Nelly BAROKAS
MARC LEVY, 1961’de Fransa’da doğdu. On yedi yaşında Kızılhaç Örgütü’ne katıldı, altı yıl boyunca gönüllü olarak bu çatı altında hizmet verirken bir yandan da Paris-Dauphine Üniversitesi’nde işletme ve bilişim alanlarındaki öğrenimine devam etti.
Önce bilişim, sonra da mimarlık alanında hizmet veren iki şirket kuran ve yöneten yazar otuzlu yaşlarının sonunda, oğluna anlattığı hikâyeleri kâğıda dökmeye karar verince, ilk romanı “Et si c’était vrai” (Keşke Gerçek Olsa)yı kaleme aldı.
Dünya çapında büyük bir başarı elde eden kitap, aylarca çoksatar listelerinin ilk sırasından inmedi, 2005 yılında sinemaya uyarlandı. Bu kitapla başlayan yazı serüveni, günümüzde, onlarca dile çevrilen kitapları, milyonları bulan okurlarıyla devam ediyor.
Oldukça üretken bir yazar olan Marc Levy’nin ilk romanıyla aynı başarıyı yakalayan diğer romanları da kırk dokuz dile çevrildi, dünya genelinde kırk milyonun üzerinde sattı ve Levy’i en çok okunan Fransız yazarı haline getirdi.
Yazar ve ünlü bir direnişçi olarak tanınan, savaş yıllarında Dachau kampına giden bir trenden atlayıp hayatta kalmayı başaran babası Raymond Lévy, Marc Levy’nin “Les Enfants de la Liberté” romanına konu oldu.
Tanıtımını yapacağım Marc Levy’nin ikinci romanı “Ou est-tu?”, Can Yayınları tarafından Türkçeye kazandırıldı, “Neredesin?” adıyla ilk baskısını 2004’te yaptı.
Yazar Marc Levy kendine özgü yalın anlatımıyla “Neredesin?”de Susan ile Philip’in upuzun sevda öyküsünü anlatır. Birbirlerini çocukluklarından beri seven, birbirlerinden hiç ayrılmayan Susan ile Philip, belli bir yaşa geldiklerinde hayatta farklı seçimler yaparlar, kendilerine farklı yollar çizerler… Bu nedenle de ayrı düşerler.
Susan, kendini insanlığa adayarak Honduras’a, bir kasırganın ardından açlık, yoksulluk içinde kıvranan insanların yardımına gider. On bin erkeğin, kadının ve çocuğun ölümüne yol açan, altı yüz bin kadar insanın evsiz ve yiyeceksiz kaldığı bir doğa faciası… Orada çok ilkel koşullarda ve oldukça tehlikeli ortamlarda insanlara yardımcı olmaya çalışır.
Philip ise, meslek olarak seçtiği reklamcılıkta adım adım ilerlemeye başlar. Ama birbirlerinden hiç vazgeçmezler. İkisi de bunun geçici bir ayrılık olduğunu düşünürler. Sürekli mektuplaşırlar. Senede bir görüşme fırsatı bulsalar da, çok kısa süreli, Newark Havaalanında bir/iki saatlik bir görüşmedir bu…
Havaalanının aynı barında, loş ışık altında, hep aynı masada oturup, hasret gidermeye çalıştıkları kısa süreli buluşmalar birkaç yılda bir süregelir. Çünkü Susan sürekli yeni hedefler edinir, yardımdan yardıma koşar, dünyanın farklı bucaklarına… Adeta modern bir Florence Nightingale’e dönüşür giderek Susan…
Birkaç yılda bir Newark Havaalanının aynı barında, aynı masada gerçekleşen buluşmalarda, hep aynı barmen servis yapar, Susan’a hep en sevdiği dondurmayı getirir.
Mektuplaşmalar yıllarca devam eder. Bu mektuplarda göze çarpan derin sevgiye karşın, çok farklı dünyaların yansımaları ve yaşanmışlıkları vardır. Ama aralarındaki ayrılığın geçici olmadığı giderek kesinlik kazanır. Susan seçimini kesinlikle Honduras’tan yana yaparken, Philip başka bir kadınla, Mary ile aile kurmaya karar verir. Her şeye rağmen Susan ile Philip’in aralarındaki sevgi baki kalır.
Philip’in kurduğu aile zamanla Susan’ın kızı Lisa’nın bir yağmurlu günde kendilerine katılması ile daha da genişler. Lisa’nın her daim evde Susan’ı anımsatan bir kimliği vardır. Çünkü Lisa benliğinde, Philip’in yasak heyecanlarında hep var olan bir başka kadının ruhundaki bütün zenginliği ve çılgınlığı barındırmaktadır…
***
● Marc Levy: Neredesin?; Fransızca aslından çeviren Sinem Yenel; CAN Yayınları, 2004; 240 sayfa
***
Bir sonraki yazı: 29 Haziran 2022
*****
Bir sonraki yazı: 18 Mayıs 2022
Comments