Moiz adında bir dostum var. Müşterek arkadaşımız olan İYT yazarlarından Bondi Chakım, Moiz’in Bodrum tatilinde başından geçenlerin bir kısmını önceki bir yazısında aktarmıştı.
Kimi zaman Ramat Aviv Schuster Center’da Moiz ile rastlaşır, sohbet eder, birlikte kahve içeriz. Moiz’in eylül ayının ortalarına kadar Bodrum’da, on günlüğüne Erol’larda konuk olacağını biliyordum. Arcaffe’de kendisine rastladım, usulden tatilinin nasıl geçtiğini sorduğumda; “Espressomu sipariş edeyim anlatacaklarım var dedi.”
İlginç buldum, Moiz’in bir solukta anlattıklarını aynen ben de siz okuyucularımla paylaşmak istedim.
“Bilirsin Erol’un Bodrum’da, Bağla’da Bank Evler sitesinde bir yazlığı var. Pandemi dışında senelerdir oraya gider. Bu sene de Moatsa Başkanı olarak ille de beni ve eşimi davet etti, ‘gelin bizde kalın!’ dedi.
“Moatsa Başkanı nedir biliyorsun tabii! Moatsa bizim dilde konsey demektir. Evet, Belediyelerde olduğu gibi ‘amutalarda’ yani vakıflarda da çok prestijli bir makamdır. “
“Hiç duymadın mı? Sen ne biçim Türkiyelisin!..Neyse Erol’u 1980 Aliyası’ndan beri tanırım. Demem o ki 40 senedir tanışırız. Tabi ki beni sırf pozisyonumdan dolayı davet etmedi” 😉)
“Ben öyle makamları pek önemsemem, 1986 yılında İsrael’de Türkiyeliler Birliği’nin başkanıydım. Şimdiki Başkan Oktay, süper enerjik bir başkan. Kimleri getirmedi ki; Kula, Geveze, Cihat Aşkın, Jozi Mizrahi… Şimdi de Ali Poyrazoğlu’nu getiriyor.
Başkan’ın her etkinlik öncesinde konuşma yapmak üzere sahneye öyle bir çıkışı var ki… çok da güzel konuşuyor. Her defasında farklı bir ceket giyiyor. Maslahatgüzarı görmeye gidiyoruz ayrı bir ceket, heyet karşılıyoruz ayrı bir ceket, konser, tiyatro gösterileri gerçekleşiyor ayrı bir ceket…
İşte ben bu caket nedeniyle Erol’un davetini kabul ettim. Benim mevcut ceketler hep demode, boy uzun, yakalar geniş, düğmeler fazla… Yaz ortası yine tatil için Atina’daydım, bakmadığım dükkân kalmadı, yok. Kenyon Ramat Aviv’de mi? Hiç fiyatları gördünüz mü? Tam 15 bin TL. Biliyorum Türk Lirası olarak hesaplamamak lazım, İsrael’de yaşıyorum. Ama şekeli beş buçuğa çarpınca ben de çarpılıyorum.
Neyse Bodrum’da artık idealime ulaşacağımdan emindim. Ceket arayışımın uykularımı kaçırdığını bilen ev sahipleri de ilk gün beni alışveriş merkezine götürmeye katlandılar çaresiz.
Bu tür giyimin en ünlülerinden biri olan Arar mağazasından içeri adımımı atıyorum… Çok deneyimli olduğu anlaşılan orta yaşlarda beyaz saçlı hanım satıcı benimle ilgileniyor, üstümde en az on farklı ceket deniyor. “Yazlık, astarlı veya astarsız olur, yalnız lacivert renk lütfen” diyorum.
Giyiyorum, çıkarıyorum, giyiyorum, çıkarıyorum. Renk renk ceketler, satıcı açıklamalarda bulunuyor; “Beyefendi size beden 50, boy 52, göbek 54 kalıp gerekiyor.” Kiminin ön düğmesi kapanmıyor; satıcı, “artık caketler böyle giyiliyor” diyor, kiminin boyu uzun “kısaltırız” diyor. Yan gözle fiyat etiketine bakıyorum 5.000 TL. yani bin şekele yakın. Düşünüyorum bu fiyata Tel Aviv’de de bulunurdu belki…
Kan ter içindeyim, eşime kaş göz yapıyorum, bende konuşacak güç, takat kalmadı, çıkışa doğru yöneliyorum, “Biz lacivert istiyorduk, şöyle bir bakınalım, döneriz” diyorum. Satıcı yaşlıca hanım kolumdan tuttuğu gibi bu sefer sarı bir caketi denemeye kalkışıyor. “Bu tam sizin kupunuz, bir de bunu deneyin” diyor.
“Aşk olsun, koca Moatsa Başkanına sarı caket mi giydireceksiniz” diyorum ve neredeyse kaçarak dükkândan ayrılıyorum.
Sonuç, ertesi gün üzüntümün depresif bir duruma dönüştüğünü sezen ev sahipleri mecburen beni Bodrum’un ikinci alışveriş merkezine götürüyorlar ve ben ilk girdiğim konfeksiyocudan ilk denediğim ceketi satın alıyorum.
Ali Poyrazoğlu geldiğinde şahsımı protokol gereği ilk sırada başkanın yanında o ceketle görebileceksiniz 😊)
(*) Son trende uyarak bildireyim; yazının yüzde yetmişi hayal, yüzde otuzu gerçektir. Tabii Moiz derken, kendimden bahsettiğimi anlamışsınızdır.
Comentários