Bugün Saraybosna’ya gidiyor ve Laura Papo Boherta’yı daha yakından tanıyoruz. 1891 yılında Levi ailesinin ilk çocuğu olarak dünyaya geldi. Ailesi geçim sıkıntısı çekiyordu. Yeni umutlar için 1900’de İstanbul’a taşındılar. Orada Laura "Alliance Israélite Française" okuluna devam etti. İstanbul’da kaldığı sekiz sene Laura’ya Fransızca, Latince, Ladino dillerini çok iyi seviyede öğrenme şansı getirmişti. Ailesinin işleri İstanbul’da da pek yolunda gitmemiş, aile kalabalıklaşmıştı. Tekrar Saraybosna’ya döndüler. Laura, ailesine yardım etmek için Fransızca, Latince, Almanca ve piyano dersleri verdi.
Döndüğü Saraybosnalı Sefarad Yahudi Cemaati’nin eksikliklerini fark etti. Sefarad geleneğinin ve folklorunun ateşinin sönmeye başlıyordu. Şiir, hikaye ve Sefarad atasözleri toplamaya başladı. Bunlarla birlikte Fransız yazarların eserlerini çevirip uyarladı: Jules Verne "Kaptan Grant'in Çocukları" ve Emile de Girardin'in "Korku Sevinci" ("La joie fait peur - Alegria espanta").
Sosyal angajmanındaki dönüm noktası, 1916'da Jelica Belović'in Almanca basılan bir Bosna-Hersek gazetesi olan "Bosnische Post" da yayınlanan "Siyasette Güney Slav kadınları" ("Die Südslawische Frau in der Politik") makalesiydi. Bernadzikowska, Bosna-Hersek'teki Sefarad kadınlarına bir bölüm ayırdı. Bu makalede Sefarad kadını, ataerkil değerleri sadık bir şekilde koruyan bir rahibe olarak tanımlanmıştır. Bu Laura'yı kızdırdı ve "Die Spanolische" cevabını bir hafta sonra aynı gazetede, Sefarad kadının, ailedeki rolü, erdemleri ve kusurları hakkında daha gerçekçi bir yazı yazabilmeleri için düzeltme metni gönderdi, yazısı yayımlandı.
1918’de Daniel ile evlendi ve aynı yıl Leon ve hemen sonraki yıl da ikinci oğulları Bar doğdu. Ne yazık ki evlilikleri Daniel’in Birinci Dünya Savaşı sırasında ruhuna aldığı tahribatın büyüklüğü nedeniyle bir daha bir araya gelmeyecek şekilde bozuldu. Daniel’i Psikiyatri Hastanesi’ne yatırdığında iki küçük çocukla ortada kaldığında 28 yaşındaydı.
Hayata olan inancını asla kaybetmedi. Çalıştı, yazdı, folklor materyali topladı, kadınları destekledi ve onları eş olmaları, çocuk sahibi olmaları, annelerinin ve büyükannelerinin geleneklerine saygı duymaları için motive etti, ancak aynı zamanda yaşadıkları çağın farkında olmaları ve o çağa uyum sağlayarak yaşayın diyordu.
Laura, kadınların gelişiminin çevreye değil, kendilerine ve ilerleme arzusuna bağlı olması gerektiğine inanıyordu.
Laura 1924 yılında Yahudi Hayatı Dergisi’nde yayımlanan ve iki kız arkadaşın sohbetlerine yer veren yazı dizisine çok sinirlendi. Yazı dizisinin iki karakterinden biri olan Lea, Yahudi kadınlarının eğitimine karşı çıkıyor, bu sayede hem ev işlerini yapmak hem Ladino konuşmak istemediklerinden bahsediyordu.
Aynı derginin bir sonraki sayısında Laura bu kez Bohetta takma adıyla Ladino dilinde “Madras” adlı yazısını yayımladı. Kadınlar eğitilmeli ve sadece ev işleriyle uğraşmamalı, çünkü şimdiki duruma ve gelecekteki durumlara uyum sağlamaları gerekiyor. Laura ne hakkında konuştuğunu çok iyi biliyordu çünkü eğitimi sayesinde oğullarını tek başına yetiştirebiliyordu.
Daha sonra aynı gazetede Morena ("Esmer") romanını yayınladı.
Laura Papo, Ladino'da, bu tür bir dilin kullanımında önemli bir azalma olduğu bir zamanda yazdı. İfadeleri yeniledi ve zamanın ruhuna uyarladı. Kadınlara her ailede tanıdık ve sık karşılaşılan durumlar aracılığıyla nasıl yaşanacağını, mevcut sorunların nasıl üstesinden gelineceğini ve hem ailenin hem de toplumun ihtiyaçlarını nasıl karşılayacağını öğretmeyi amaçladı.
1941'de, her iki oğlu da Jasenovac toplama kampına götürüldü. Üzüntü ve endişeden hastalanan Laura 1942'de öldü. Oğullarının Jasenovac yolunda öldürüldüğünü bilmiyordu.
Comments