Eski bir Yahudi atasözü der ki,
הכל תלוי במזל אפילו ספר תורה שבהיכל -
Herşeyin şansa ihtiyacı vardır, bir Tevrat parşömeninin bile.
Neden bir parşömen diğerinden daha çok kullanılıyor?
Ve neden bazı insanlar ve yerler ünlü olurken, aynı derecede önemli olan diğerleri belirsizliğe gömülüyor?
Antik Roma İmparatoru Augustus Caesar'ın ele geçirdiği toprakların halkları tarafından ne denli sevildiği tartışılır ama hüküm sürdüğü topraklarda onun onuruna Caesarea adını verdikleri üç ayrı coğrafyada üç ayrı şehir mevcuttur.
Bu yazıda beni ilgilendiren iki tanesinden bahsediyorum.
"1959 tarihli Ben Hur filmindeki savaş arabalarının meşhur ölümüne yarış sahnesi, filmin senaryosuna göre, şimdiki Israel devletinin modern ve şık liman kenti Caesarea'nın, ismini miras aldığı antik çağ yerleşim kenti Caesarea Maritima'da geçer.
Filmin konusu, Roma imparatoru Tiberius zamanında Yahudi bir aristokrat olan Ben-Hur'un, çocukluk arkadaşı Romalı general Messala'nın ihaneti yüzünden bir köle ve bir gladyatör olmak zorunda kalması, İsa'nın çarmıha gerilmesine de tanık olan Ben-Hur'un köle olarak Roma'ya kadar gidip Messala'dan öcünü almak istemesi kurgusuna dayanır.
Yahudi Prensi Judah Ben-Hur, maruz kaldığı ihanet, haksızlık ve vahşet yüzünden hem Messala'dan hem de Roma'da intikam almaya yemin etmiştir."
O dönemin Caesarea Maritima - קיסריה - Keysarya antik kenti, vaad edilmiş toprakların Judea bölgesinde, Judea kralı Herod tarafindan kurulmuş bir metropol.
MÖ 65 yılında Roma hakimiyetine dahil olan bu bölgenin Akdeniz kıyısındaki bu küçük liman kenti, imparator Augustus Caesar tarafından MÖ 30 yılında Yahudilerin kralı Herod'a hibe edilmiş.
Birkaç sene içinde Kral Herod, imparatoru Augustus Caesar'ı onurlandırmak adına - muhtemelen koltuk sevdası - bu liman kentini görkemli tapınaklar, agoralar, ihtişamlı bir saray, hipodrom, deniz manzarali görkemli bir amfiteatr, geniş yollar, hamamlar, dalgakıranlar, mendireklerle donatmış.
Israel Milli Park Kurumunun yönetiminde arkeoloji ve restorasyon çalışmaları sayesinde antik şehir Caesarea Maritima gün yüzüne çıkarılmış, dünya mirasının yüzakı, dünya turizminin gözbebeği konumunda New York Times kültür ve sanat kriterlerince, 2020'de dünyada en gezilecek ilk 10 yer olma özelliğini taşıyor.
Antik şehir Caesarea Maritima Amfiteatr'ı ülkenin en popüler, en sevilen ses sanatçılarının verdiği konserlerle dolup taşıyor, aralarında Shlomo Artzi, Şalom Hanoh, Mati Kaspi, Paul Simon ve Jethro Tull'un da bulunduğu çeşitli sanatçıların konserlerine, bale ve opera performanslarına ev sahipliği yapıyor..
Bıraktığımız yerden devamla -
Herod öldükten sonra Keysarya - Caesarea 50.000 kişilik nüfusuyla, Roma imparatorluğunun Judea bölgesi başkenti olur.
İncil'e göre, İsa'nın çarmıha gerilmesi emrini veren MS 26 yılları arasında görev yapan Caesarea valisi Pontius Pilate'nin varlığını ortaya koyan tek resmi kayıt antik tiyatro kalıntıları arasında bulunmuş.
Roma hegemonyasına karşı ilk Yahudi isyanı (MS 132-135) Bar Kochba'nın - aralarında Rabi Akiva'nın da olduğu çok sayıda din bilginleri olan - binlerce cesur savaşçısı, Caesarea'da işkence görüp, amfiteatr'da idam edilmiş.
Doğu Roma imparatorluğunun çöküşünden sonra Caesarea Maritima, tarih sayfasında Bizans, Memlûklar, Haçlılar, Fransa krallığı, Osmanlılar , İngiliz Mandası dönemlerinde hep var olmaya devam eder.
1948'de İsrael devletinin kuruluşuyla 1970'lerden itibaren ülkenin şık ve lüks şehri Modern Caesarea ise ülkenin politik, finans, teknoloji, kültür ve sanat dünyasının en ünlü isimlerini barındırıyor.
Modern yerleşim merkezine 2 km uzaklıkta antik kent Caesarea Maritima, Israel Milli Parklar kurumunun idaresinde ülkenin incisi olmaya devam ediyor.
Peki ya Caesarea Cappadocia!
Kayseri deyince aklınıza ne geliyor?
Mantı, sucuk ve pastırma mı?
Veya Erciyes Dağlarında kayak sporu mu?
MÖ 6000 yıllarına uzanan tarihi ile Kayseri bundan çok daha fazlası.
Şehirdeki ilk yerleşim, Kültepe mevkiinde Anadolu’daki ilk medeniyetlerden olan, Hititlerin ataları Hattilere ait.
Kayseri’nin bilinen en eski adı Mazaka.
Pers egemenliğinde Kapadokya'nın başkenti olmuş,
MÖ 334'te Büyük İskender seferlerinden sonra Hellenleşmiş.
İskender'in taşıdığı Yunanlılaşma bayrağını halef selef ilişkisi icinde Seleucid hanedanlığı MÖ 300’lerden MS 17'ye kadar taşımış.
Seleucid Krallığı ile bu denli içli dışlı olduğuma inanamıyorum bugünlerde.
Büyük İskender'in yenilmez dev ordusunun komutanlarından Seleucus I Nicator'un kurduğu, sınırları Asya Minör (Anadolu) ve Uzak-Doğu'ya dayanan krallık MÖ 312 - MÖ 63 döneminde hüküm sürmüş.
Judea topraklarında hellenizm dayatmasının Makabilerin isyanına yol açtığı Seleucid hanedanlığı sırasındayken olduğu o dönem, Kapadokya'nın Seleucid hâkimiyeti ile aynı zaman aralığında cereyan ediyordu.
Mazaca şehri (Kayseri) son olarak MÖ 83'te Ermenistan Krallığı Büyük Tigranes tarafından fethedildiği ve ardından MÖ 63'te Romalı general Pompey tarafından nihai olarak Roma statükosuna girdiğinde artık, ufukta yeni ismi Caesarea Cappadocia beliriyordu.
Atanmış son Kapadokya kralı Archelaus (MÖ 36 – MS 17), Roma'daki patronu Caesar Augustus'u onurlandırmak için şehrin adını Caesarea olarak değiştirir.
Caesarea - Mazaca - Cappadocia tarihçesinin bu noktasında, küçük bir parantez açıp Herod the Great - Muhteşem Herod lakaplı Yahudilerin kralı ile Kapadokya kralı Archelaus'un aile bağları hakkında bahsedeyim.
Herod'un oğlu Alexandre, diplomatik bağlantılar kurmanın yararlı bir yolu olarak Kapadokya kralının kızıyla evlendirilir.
Kaynaklarda kral kızının evlendikten sonra, Yahudiliği benimsediği, çocuklarının da Yahudilik kurallarına göre yetiştirildiği yazıyor.
Karışık olay örgüleri içinde, iki oğlundan biri olan Tigranes, Augustus Caesar tarafindan Roma hükmü altındaki Ermenistan krallığının atanmış kralı olarak tarih sahnesinde yerini alır.
Bu içiçe geçmiş hanedan evlilikleri hikayeleri, antik çağın magazin haberciliği gibi görünse de, Pers, Ermeni, Yunan, Rum, Pers Yahudi kan bağlarının kesişmelerini keşfetmek çok ilginç bir deneyim yaşatıyor.
Kapadokya, Romalılar tarafından yönetilip bir Hristiyan merkezi olma yolundayken aynı zamanda önemli bir Yahudi nüfusuna da sahipti.
Jerusalem'in, Babilliler tarafından işgalinden ve MÖ 586'da I. Mabed'in yıkımından sonra, Yahudiler akınlar halinde, Diaspora adı verilen dönemde dünyanın dört bir bucağına dağılırlar.
Antik çağın Küçük Asya / Anadolu coğrafyası, çok sayıda Diaspora Yahudilerinin evi olur.
MS 17’den itibaren Kapadokya ve Caesarea Cappadocia'nın tarihi, Hristiyanlığın ortaya çıkışı ve gelişmesi ile içiçe geçen bir çok zengin bir tarih döngüsü olarak beliriyor.
Bizans imparatorluğu ile devam eden dönemde, Alpaslan komutasında Selçuklu Türklerinin 1067'de Şehri ele geçirmesiyle Caesaria şehir ismi Kayseri ismine evriliyor.
Asırlar boyu medeniyetlere evsahipliği yapmış Kayseri.
Hitit, Hellen, Pers, Roma, Rum, Ermeni, Bizans, Danişmentler, Selçuklular, Osmanlıların mirası; aralarından sayabildiklerimiz.
Türkiye Cumhuriyeti’nin en gelişmiş 8. büyük ili konumunda, tarihi ve kültürel değerlerinin yanı sıra doğa güzellikleriyle de bence herkes için yeni ve farklı bir yol rotası olabilir.
Meraklısına not: Roma İmparatoru Augustus Caesar'ın onuruna ismi CAESAREA verilen antik dönem şehirlerinden 3.sü “Caesarean Mauretania” modern Cezayir’in kıyı kesiminde yer alıyor.
留言