“İnsanın bütün eylemleri kendisine yöneliktir, bütün hizmetleri kendine hizmettir. Bütün sevgisi kendisini sevmesindendir.” Irvin D. Yalom- Nietzsche Ağladığında
Bir zamanlar, bazılarınız anımsar, birçok insanın elinde ‘Nietzsche Ağladığında’ adlı bir kitap olurdu çünkü çok satanlar listesindeydi. Şahsen ben bu kitabı tümüyle okumadım ama filmkolik olduğum ve psikolojik dramlar ilgimi çektiği için meğer ben filmini izlemişim. Bu yazımı hazırlarken farkına vardım ki meğer ben bu filmi izlemişim de, ayıptır söylemesi, ünlü varoluşçu psikiyatr/yazar Irvin D. Yalom’un eserinden sinemaya uyarlandığının bilincinde değilmişim! Filmi kısaca özetleyeceğim ve ilgilenen okurlar yazının sonuna ekleyeceğim linkten filmin tanıtım videosunu izleyebilirler. Yönetmeni ve aynı zamanda senaristi olan Pinchas Perry kitabın film halini sinemaya aktarmayı başarmıştır. Film içerisinde farklı fikirlerin, hasta-doktor ilişkilerinin ve ünlü filozof Nietzsche’nin yaşamış olduğu duygusal çöküntünün derin incelemesini bulmak oldukça mümkündür. İkili diyaloglar arasında kurulu olan köprüler izleyicinin bakış açısıyla şekillenmektedir. Felsefenin göreceli yönünü hissetmek isteyenler filmi tüketmekle kalmayıp teorik psikoloji ve felsefeyi de anlama imkanına sahip olacaktır. Bence izleyin!
Nietzsche Ağladığında Filminin Konusu
19. yüzyıl Viyana'sı... çok hoş ve alımlı bir kadın olan Lou Salome, dönemin meşhur doktoru Breuer'i ziyarete gelir ve henüz iki kitabı basılmış ve pek tanınmayan filozof Nietzsche’ye yardım etmesi için ricada bulunur. Ona göre, Nietzsche’nin yaşamakta olduğu duygusal çöküntü nedeniyle, Avrupa’nın kültürel geleceği tehlikededir... Dr.Breuer ilk etapta bu teklife sıcak bakmamasına rağmen, Salome'un çekiciliğinden etkilenir ve teklifi kabul eder., Nietzsche ile tanışmasıyla Dr.Breuer’in hayatı değişecektir çünkü bu adam, çok farklı fikirleri olan, sıradışı biridir. Ve bir süre sonra, hasta ile doktorun yer değiştireceği diyaloglara gebe olacak bir tanışma olacaktır bu... Irvin D. Yalom'un aynı isimli, basıldığı 1992 senesinde çok ses getiren kurgu romanından uyarlanan bu filmde, Psikanalizmin öncüsü Sigmund Freud'un gençliği ile de karşılaşıyoruz.
(Türkçe)
Irvin David Yalom: kısaca hayatı
ABD Washington’da fakir bir ailede doğduğu için ailesinin verdiği dini eğitim dışında bir eğitim alamamıştır. Sırf siyahilerin oturduğu bir mahallede yaşadıkları için de Yalom sokakta oynamak yerine vaktinin büyük kısmını kütüphanede geçirir ve okumaya karşı büyük bir tutkusu oluşur. Okuma aşkı onun haftada iki gün şehirdeki kütüphaneye gitmesini sağlamıştır. Bir kaç video söyleşisini izlediğim Yalom’dan çok ilginç şeyler öğrendim. Örneğin Rus göçmeni olan Yalom ailesi her Pazar günü birinin evinde toplanır, yer içer, kart (Kanaste) oynarlar, şarkı söylerler ve sohbet ederlermiş. Gelgelelim, konuşulan konular ile ilgili bir tabu varmış. Çocukların bulunduğu yerde ASLA soykırım ve Holokost’tan söz edilmezmiş. Ancak Yalom aslında bu Holokost gerçeğinin genetik olarak her Yahudi’de bulunduğunu ve kendisinin de yıllar sonra bu durumun ayırdına vardığını söylüyor.
Irvin David Yalom önce George Washington Üniversitesinde sanat eğitimi, daha sonra Boston Üniversitesinde tıp eğitimi almış ve Psikiyatri bölümünü seçmiştir. John Hopkins Üniversitesinde eğitim aldığı sırada felsefeye ağırlık vermiş ve 1963 yılında başladığı Stanford Üniversitesinde psikoterapist, yazar ve fahri profesör olarak çalışmıştır. Meslektaşları onu psikoterapide ve özellikle grup terapisinde çığır açan efsane bir psikiyatr/yazar olarak tanımlıyor.
Yalom’un sanatı
Irvin David Yalom gençliğinde genellikle roman ve hikaye okumuştur. Okudukları içinde en çok Tolstoy, Dostoyevski, Sartre, Kafka gibi yazarlardan etkilenmiştir. Bu sayede edebiyat ile bilimi iç içe anlatarak alanında farklı bir bakış açısı yakalamıştır.
1970 yılında yazdığı ilk eser olan Grup Psikoterapisinin Teoriği ve Pratiği adlı kitabında seans deneyimleriyle terapi çalışmalarını birleştirmiştir. Bu eserinde grup terapilerinin olumlu, olumsuz yönlerini ve işleyişini kaleme almıştır.
Kitaba American Journal of Psychology, muhtemelen konusunda yazılmış en iyi kitap demiştir. Kitaplarında terimlerden çok, her kesimden insanın anlayabileceği bir dil kullanmıştır. Yazarın ilk romanı Nitzsche Ağladığında kitabıdır. Bu eserde Nietzsche, Freud ve Salome’nin hayatları kurgulanmıştır. Varoluş kuramının kader, hakikat, ölüm, inanç gibi sorularını bu romanında işlemiştir. Bu eser edebiyatla felsefenin aynı çatıda toplanmış halidir.
İrvin ve Marilyn Yalom aşkı
Henüz ondört yaşında iken bir partide tanıştığı ve aşık olduğu Marilyn Yalom ile daha sonra evlenen Irvin Yalom’un hayatındaki en büyük dram delice sevdiği karısının ölümüdür. Karısının hastalığı ve ölümünden sonra asla içinden çıkamadığı bir buhran geçirmiş, psikoljik tedavi görmüş ve hatta psikoterapi seanslarına katılmıştır. Onun ölümünden sonra yazdığı ‘Ölüm ve Yaşam’ kitabına neden bu ismi koyduğunu, aslında Yaşam ve Ölüm olması gerektiğini soran televizyon sunucusuna verdiği cevap çok ilginç geldi bana: “Hayır, benim için hayatımın en önemli dönüm noktası karımın ölümüdür. Kitap onun ölümünden sonra nasıl yaşayabileceğim ile ilgili.”
Comments