top of page

Konumuz Çöp


Okyanus ötesinden kocaaaman bir merhaba!

Biz insanlar, gezegenimizi, sınırlar ile bölsek dahi, o sınırların hangisinin icinde olursak olalım, insanlığa ait ortak sorunlarımız değişmiyor.


Örneğin; ‘Atık’ sorunu!



Eski günlerimde, Bostancı sahilindeki sabah koşularımda, etrafa saçılmış çekirdek kabuklarını veya hafta sonu, mangal sefalarından arta kalan, parka dağılmış, nahoş görüntülerinin yanından geçerken, taşıdığım, kızgınlık ile hoşnutsuzluk arası duyguların tarifi mümkün değildi. Kavrayamadığım; evlerine girerken ayakkabılarını kapı önünde bırakan zihniyetin, neden aynı özeni kendi dış mekânına göstermediği idi?

llar önce, boğaz köprüsünde ilerlerken, şoför koltuğundaki şahıs, tükettiği sandvicin artıklarını, camdan dışarı fırlatıvermişti, gözlerime inanamamış, uzunca bir nutuk çekmiştim yol boyunca. Sonuçta; tepki verdiğim için, üstelik kabahatli olmuştum, boşuna nefes tükettiğim açık idi!


Konu ile ilgili hassasiyetimi bilen ailem; ‘Çöplerin kraliçesi’ diye takılırlar bana, çünkü parkta ufak bir kâğıt parçası bile görsem gözüm rahatsız olur ve onu yerden alıp çöpe atmayı görevim sayam. Ne mutlu ki bu ülkede aynı düşüncede çok insan var... Burada, sabah yürüyüşlerinde, ellerinde kancalı çubukla, çimenlerin arasında veya sokakta, plastik, kağit veya benzeri atığı, çöp kutusuna atan pek çok kişiye rastlayabilirsiniz.


Kanada, şehirlerinin planlamasını, yaşam alanlarının etrafını, parklar ile konumlandırmış; halk, dışarda vakit geçirmeyi seviyor. Parklar, kışın, kayak ve puz pateni alanına dönüşüyor. Yazın ise; pikniklerin, açık hava oyunlarının yapıldığı spor ve eğlence mekânlarına, hatta yaz aylarında, hemen hemen her hafta, ‘Düğün’ amacı için kurulan çadırlara, rastlayabiliyorsunuz. İnsanlar parklarda evleniyor, basit bir çadırın altında!


Halk, piknik alanına gelirken, üşenmeden, arabalarında, hatta sırtlarında, bir sürü şey taşıyor. Bahar aylarında ve yazın, üç-beş yaşlarındaki çocukları, sırtlarında, kendi minik şezlonglarını taşırken yollarda rastlayabilirsiniz, parklar bu aylarda rengârenk çadırların, dış mekân portatif masaların ve sandalyelerin oluşturduğu bir renk şölenine dönüşüyor. Bizden tek farkı park boşalınca, etrafta en ufak bir çöp göremiyorsunuz, burada çevre bilinci gelişmiş...


Yazıyı yazarken Telaviv’ de yaşayan kızıma whatsup’tan, ‘Orada çöp durumları nasıl diye yazdım, ‘gülücük’ gönderdi, ‘Çok çöp, anne’ dedi ve ekledi, ‘Ben iki sokak öteye gidiyorum, çöpümü dökmeye, görevliler sokakları temizliyor ama burası kalabalık ve tüketim fazla sokaklar, öyle senin orası gibi temiz değil, kısaca insanlar sokağa çöp atıyor!’


Kanada, çevre temizliği konusunda programlı, evdeki, atıklarımızı, üç bölüme ayırıyoruz, yiyecek atıkları (compas), plastikler ve çöp olarak. Sokaklar tertemiz, benim toplanan bu atıkların, dönüşümü ile ilgili tereddütlerim var. Okuduğum birçok haber, gelişmiş ülkelerin atıklarını, az gelişmiş ülkelere gönderdiği ile ilgili... Yani, bir nevi, salonumuzdaki tozu; ‘Halının altına süpürmek’ gibisinden...


KONU İLE İLGİLİ BİR HABER:


‘Filipinler, Kanada'nın 2014'te "geri dönüşümlü plastik" adı altında Manila Limanı'na gönderdiği, 5 yıldır 2 ülke arasında krize neden olan 69 konteyner çöpü gemiyle geri gönderdi.


Filipinler Devlet Başkanı Rodrigo Duterte, geçen ay Kanada'nın tavrını değiştirmemesi halinde "denize açılıp çöpü Kanada'ya dökeceği" tehdidinde bulunmuştu.


Kanada, bu tehdidin ardından çöpün tüm nakliye masraflarını karşılamayı kabul etti.

Manila'nın kuzeyindeki Subic Körfezi'nde ayrılan yaklaşık 1500 ton çöp yüklü geminin Haziran ayında Vancouver'a ulaşması bekleniyor. Çöpler, burada atıklardan yakıt üretilen bir tesiste işlenecek.’

(Yani ülkelerin atıkları, düzenli toplansa dahi problem bitmiyor asıl problem o atıkların son bulacaği nokta.)


Dünya hızla kirleniyor, kirlilik iklimi etkiliyor, çevreci kız ‘Greta Thunberg’in eylemleri ne kadar işe yarıyor bilemiyorum? Aktivistler bas bas bağırıyor; gelişmiş ülkeler vitrinden, belki tertemiz gözüküyor, ancak onca atık nereye gidiyor belli değil?

Okyanuslarda çöp adaları oluşuyor, en büyüğü, Japonya ile Hawai arasında bulunan ‘Büyük Pasifik Çöp Yaması’. Orada, plastiği yiyecek sanan, kaplumbağalar, penguenler ve birçok kuş türü yok oluyor.


Midway Adaları'nda plastiği yemekten ölen kuşların fotoğraflanması, insanların plastik kullanımlarını azaltmaya teşvik etmiş.

Önemli bir buluş olan ve hayatımızı birçok alanda kolaylaştıran plastiği kullanmamak; ‘Teknolojiyi kullanma’, demek gibi bir şey, tek çözüm atıkların doğaya karışmadan tekrar hayata döndürülmesi.

Almanya geri dönüşüm oranında ipi göğüslüyor.


Keşke, herşey sokaktaki çöpü çöp kutusuna atmak kadar basit olsa!


Comments


Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page