
Müziğin ilahi bir eşlikçimiz olduğuna özellikle, gerçeküstü zamanlardan geçtiğimiz bu günlerde daha çok inanmaya başladım. Sinema ustası David Lynch ölmeden önce kendisiyle yapılan bir söyleşide müziği “büyülü” olarak tanımlamış ve duygusal ve entelektüel etkisini vurgulamıştı.
Evet, büyülü… Müziğin insan ruhuna dokunan, kelimelerin ötesine geçen bir yanı var. Daha anne karnındayken dinlemeye başladığımız müziğin bizi nasıl etkilediğine örneklerle bir göz atalım mı?
Şarkı söylemek, kendimizi bir ifade şekli olabilir. Israelli/ Amerikalı Psikolog yazar Galit Atlas kitabında kendi deneyimlerinden söz ediyor. Çocukluğundan itibaren Holocaust ve Israel’deki savaşları bilirdi ama bu konulardan Atlas’ın ailesinde pek söz edilmezdi. Okulunda savaş tatbikatları yapılsa da orada bulunduğu zaman endişe duymazdı. Ancak, gece olunca evindeki odasında yalnızken aklına türlü ihtimaller gelirdi. Okulda şarkı söylemeye başlamak onu epeyce rahatlattı, hatta dönüştürdü: “Sahnede müzik bir anda sihirli bir şeye dönüştü. Normalde konuşamayacağım şeyleri yüksek sesle söylemiş oldum. Bu, konuşulmayanlara karşı benim bir protesto şeklimdi. O dönemler “Şir Haşalom- Barış Şarkısı” adlı şarkıyı çok söyledik, kalbimizin derinliklerinden... Çünkü şarkılarımız her zaman yeni başlangıçlar ve güzel bir gelecek içindi.” Şarkı söylemek Galit Atlas’ın da belirttiği gibi bir ifade ve hatta bir protesto şekli olabiliyor.
Hüzünlü bir melodi de, bazen, ruha iyi gelebiliyor. Örneğin, bir başka psikolog ve yazar Susan Cain, kitabında hüzünlü müzik dinlemesinden dolayı arkadaşlarının kendisine çok şaşırdığını anlatır. Oysa, hani ara sıra unuttuğumuzu hatırlatan, bir boşluk, özlem, arayış hissi uyandıran tanımlaması zor olan bir his gelir ya bilinmedik bir yerden? Müzik, işte bu duyguyu hatırlatır. Susan Cain’e göre, “hüzünlü bir müzik bazen bizi gökyüzüne dokunmak istemeye itebilir”. Bu hatırlama mutluluktan ya da hüzünden olsun ağlatabilir. Bir başka deyişle, müzik iyileşme sürecinin bir parçası olan ağlamayı kolaylaştırır.
En karanlık günlerde bile güç kaynaklarından biri müzik olabiliyor. Bunun en çarpıcı örneklerini zor zamanlardan geçen İsrael’de görmek mümkün. Savaşın en başlarında sosyal medyada Daniel Weiss adlı genç bir müzisyen ile karşılaştım. İzlediğim videoda, Kibbutz Be’eri’de, ailesinin yanmış, tahrip olmuş evinin yıkıntıları üzerinde elinde gitarıyla şarkı söylüyordu. Hüzünlüydü, ancak bir o kadar da cesurdu; dimdik duruyordu. Babasının 7 Ekim’de evinde öldürüldüğünü, annesinin ise Gazze’ye kaçırıldıktan sonra orada öldürüldüğünü okudum. Olay çok yeniydi. Babasının ona çocukken hediye ettiği gitarı çalıyordu, Daniel. Ve o anlar, en büyük anlamı taşıyordu. Bir şarkısında “Ben gitarım,” diğerinde ise “çalmaya devam” diyordu. Bu sözler sadece bir enstrümanı çalmak değil, aynı zamanda yaşama ve umuda tutunmak gibi bir anlam da taşıyordu. Belki de onun orada, yıkıntının üzerinde gitarını eline alıp müziğe devam etmesi, hayatın da devam edebileceğinin en güçlü ifadesiydi. Daniel kendisiyle yapılan bir söyleşide yitirdiği anne ve babasının onun söylediği şarkıları dinleyerek mutlu olduklarına inandığını belirtti.
Bir başka inanılmaz örnek, “Nova Müzik Festivali” katliamından sağ kurtulan Yuval Raphael adlı ses sanatçısı. O gün, bir sığınakta cesetlerin arasına saklanarak hayatta kalabilmişti. Ve şimdi, yaşadığı o korkunç olaydan bir buçuk sene sonra, Eurovision şarkı yarışmasında “Yeni bir gün Doğacak” adlı eserle İsrail’i temsil edecek:
“Karanlık kaybolacak, tüm acılar geçip gidecek.
Ama biz kalacağız”
Şarkının İbranice olan kısmı Kral Süleyman׳ a atfedilen Şarkılar Şarkısı kitabından bir alıntı:
“Bol sular sevgiyi söndüremez,
Ve nehirler onu sürükleyemez.”
Yuval Raphael, müziğin dayanıklılığa pozitif etkisinin güçlü bir kanıtı. Yaşadığı büyük travmaya rağmen sahneye çıkarak dayanıklılığın ve sanatın gücünü temsil ediyor.
Müzik, kuşkusuz tek dayanıklılık kaynağı değil. Ancak, sosyal destek gibi birçok etkenin yanında bizlere eşlik ederek güç vermekte. Kendimden bir örnek vermek gerekirse, hala devam eden savaş günlerinde çok geceler müzikle uyuyabiliyorum. Çünkü notalar, ne olursa olsun, umudu fısıldamaya devam ediyor.
Suzi SABANER
Kaynakça:
Galit Atlas, The Emotional Inheritance, Little, Brown Spark, January 2022
Susan Cain, Bittersweet: How Sorrow and Longing Make Us Whole, Crown Publishing Group, April 2022.
Comments