(Yazarı sesli dinlemek için tıklayınız)
7 Ekim’den bu yana İsrail’in yediği darbelerin haddi hesabı kalmadı. Katliamı gerçekleştirirken rastladıkları her Yahudinin ırzına geçmek, kafasını kesmek veya öldürmenin ötesinde Hamas’ın dünya çapında beslediği İsrail düşmanlığından Yahudi Devleti’nin kurtulması pek kolay görünmüyor. Bombalar altında maalesef hayatlarını kaybeden onbinlerce sivil Gazze’linin ekranlara yansıyan görüntüleri İsrail’i kuşaklar boyunca sürecek ahlaki zindana mahkum etmişe benziyor. İnsan Haklarını savunmaya adanmış uluslar üstü kuruluşların seçilmiş İsrail Başbakanı ile Hamas’ın liderini eşdeğer suçlarla itham etmeleri ve ayni kefeye (veya resme) koymuş olmaları da İsrail’li ve Batı’lı demokratları çileden çıkarmış durumda.
Bu noktadan dönüş olur mu? İsrail gene:
1) 53.000 usd kişi başı gelire (IMF 2024),
2) Dünyanın en mutlu ülkelerinden biri olmaya (Ocak 2024’de açıklanan Dünya Mutluluk Endeksinde Finlandiya, Danimarka, İzlanda ve İsveç’in ardından İsrail 5nci - inanılması güç!),
3) ABD borsalarına kayıtlı 110 şirketinin 170 milyar usd’yi aşan değerine,
4) Dünyanın 127 ülkesine vizesiz ve 35 ülkesine ise girişte vize imkanına,
5) Dünyanın en iyi 100 üniversitesi listesinde 3 üniversite (Weizmann Enstitüsü, Technion ve Kudüs İbrani), ile yer almaya,
Devam eder mi?
Yoksa İsrail düşmanlığı Türkiye’nin ardından başka ülkeleri de ticaret boykotuna, kültür boykotuna, sportif temaslar boykotuna, sanat paydaşlığı boykotuna ve nihayet vatandaşlarını kabul etmeme boykotuna vardırır mı?
Şu anda dahi İsrail’liler kendilerini dar bir ülkede, Kuzeyinde veya Güneyinde yüzbinlerce vatandaşının evlerinden ve işlerinden uzakta olduğu, yurt dışına çıkışların ancak İsrail’den ELAL ve birkaç havayolu dışında imkanının olmadığı, seyahatlerinde dahi nereden geldiklerini sakladıkları mahkumiyet zihniyetine yakın bir ruh haleti içindeler…
Yahudilerin tarihinde bundan daha kötü anlar yaşandı mı? Muhakkak ki evet!
1) Roma Dönemi - M.Ö. 516 yılından itibaren 586 yıl boyunca Yeruşalayim’de ayakta kalan 2nci Yahudi Tapınağının M.S. 70’de Roma lejyonerleri tarafından yıkılması ve halkının sürgün edilmesinden sonra Ölü Deniz’e bakan Masada tepesine son barınanları da yok etmelerinden daha mı kötü durum?
2) Chelminsky Pogromları - 1648 ile 1667 arasında bugünkü Ukrayna o günkü Lehistan-Litvanya bölgesinde ayaklanan Bogdan Chelminsky’nin 100.000 Yahudiyi katletmesinden daha mı kötü durum?
3) Nazi Vahşeti - 1941-1945 yıllarında Yahudi Soykırımı’nda 6.000.000 çocuk, genç, kadın ve yaşlının Auschwitz ve benzeri ölüm kamplarında gazlanmasından daha mı kötü durum?
4) 15 Mayıs 1948’de bağımsızlığını ilan ettiği anda 7 Arap ülkesi ordularının Yahudileri “denize dökmek” gayesiyle saldırıp 6000 vatandaşının ölümlerine neden olmasından da mı kötü durum?
Yahudi tarihi bunlara benzer facialarla dolu fakat hayatta kalmayı becerdiler sonunda. Neyi gösteriyor bu olaylar:
* Yahudilerin hafızalarının bir hayli eskiye dayandığını ve kolay unutmadıklarını,
* Her felaketten ders aldıklarını ve yaşamaya devam etmekle kalmayıp dönem dönem parladıklarını.
Bu kadar uzun hafıza Yahudilere yenilgilerini serinkanlılıkla değerlendirmeyi ve duygusal tepkilere kurban gitmemeyi öğretti.
İsrail’i 2-3 zor yıl bekliyor. Ekonomisinin toparlanmasından diplomatik ilişkilerin yeniden kurulmasına, Ortadoğu’da caydırıcı gücünün hasımları için tekrar korkulu rüya haline gelmesine, aşırı dindar kesimin ulusal görev anlayışı kazanmasına, siyaset arenasının yeni partilerle yeniden oluşmasına kadar ıstıraplı, kederli, kaotik bir dönem geliyor.
Fakat Yahudi ulusunun uzun tarihindeki acı dönemlerle kıyaslandığında şimdi daha özgür, daha güçlü ve daha yaratıcı yeteneklere sahip olması ilerisi için güven tazeliyor.
Comments