top of page

Kabala seviyeleri ve sorulara devam




Son yazımda Pesah'tan Şavuot 'a kadar 7 hafta boyunca, Kabala’nın 7 farklı seviyesi ile kendimize sorular sorarak karakter özelliklerimizi geliştirmeye çalıştığımızdan bahsetmiştik. Bunlardan ilki Hesed - sevgi, iyilik, ikincisi Gvura- disiplin konularını içeriyordu. Bu yazıda kabalistik sıralamanın üçüncü basamağı: Tiferet, dördüncü basamağı: Netsah ve beşinci basamağı: Hod ile devam ediyoruz.


Tiferet; dolup taşan Hesed-sevecenlik ve sevgi özelliğini, Gevura’nın disiplini ile harmanlayarak ahenk ve uyum sağlar. Tiferet’in bu gücü, olaya üçüncü bir boyut katmasıyla gerçekleşir: bu “gerçeklik” boyutudur. Gerçeklik; ne sevgi, ne de disiplindir, bu yüzden her iki özelliği de birleştirip kaynaştırabilir. Hakikat’e, bencillikten uzaklaşarak erişilebilir. Bu da ancak kendi egomuzun ve eğilimlerimizin üzerine çıkarak gerçekleşebilir. Hakikat; bize kendi ve başkalarının ihtiyaçları hakkında açık ve tarafsız bir idrak sağlar.



Tiferet, aynı zamanda “güzellik” demektir. Sevecenliğin, sevgi ve disiplinin farklı renklerini bir araya getirir ve bu ahenk onu “güzelleştirir”.



Merhametli olduğum için kendimi üstün hissediyor muyum? Şefkatime ihtiyacı olanlara yukardan mı bakıyorum? Başkalarının ihtiyaçlarını gerçekten görebiliyor muyum? Kendi gerçeklerim nelerdir? Başkalarının gerçeklerini nasıl kabulleniyorum? Gerçeği kabullenemediğimde neler hissediyorum? Mütevazilikle, bana, başkalarına şefkat gösterebilme yeteneği veren Tanrı’ya şükrediyor muyum? Tanrı'nın yarattığı güzellikleri ne sıklıkla fark ediyorum?



Kabalistik sıralamanın 4. sıralamasında Netsah özelliği var. Netsah: dayanıklılık, metanet ve hırs demektir. Kararlılık ve azmin bir karışımıdır. Bu sabır, sebat ve cesaretin dengesidir. Dayanıklılık ayrıca güvenilir ve sorumlu olmaktır, bu da güven ve bağlılık sağlar. Dayanıklılık olmadan, herhangi bir iyi niyetin ya da çabanın başarı şansı yoktur. Dayanıklılık, canlı olmak, önemli ve değerli olan neyse, o doğrultuda hareket etmektir. İnandığımız şey için sonuna kadar savaşmaya hazır olmak demektir. Elbette ki bu dayanıklılığın sağlıklı ve üretken bir şekilde kullanıldığından emin olma için dengeleri yakından takip etmek gerekir.



Egomu aşıp rakiplerimle empati kurabiliyor muyum? Zafer karşısında zarif davranabiliyor muyum? Keyiften ziyade acıya mı katlanıyorum? Başarımı sadece kendi gücüme ve kararlılığıma mı atfediyorum? Her şeyin umutsuz göründüğü zamanlarda nereden güç alabilirim? Verdiğim sözleri tutmak, aldığım kararları uygulamak konusunda ne kadar dayanıklılık gösteriyorum? Başlayıp bitiremediğim neler var? Motivasyonumu arttırmak için neler yapıyorum? Sorumluluk aldığım konularda beni bekleyen çabanın farkında mıyım? T-anrı yapamayacağım zorlukta mitsvalar vermiş olabilir mi? Neden niyet etmeme rağmen bazı mitsvaları yerine getiremiyorum?



Kabalistik sıralamanın 5. sıralamasında Hod özelliği var. Hod tevazu; alçak gönüllülüktür. Tevazu, kabul etmektir (İbranice’de "hoda'ah" sözüğünün kökünden) . Bu, Tanrı’ya "teşekkür ederim" demektir. Bu, kendi nitelikleri ve gücünü tanımak ve onların sana ait olmadığını, onların sana, sadece kendi ihtiyaçlarını karşılamak için değil, daha yüksek bir amaç için Tanrı tarafından verilmiş olduğunun bilincine varmaktır.



Tevazu, kendimizin ne kadar ufak olduğumuzun, dolayısıyla ne kadar büyüyebileceğimizi idrak etmektir. Bilincimiz kendi ihtiyaçlarımız ile dolu olduğunda, "Sadece ben ve benden başka hiç bir şey yok…" inancında, burada artık daha fazlasına yer yoktur. Kendinizi, kendinizden daha büyük bir şeyin karşısında “boşalttığınız” zaman, alma kapasitenizin daha önceden algılamış olduğunuz sınırlarınızın çok ötesinde olduğunu görürsünüz.



Alçakgönüllülük, kendinin üstüne çıkmak, kendini aşabilmenin anahtarıdır. Sadece gerçek tevazu tam bir tarafsızlık gücü sağlar. *Olduğun kişiden daha iyi birisi olabileceğinin ve kendinden daha çok şey bekleyebileceğinin sağlıklı utancıdır.*



Sahip olduğumuz, bize özel verilen güçlerin farkında mıyız? Bu güçleri ne amaçla kullanıyoruz? Alçak gönüllü olmak adına kendimizi güçsüz, çaresiz hissettiğimiz oluyor mu? Teşekkür etmek için çok büyük şeylerin olmasını mı bekliyoruz? Bizden daha küçük, zayıf kişilerin de yaptıklarını fark edip teşekkür ediyor muyuz? Örneğin sokağımızı süpürene, bankadaki görevliye, otobüs şoförüne en son ne zaman selam verdik, teşekkür ettik? Her şeyin kaynağı olan Tanrı, bizim tarafımızdan fark edilmeyi bekleyen ve teşekkür etmeyi hak eden hangi hediyeleri bize veriyor?



Önümüzdeki yazıda son iki seviyeyi Yesod- bağlılık, Malkut- asalet & egemenlik konularını incelemeye çalışacağım. Bu kabala bilgilerini açığa çıkaran Rabi Şimon bar Yohay’ın ölüm yıldönümü Lag Ba’omer önümüzde hafta perşembe akşamı itibariyle kutlanacak… Hatırası bizleri korusun, içimizdeki ışığı fark edip başkalarını da aydınlatmamız dileğiyle…

Comentários


Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page