Ne güzel bir canlıdır ördekler. Renkleri pırıl pırıldır. Tüyleri daima temizdir. Ördeklerin o dik duruşu, süzüle süzüle gezmeleri hepimizi etkiler. Sakince. Kolaylıkla yüzüyormuş gibidirler. Ördekler tıpkı dans eder gibi estetik görünürler. Manzaraya bakılırsa her şey yolundadır. Oysa ördekler suyun altında o küçük perdeli ayaklarını hızlıca suya çırparak mücadele verirler. Kısaca suyun üzerinde herşey kusursuz görünüyor olsa da suyun altında bambaşka bir gerçeklik göze çarpar. Yüzeyde görünen sakinlik ördeklerin sadece görünen kısmıdır. Suyun altı çalkantılı, mücadele dolu ve zaman zaman bulanıktır.
Bir başka örnek ise sosyal medyadaki o gülen gözlerin ardındaki gerçekliktir. Ellerinde şarap kadehi makarnalarını yiyen çiftin henüz yarım saat evvel makarnayı kimin yapacağına dair münakaşa ettiklerini, şarabın kırmızı mı beyaz mı olacağına türlü karar veremediklerine inanmak oldukça zor. Standford Üniversitesi araştırmacıları bu aldatıcı tablolara ördeklerin suda narin narin yüzmek adına verdikleri mücadeleye atfen “ördek sendromu” olarak tanımlarlar. Dışarıdan gözlemlenen ideal görüntü ile gerçek arasındaki bu çelişki günümüzde oldukça yorucu.
Başarı odaklı yaşayanlar aldıkları “like” sayısı ile orantılı olarak yaşamlarını sürdürürken paylaşımların anlık olduğunu unuturlar. Sabah kalkar kalmaz bir önceki gece attığınız fotoğrafın kimin tarafından görüldüğünü incelerken buluveriyoruz kendimizi. “Ne demişler? Paylaşmışlar mı? Süzmüşler mi? “Gibi binlerce soru geçer aklımızdan. Ve yaşam bu maskenin altında sürer gider.
Ördek sendromu ile yaşamaya alışkın olanlar yaşamında herşey mükemmelmiş gibi davranırlar. Başkalarının ne dediğine çok takılırlar. Ve “Etraf ne der” derneğine prim verirler. Onlara göre tatile gitmek, yemek pişirmek güzel görünmek çok normaldir. Tatile gitmek için para biriktirirken çektikleri sıkıntıları, yemek pişirirken elini nasıl kestiğini, güzel görünmek için kaç saatini kuaförde geçirdiğini asla anlatmazlar. Etrafında mükemmel birey profilleri görmeyi arzularken aynı duyguyu karşısındakine geçirmek isteği “ördek sendromuna” örnek olarak gösterilebilir. Bu yapay görüntü giderek artış göstermekte ve “mış” gibi yaşamlar hem çevremize hem de kendimize zarar vermekten öte gidermektedir.
Ancak geçtiğimiz günlerde hayvanlar alemi ile ilgili okuduğum bir başka gerçek beni derinden etkiledi. Bukalemunlar arkadaş ararken parıl parıl parlarlarmış. Bukalemun yaydığı ışık ile arkadaşlarını etkileyebiliyor ise insan oğlunun da böylesi bir davranış içinde olması normal gelmeli.
Ancak unutmayalım gerçek dostluklar iç güzelliğinin farkına vardığımız kişiler ile derinleşir. İşte o kişiler ile birlikte iken ördeklerin ayakları misali debelendiğimiz anları gizlemek zorunda değiliz.
Feride PETİLON
Comments