, bu yazıyı kaleme alırken feyz aldığım büyük bilge Rabi. Sacks’ın bir dizesi ile pesah mesajını tamamlamak istiyorum. Çocuklarımız bizim izimizden gittikleri zaman minnettar olmalıyız. Bizi geçtikleri zaman Tanrı’ya özel şükranlarımızı sunmalıyız. Ve farklı bir yol seçtiklerinde, tüm zamanların en büyük Yahudi’sinin de torunlarından biri ile aynı tecrübeyi yaşadığının bilincinde olarak sabırlı olmalıyız. Ve hiç bir zaman ümit etmeyi kesmemeliyiz.
Çünkü Tanah kitabında Peygamberlerin sonuncusu olan Malahi’nin neredeyse son sözlerinde, Tanrı’nın “babaların kalplerini çocuklarına ve çocukların kalplerini babalarına döndüreceği” bir zamanı öngörmüştür. Birbirlerine yabancılaşmışlar İNANÇTA ve SEVGİDE tekrar BİRLEŞECEKLER.
İnanç ailelerde başlar. Umut evde doğar……
Değerli Kardeşlerim, hepinizi sevgiyle kucaklıyorum. Bir tohum misali kadim KÖKLERİNİZ olan Anne ve Babalarınız, GÖVDENİN ihtişamını yansıtan her biriniz, DALLAR gibi güzelliğin doruğunu temsil eden çocuklarınız ve MEYVELER gibi ailemizi tamamlayan torunlarınızla PESAH MASASINDA kocaman bir HAYAT AĞACI - ETZ A-HAYİM kurabilmenizi diliyorum.
HAG KOSHER PESACH SAMEACH……
Rabi. Yishak BİLMAN (z”l) & Moşe PASENSYA
Comentários