top of page

Olivia Laing: Yalnız Şehir -Yalnız Olma Sanatında Maceralar



Olivia Laing: Yalnız Şehir -Yalnız Olma Sanatında Maceralar

Suzi Sabaner


“Yalnız Şehir”, genelde bastırılan, zor ifade edilebilen yalnızlık duygusunu anlatan ender kitaplardan biri. Yazar Olivia Laing’ın, kendi deneyimi ile birlikte, dört sanatçının yalnızlığın sebep olduğu yaratıcılıklarıyla yalnızlık anlatılıyor.


Tanınmış ve ödüllü Britanyalı bir yazar olan Laing’ın kurgusal olmayan bu kitabında biyografi, anı ve kültür eleştirisi var. Kendinden başlayarak özellikle tek başınalık ve yalnızlık duygusundan söz ediyor .


İngiltere’den New York’a bambaşka planlarla giden yazar, kendini bir anda tek başına buluyor. Üstelik New York gibi bir yerde; kalabalık ama yalnız bir şehirde, tek başına olanların kendilerini daha da yalnız hissedebilecekleri bir yerde… Yazara göre; “Herhangi bir yerde yalnız olabilirsiniz. Ancak bir şehirde milyonlarca insanla birlikte yaşamakla gelen yalnızlığın kendine has bir tadı vardır.“


Duygularını cesur ve açık şekilde paylaşan Laing bu kitabıyla yalnızlık duygusundan utanmamak gerektiğini savunuyor. Yalnız Şehir, tek başına olmakla yaratıcılığın bağlantısını Edward Hopper, Andy Warhol, Henry Darger David Wojnarowicz adlı sanatçıların üzerinden değerlendirirken yalnızlıktan çok da korkulmaması gerektiğini öneriyor. Kitabın her bir bölümü yazarın New York'ta yalnız olmasıyla başlarken sanatçıların nasıl etkilendiğiyle ve eserlerine nasıl yansıdığı ile devam ediyor. Bir sanat eserinin karşısına çıkmasıyla yalnızlığı daha iyi anlayarak o sanatçının yaşam öyküsü ile ilgileniyor. Sanatçıların varlığı ona bu konuda yalnız olmadığını fark ettiriyor.


Yalnızlık, pek sözü edilemeyen bir duygu. Oysa ki, gerek tek başındalıkla gerekse beraberliklerde çok sık hissedilir ama pek paylaşılmaz. Görülmemek, duyulmamak, anlaşılamamak yalnızlık hissine sebeptir. Yazar bunu kitapta şöyle ifade ediyor: “Başkalarıyla dip dibe yaşarken bile insanın terk edilmiş hissetmesi mümkün, hatta çok kolay.”


Yalnız Sehir, yazarın kendine ve okurlarına dürüst bir şekilde duygularını dile getirebilmesi nedeniyle yalnızların hislerinde ve adaletsizlik karşısında rahatsızlığında yalnız olmadığını fark ettirerek şifa olabilir. “Söylemeye çalıştığım şey şu: yalnızlığın ilerlediği korkunç döngü tek başına kalmakla olmuyor, daha çok kişi ve içinde olduğu toplum arasındaki bir etkileşim ile oluyor. Hatta eğer o kişi bu toplumun adaletsizliklerini eleştiren zeki biriyse bu süreç daha da kötüleşiyor.”


Yalnızlık hissi de tüm duygularımız gibi insani. Kendimize insan olma iznini vererek bu duyguyu da kabullenerek yaşayabiliriz. Laing’in sözleriyle; “İnsanın bazen tek ihtiyacı, hislerini yaşamasına izin verilmesidir.”


Yazara göre yalnızlık hissinin ilacı yok. Yine de, bu histen utanmak yerine kendimizle dost olmayı, kolektif bir dışlayıcılık ve yalnızlığın olduğunu kabul etmek gerektiğini savunuyor.


Özellikle yalnızlığın arttığı bu günlerde okunması önerilebilir.


***



İthaki yayınları, Şubat 2018, 304 sayfa

Orijinal Adı: The Lonely City- Adventures in the art of being Alone.


***

Bir sonraki yazı: 15 Aralık 2021

Comments


Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page