Yıl M.Ö 350 günümüzden çok uzak olsa da konu aynı…Ünlü düşünür Aristotales şöyle diyor “Bugünlerde gençler kontrolden çıkmış durumda, saygısızlar, kaba şekilde yemek yiyorlar, ebeveynlerine karşı çıkıyorlar, ve öğretmenlerini sinirlendiriyorlar.”
Yıl M. Ö 800 daha da eski yıllar Hesiodes şöyle diyor” Günümüz gençlerine baktığım zaman onları o kadar umursamaz görüyorum ki ülkeyi yönetebileceklerini düşündükçe umutsuzluğa kapılıyorum.”
Her iki örnek de günümüz değerleri açısından bakıldığı zaman bizler ile sanki özdeş. Büyük İskender’in öğretmeni Aristotales ile aynı kaderi paylaşıyoruz. Kuşaklar arası çatışma…Bu çatışma kaçınılmaz mı? Akıl büyükten mi gelmeli, küçükler biraz olsun söz mü dinlemeli bilemiyorum.
İnsanlar yaş alıkça iki büyük değere sahip olur: Bilgi ve deneyim. Bilgi ve deneyim her zaman edinilmesi güç değerlerdir. Bir o kadar da zararlı ve tehlikeli. Bilgi ve deneyime sahip olduğuna emin olan kişi kendini kalın tuğlalı bir kuleye hapseder. Bilgisinden emindir, bilgisini denemiştir alacağı dersleri almıştır. Böylece kendini diğerlerinden ayrıştırmaya, aynı mahallede doğmayan, kendine benzemeyenden uzaklaşmaya başlar. Üstelik o tuğlalar o kadar sağlamdır ki değil yıkmaya, yer değiştirmeye veya birini kıpırdatmaya hiç de müsait değildirler.
Gençler ise değişen dünyada farklı yapıların içinde kendilerine bir alan yaratırken sorgulamaktan, hata yapmaktan zamanı gelince vazgeçmekten veya daha sıkı sıkıya sarılmaktan hiç çekinmezler. Sadakatleri kendilerine ve hayallerinedir. İlişkilerde eşitliğe inanırken eğitimde de eşitliğin yolunun açılmasını isterler. Bizlerin onlara dayattığımız bazı cümlelerin arkasında saklanıp dururken öte yandan globalleşmeye önem verir verirler. Biz değil miydik “ aman çok fazla kimseye fikrini söyleme, sakın kavgaya karışma, etliye sütlüye bulaşma” diyen.Neden şimdi apolitik olduklarından dolayı kızıyoruz. Kavga gürültünün onların tarzından uzak olması iletişiminlerinin kuvvetli olmadığı anlamına gelmiyor. Bugün herhangi bir sosyal medya platforumunda bir tek emoji ile yüzbinlerin kalbine dokunma mümkün. Tek bir söz dünyanın öbür ucunda yankı yapabiliyor hem de saniyeler içinde. Biz hala motivasyonun bir akşam yemeği veya dağıtılan hediye paketlerinde olduğunu mu sanıyoruz. Motivasyon bunların çok ötesinde bir algı.
Bugün gençler facebook ‘u terk ettiler neden? Çünkü anne ve babaları ile karşılaştılar, nostalji tünelinde kayboldular. İnstagram’ı seviyorlar mı? Belki ama daha hızlı akan daha dinamik olan herşey gençlerin daha çok dikkatini çekiyor. Ve bunun sadece bizim coğrafyamızda olması şart değil. Sadece bizim lisanımız ile de olması şart değil. İlla ki ortak bir lisan bulunacaktır. Bu durumun anne ve babaları ürküttüğünü biliyorum ama doğru eğitim doğru örnekler ve doğru bilinç ile korkmaktan vazgeçebiliriz. Ve o zaman belki “seni kendime ait yargılar ile değil sana ait gerçekler ile görüyorum” diyebiliriz.
Deneyimin maalesef okulu yok. Görünür görünmez tüm şapkalarımız ile gençler ile birlikte olmaya çalışırsak ve o çok sağlam tuğlalarımızın arasından ışığın sızmasını sağlarsak eminim dünya herkes için daha güzel olacak…
Yorumlar