Siyah deri kutular
Çocuk, kendisine Tevrat’tan bir bölüm okuyan babasına düşünceli bir şekilde bir soru yöneltti.
-Baba, bütün okudukların sanki bir masalı ve tarihte geçmiş bir hikâyeyi andırıyor...
-Evet oğlum, ama bu hikayelerin içinde insanlığın tüm cevabını aradığı soruların cevapları mevcut ve o yüzden her yıl tekrar tekrar baştan alıp Tevrat’ı ve içindeki anlatıları tekrarlıyoruz. Bu tekrar bize, bir önceki yaşımızda zenginleşen hayat deneyimlerimizle birlikte bu kitapta anlatılanları tekrar içselleştirip ders çıkarmamıza ve hayatın zorlukları ile baş edebilmemize fayda sağlıyor evlat! (Simcah Torah) ve her yeni tekrarda hayat ile ilgili farkındalığımız zenginleşiyor!
Gel şimdi seninle her sabah kolumuza taktığımız siyah deri kutunun anlamına bakalım.
Teffilin; ilk kez antik Mısır’ın kavurucu güneşi altında dile getirilen ve Sina’daki Yüce Bilgelik tarafından dünyaya iletilen bir gizem.
İnsan ritüelleri arasında bir bilmece-parşömen tomarları içeren siyah deri kutular. Zamansız bir yazı sanatının ölçütlerine titizlikle uygun şekilde yazılmış tomarlar-ama asla okunmayacak, sadece her erkek tarafından giyilecek.
Başka hiçbir halk arasında buna benzer bir şey bulunamaz. Başka hiçbir kültür böylesine dünya dışı bir ayini taklit etmeyi veya ödünç almayı üstlenemez.
Sina’dan Kudus’e, Babil’den Masada’ya Auschwitz’den Manhattan’a ateş kılıcı aracılığı ile zorla çalıştırılmaya zorlandık, bu aktarımı bugüne kadar taşıdık, bu aktarım zincirini canımız pahasına sürdürdük. Ama sırrı hala çözülmüş değil. İşte bu sırra biz’Tefillin’ diyoruz.
Bu altmışlı yılların başında ana bilgisayarların iş dünyasına tanıtıldığı zamanlardı. Bilgisayar teknolojisinin öncülerinden Profesör Abraham Polichenco, Lubavitcher Rebbe’ye ziyaret etti ve ona bir soru sordu.
‘Dünyada var olan her şeyin hatta daha sonra keşfettiğimiz herşeyin dahi kaynağının Tevrat’ta olduğunu biliyorum. Peki bilgisayarlar Tevrat’ta nerede?
Rebbe tereddüt etmeden’Teffilin’ dedi. Profesör şakına dönmüştü.
‘Bilgisayarda ne yenilik var ki’ diye devam etti Rebbe.
Bir odaya giriyorsunuz ve birçok tanıdık makine görüyorsunuz bir daktilo, büyük bir teyp, bir televizyon, bir delgeç, bir hesap makinesi, yeni ola ne ki diye yineledi? Ama zeminin altında tüm makineleri birbirine bağlayan kablolar var ve hepsi tek bir makine gibi çalışıyor.
Profosör çoşku ile başını salladı, daha öne farkında değildi ama bilgisayar tam olarak budur; medya ve işleme aygıtlarının sentezi.
Şimdi kendinize bakın. Bir beyniniz var, bu bir dünya, bir kalbiniz var, bu diğer bir dünya. Ve elleriniz her ikisi için tamamen farklı bir dünyaya dahil olur. Üç farklı makine.
İşte bu yüzden teffilin takıyorsun. Günün ilk saatlerinde kafanı, kalbini ve elini bu deri kablolarla birbirine bağlıyorsun –hepsi tek bir niyetle bir bütün olarak çalışıyor. Sonra dünyayla buluşmak için dışarı çıktığında, tüm eylemlerin tek ve koordineli bir amaçla uyum buluyor.
Çocuk, koluna bağlanmış olan tefilline şimdi anlayarak daha farklı bakıyordu.
Babası devam etti.
-işte bu nedenle günümüzde genellikle insanların eylemleri ile akılları, kalpleri arasında bir eşzamanlılık ve uyum yok. Dünyada yaşanan birçok kaosun nedeni eylemlerimizle aklımız ve kalbimiz arasında eş zamanlı bir bağlantı olmamasıdır.
Teffilin tamamen bu çatlağı iyileştirmekle ilgili. Siz üzerinize düşeni yapıyorsunuz, bu deri kayışlarla zihninizi ve kalbinizi birleştiriyorsunuz ve içinde parşömenler olan kara kutular ve efekt parşömenleri kozmosa yansıtıyor. Cennetden dünyaya, ruhsaldan fiziksele, ‘Yaradan’dan yaratılışa bağlanır- ve her şey özü ve içsel amacı ile uyum sağlamaya başlar.
Özellikle her yönden zor olan bu geçtiğimiz zor zamanlarda böylesine bir ışın kılıcına ihiyaç duymamak mümkün mü?
Aklımız, kalbimiz ve ellerimizinin uyum içinde çalışması dileği ile bugünlük bu kadar...
Rahel Çela Behar
IYT dip not :
İfade edilen görüşler İYT web portalının editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Yazarların düşünceleri sadece kendilerini bağlar.
Comments