T.anrı (Hashem) Avram’a göründü… (Bereşit 12:7)
T.anrı’ya olan İNANÇ ŞEKLİNİZİ tarif edebilir misiniz ?
Semavi dinlerde hemen hemen herkes T.anrı’ya inandığını ifade eder. İnandığınız şeyi tarif edebiliyor olmanız gerekmez mi?
Siz bir “MÜMİN” (dindar) mı yoksa “MAAMİN” (erdemli) misiniz?
Siz bir “SÖZÜNDE DURAN”mı (kuralları takip eden) yoksa “SADIK”mısınız ? (tsadik)
Sözün özü “DİNDARLIK” ile güçlü bir “MANEVİYAT” aynı şey değildir.
Müminin imanı dilindedir, imanına söz ile şahitlik eder. Maaminin imanı yüreğindedir, imanına hali ile şahitlik eder… Müminin dil ile iddia ettiğini Maamin Hal ile ispat eder. Tıpkı namazın mümine bir vazife, Maamine ise ayrıcalıklı bir lutuf olması gibi.
Mümin ile Maamin arasındaki fark, “Bilmek” ile “Ermek” arasındaki fark kadardır. Her tsadik, sözünde durandır, ancak her sözünde duran, tsadik değildir. Çünkü Kalp bir denizdir, dil de kıyı. Denizde ne varsa kıyıya o vurur.
Bunlar çok zorlu sorular.
T.anrı’nın yolunda yürümek isteyen kişi bu soruların cevaplarını önce kendisine vermek zorundadır. Bu cevap arayışı bir ömür boyu sürecek olan YOLCULUKTUR. Bu nedenle Tora bize hedefe vardığımızda yani İsrail topraklarına girdiğimizde değil yolda olduğumuz süre içerisinde verildi. Çünkü amaç hedefe varmak değil yolda kalmaktır. Zira hedef varılınca tükenen bir kavramdır.
Türklerin Alfabesi Türkçedir, Fransızlarınki Fransızca, İnglizlerinki İnglizce (vb), bu durumda Yahudilerin Alfabesi Yahudice (Yeudit) olması gerekmez miydi?
Aslında bu isimde bir alfabe yoktur, çünkü bu isimde bir millet yoktur. Var olan Yahudilik sürecidir. Yahudi bu sürecin kapısından içeri girendir. Bu sürecin gerektirdiği sorumlulukları üstlenen herkese verilen ortak bir isimdir.
Yahudi kelimesinin karşılığı İbranice dilinde, YEHUDİ sözcüğüdür. İstisnai veya ayrıklı özelliklere sahip olan anlamında. Avram, tarihte bilinen ilk ''İVRİ'' (Öteye geçen) olarak bilinmektedir. Bu aşamada iki soruyla karşı karşıya kalıyoruz.
İlk soru, Avram’ın sahip olduğu söylenen, İstisnai veya ayrıklı özelliği nedir? Diğeri ise, Avram nereden nereye geçti de kendisine ''İVRİ'' lakabı takıldı?
Avram ve onun soyundan gelenlerin özelliklerinden bir tanesi, yeryüzünde yaşayan diğer insanlara kıyasla, en büyük “A L M A K” arzusuna sahip olmalarından ileri gelmektedir. Maneviyat dilinde ''IŞIĞI'' yeryüzüne çekme yeteneği olarak bilinir.
Avram işe babasının evinde bulunan heykelleri parçalamakla başlar. Heykellerin sadece maddi bir değer taşıdığına
kanaat getirerek, varlığın bunlar tarafından yaratılmadığını anlar ve yaratan gerçek gücü, ''TANRISALLIĞI'' aramaya başlar.
Avram Tanrısallık yolculuğunda temel bir eksikliğin farkına varır. Bu eksik faktör doğal yeteneklerimizdir. Duyularımız beş kapı ile sınırlı kaldığından altıncı his bilincine (algı/farkındalık) geçmesi gerektiğini kavrayan ilk insan olur.
Avram bu bilinç alanına geçmeyi başardığı için kendisini ilk ''İ V R İ'' olarak anıyoruz. Çünkü dünyanın fiziksel yöndeki ilerleyişini maneviyata doğru çeviren ve kendi çabası ile T.anrı’yı bulan ilk kişidir. Bu özelliklere sahip olmak amacı ile çaba sarfettiği için de tarihe ilk “Y E U D İ” olarak geçti.
Bu nedenle bir ordunun başkomutanı olmamasına, herhangi bir kehanette bulunmamasına ve kendi çocuklarından başka talebeleri olmamasına rağmen günümüzde halen insanlığın üçte ikisi tarafından Tek Tanrılı inancın babası olarak kabul görmektedir.
Yaklaşık dörtbinbeşyüz yıl sonra günümüzde Avram’ın çocukları babalarının ayak izlerini takip edebiliyor mu?
Sevgilerimle - Shabat Shalom
Rabi. Yishak BİLMAN (z”l) & Moşe PASENSYA
Comments