top of page

İsyan edeceğim geliyor bazen!




Medyanın tiraj amaçlı popülist olumsuz haber ve yorumlarına, politikacılarımızın ülkeyi zora sokan basiretsizliklerine, günümüz yaşamının tersyüz ettiği değerlere ve yaşam biçimine isyan edeceğim geliyor bazen.


Herhalde Netfliksten esinlenmiş olacak yüksek tiraji bir gazetemiz “mazohist bir mini dizi”ye başladı. Ülkedeki pahalılık üzerine.


İsrael pahalı bir ülke değil mi? diye sorabilirsiniz. Evet İsrael pahalı bir ülke, hem de çok pahalı. Ama medyanın olayı alış şekli ve verdiği örnekler öyle olumsuz mesajlar içeriyor ki, yazmadan edemedim.


Burada ufak bir parantez açayım. Yaşamın ve ev fiyatlarının pahalılığı maalesef yöneticilerimizin, - ve bir ölçüde de seçim sistemimizin- yetersizliğinden kaynaklanıyor. Ama bu yetersizlik kendini eğitim ve öğretmenlerimizle sorunlarda, polislerin çalışmak istememelerinde, hastanelerimizdeki koridorlara taşan hastalarımızda, arpa boyu ilerlemeyen şehir içi trafiğimizde de gösteriyor. Örnekler arttırılabilir. Nedenleri yönetim istikrarsızlığında, (40 küsur senelik İsrael yaşamımda dönemini tamamlayan ya bir ya da iki hükümet oldu yanılmıyorsam) ve uzun vadeli planlama kavramının müzeye kaldırılmasında yatıyor. ( 5-6 sene sonra Ben Gurion’dan yurtdışına çıkamayacaksınız; yöneticilerimiz hala yeni havaalanını kuzeye mi yapsak yoksa güneye mi diye tartışıyorlar!)


Neyse konumuza dönelim. Gazetemizim “mazohist mini dizisine”. Ve niye beni isyan ettirdiğine.

Milattan önceydi. Liseli yıllarımdaydım. Gerek yakın gerekse daha geniş çevremde belirli yaşam kalıpları vardı. Yaşamı basitleştiriyorlardı. Örneğin biz öğrencilerden beklenen bir eğitim alman veya bir “işe sapolman”, ayaklarının üzerinde durabilecek duruma gelmen, karşı cinsten sevdiğin / beğendiğin / kendine uygun gördüğün bir kişiyle hayatını birleştirip bir aile kurmandı. Seçenekler azdı:)


Tabii tüm bunlar giderek “pase” olup tarihe karışmaya başladılar. Yeni trendler var aile kavramında. Daha liberal, daha hürriyetçi, daha özendirilen. Evlenmemek, aynı cinsten evlilikler, tek kişilik veya çok kişilik aileler. Trend böyle, pohpohlanan, önümüze sürülen akım böyle.


Bunlara bir itirazım olamaz. Zamanla beraber yaşam şekilleri de değişir, kabullenmek lazım. Ancak bu durumun en azından bir katmanına itirazım var. Sorumsuzluğuna.


Dönüyorum gazetemizin hayat pahalılığıyla ilgili mini dizisine.

Gazetenin son iki günündeki dizi bölümlerinde gözüme çarpan üç örneği paylaşayım sizinle.


Birincisi tek ebeveynli bir aile. Konu mankenimiz tek başına aile yetiştirmek istemiş. Olabilir. Ve 5, (yazıyla B E Ş) çocuk yapmış! Çocuklarına gereken masraflara parasının yetmezliğinden şikayet ediyor. Ey insaf !! Beş çocuğa gereken maddi ve manevi desteği verebilmek için değil tek anne, benim geçen yazılarımdan birinde sizinle paylaştığım iki erkek ve bir kadınlı aile ünitesi bile yetişemez! Şikayet etmese bu kadın bir diyeceğim olmayacak. Bugün dünyanın neresinde tek bir kadın beş çocuğunun gereksinimlerini karşılayabilir eğer çok zengin bir anne babaya sahip değilse?


Bu kadının durumunu alıp yaşam pahalılığından şikayet etmek nasıl bir popülizmdir, ne kadar yanlış bir mesaj vermektir, nasıl bir gazeteciliktir?


İkinci örnek yine tekli bir aile. Anne tek başına iki çocuk yapmış, maaşı 4200 şekel, kiraya geçemiyor bu maaşla, kiralar yüksek diye şikayet ediyor. Be kadın sen bu çocukları yapmaya karar verdiğinde kira 420 şekel miydi ki şimdi şikayet ediyorsun? Önce geçimini kur, sonra çocuklarını yap. Henüz ayakların üzerinde duramazken iki çocuk yapıp geçinemiyorum diye şikayet etmek nasıl bir sorumsuzluk örneğidir? Ve bunu mazohist mini diziye konu yapmak nasıl bir aptallıktır, nasıl bir duygu sömürüsüdür?


Üçüncü örnek daha da çapraşık. İkisi de değişik yerlerinden engelli bir çift dört çocuklarıyla geçinemediklerinden şikayet ediyorlar. Engelli olmak büyük talihsizlik, empati kurmamak mümkün değil. Aile kurmak da en doğal hakları. İstedikleri kadar çocuk yapmak da onların bileceği iş. Ama şikayet niye? Bugün dünyanın her yerinde dört çocuk yetiştirmek maddeten ve manen çok zordur. Dünyanın en ileri ekonomilerinden Tayvan ve Güney Koreli meslekdaşlarımla konuşurken ikinci bir çocuk konusunda ne kadar mütereddit olduklarını anlatırlardı sırf bu yüzden. Hiçbir engeli olmayan insanlar ikinci çocuk için ciddi bir şekilde düşünürlerken ikisi de engelli bir çiftin dört çocuk yapıp da arkasından hayat pahalılığından şikayet etmeleri ne kadar sorumlu bir davranıştır? Karar sizin sevgili okuyucularım.


Dileyelim ki akımlar nasıl değişirse değişsin Tanrı bize basiretli yöneticiler, daha sorumlu bir medya ve daha aklı başında ebeveynler nasib etsin!










留言


Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
WhatsApp Image 2020-09-08 at 20.52.59 (1

İLETİŞİM

Telefon                           :+97236582936
Mail                                :turkisrael@gmail.com

 

KÜNYE

İYT Web Sitesi Künyesi:
Editör                             :Av.Yakup Barokas
Grafik Tasarım              :Şemi Barokas 
                                       Ovi Roditi Gülerşen

© 2018 by Turkisrael.org

bottom of page