1939 doğumlu, akademisyen, yazar, cevirmen Rahmetli Ünsal Oskay, son dönemde bir özel üniversitede ders verdiğinde çocuklara kitap öneriyor, çocuklar kitaba bir türlü odaklanamıyor, bunalıyorlar. Oskay, “Niye kitabı okuyamadınız?” diye sorunca, çocuklardan biri “Çok ağır hocam” diye yanıtlıyor, bunun üzerine, Hocanın cevabı “Kitap ağır değil bir tanem, sen hafifsin” oluyor…
İkinci kitabımın -Gardrop-yayınlandığı şu günlerde, aynı zamanda Fransızca eğitim aldığım okulumun son günlerini yaşıyoruz, farklı ülkelerden bir araya gelen öğrenciler bir sunum yaparak her birimiz, yaratıcı bir hobimizi anlattık, arkadaşlarım ve öğretmenler benim yazı yazmayı sevdiğimi biliyorlar, içlerinden biri bana şöyle bir soru yöneltti, ‘ Neden bir hikaye yazıp yayınlatmak için bu saate kadar beklediniz?’
Kısaca şöyle yanıtladım, yaşadığım coğrafyada sanat yapmak güç, ve hayatınızı sanat yaparak, kazanmanız mümkün değil, hele ki nufusunun yüzde doksanının geçim derdine düştüğü bir coğrafyada eğer aileden kalan bir varlığınız yok ise, resim, heykel yaparak veya kitap yazarak veya diğer sanat dalları ile ilgilenerek çocuk yetiştirmek ve geçinmek imkansız, ve ben de düşüncelerimi toparlayıp hayatın beni yoğurmasından sonra fırına verdiklerimi ancak bu noktada pişirip fırından çıkarabiliyorum.. bugünün ebeveynlerinin görüşlerini bilemem, ülkeden on senedir uzağım ama doğduğum coğrafyada benim dönemimde çocuklar genelde iş insanı olmaya yönlendirilirdi, ne benim neslimde ne bir önceki nesilde etrafımda kimsenin çocuğum sanatçı olsun diye çabaladığını ve çocuğuna öylesine bir alan açtığını görmedim.
Sebebi de çok açık idi, Türk tarihinde hayatlarının sonunu sefalet içinde geçiren bir çok yazan, çizen örneği vardı…
Gelelim günümüze, kitap okumanın yeni bir yazarı tanımanın faydalarını yazmaya kalksam sayfalar yetmez, yaratıcı düşünme, problem çözme, düşünsel esneklik, başkalarının duygularını anlama, stressin azalması… ama kitap okumak emek ister, ciddi odaklanma işidir, ve bana göre en iyi meditasyon yollarından biridir kitap okumak, kitap okurken bir süreliğine yaşadığımız mekandan uzaklaşır faklı bir noktaya gideriz, sayfalarda gezinirken farklı karakterlerin deneyimlerini paylaşır, duygusal dünyalarına dokunuruz, bu süreç bizi başkalarının perspektifine yerleştirir ve başkalarının duygularını anlama imkanı verirken farklı karakterlerin yaşadığı deneyimlerden ders çıkarırız.
Ama bizlere bu kadar faydalı olan bir eylemin yazarlar açısından durumu 2023 yılının Haziran ayında pek de iç acıcı gözükmüyor. Kitap ve dergi yayıncılığının yaşadığı sorunların geçen yıllara göre kat kat artmış olduğu bir gerçek. Ve inanıyorum ki bu gerçeğe duyarlı çok küçük bir okur kitlesi var. Yayınevlerinin kitaplarının fiyatlarını arttırmak zorunda oldukları gerçeği ortada, beş yıl öncekine göre yüzde ikiyüz fazla ödemek zorundayız, okuma alışkanlıkları olmayanlar dahi biliyor ki; şu sıralarda kitap yayımlamak ülkemizdeki en zor işlerden biri, döviz beş yıl öncekinin beş katına çıkmış, kitapların bütün girdileri ithal ve maliyetler de bir o kadar artmış, nüfusun yüzde doksanı ekmek parası derdine düşmüş bu durumda kitap satın alan yüzdeyi siz hesap edin artık…
Üstelik Türkiye’de yayımlanan kitapların yüzde 51’i çeviri.
Peki bu durumun sonuçları neler olacak?
Yayınlanan kitapların sayısında azalma olacak, kitap ve dergi fiyatları artacak, yayın evleri popüler ve çok satan kitaplara öncelik verirken nitelik kitaplar ve yeni yazarların kitaplarını yayınlamaları zorlaşacak,
ve bütün bunlar yoksullaşmış kültür hayatımızı biraz daha yoksullaştıracak, top yekûn büyük bir nitelik kaybı yaşanacak.
Peki okurun yayıncıyla aynı kaderi paylaşması gerekir mi? Bana kalırsa, gerekir, bana gelince ben kendimi yazar olmaktan önce okur olarak görüyorum, bu sorunları anlamalı ve ona göre davranmalıyım. ülkenin kültürel olarak yaşadığımız yozlaşmayı anlamak, ona karşı bir duruş almak zorundaysam, kitap yayıncılığının sorunları beni de ilgilendirir. Ve düşünüyorum ki kültür hayatımızı zenginleştiren yayınevlerine destek olmak için küçük katkılar yapabilirim.
Bir kahvenin İstanbul’da kaça satıldığı ile ilgili bir fikrim yok ama bir tostun havaalanında iki yüz elli tl ye satıldığını, bir lahmacunun yine iki yüz elli tl ye satıldığı ülkemizde, kültürel zenginliği sağlamak için yazarlara destek olmanızı ve kitap satın almanızı öneriyorum,
Lütfen, kitap satın alın, kitap hediye edin…
Quebec’ten sevgiler
Rahel Çela B.
Comments