Önümüzdeki 5782 yılı, Şemita yılı. Bilindiği gibi, Erets-Yisrael’de toprak altı yıl işlenebilir, yedinci yılda ise toprak işleri bırakılır. Bu yılda bireylerin toprak üzerinde iyelik hakları yoktur ve orada kendiliğinden yetişen her ürün eşit olarak herkese aittir. Bazılarımız tarımsal toprak sahibi olmasak da, Şemita yılına dair kurallar, özellikle Erets-Yisrael’de yaşayan bizleri de ilgilendirmektedir. Örneğin bu yıl hangi ürünleri yiyebiliriz? Yediğimiz ürünlerde bir kutsiyet var mıdır? Varsa bu kutsiyet nedeniyle hangi konularda dikkatli olmamız gerekir?
Bu konuda Alon Şvut güney mahallesi hahamı, Rav Yosef Tsvi Rimon’un yazdığı pratik kuralları üç bölüm halinde bu ve sıradaki iki yazımda sizinle paylaşacağım. Bu yazılar özellikle tüketime dair konuları ele alacak (tarımsal toprağı olan veya evinde saksı bitkileri yetiştiren kişilerin de bilmesi gereken bazı kurallar var; ama onlara değinmeyeceğim). Yazıları saklamanızı ve gerektiği zaman başvurmanızı öneririm. Tabii ki haftanın peraşasını da ihmal etmeyeceğim, ama her zamankinden farklı olarak nispeten kısa bir fikir paylaşmakla yetineceğim.
Bu hafta okuyacağımız Şofetim peraşası, Yahudi toplumunun genel yasama, yürütme ve yargı/yaptırım kademelerine dair kural ve bilgileri içermektedir. Bu bağlamda, yargıçlar ve mahkemeler, polisler, hükümdarlar, peygamberler ve benzeri konularda, bir kısmı geçen haftaki peraşa Ree’de de işlenmiş olan kanunlar bu peraşada yer almaktadır.
Güncel olduğunu düşündüğüm bir konu, sosyal medyadaki shaming meselesi. Herhangi bir kişi, memnun olmadığı özel veya tüzel bir şahıs hakkında sosyal medyada kendi haklı veya haksız şikâyetini veyahut eleştirisini, bazen ağır söz ve ifadelerden sakınmaksızın yayınlayabilmekte ve hedefindeki şahsı toplum nezdinde zor durumda bırakmayı veya baskı altına almayı hedefleyebilmektedir. Kontrolün neredeyse hiç bulunmadığı bu mecrada insanlar veya kurumlar itibarlarını kaybedebilmekte, bu onların hayatını tamamen mahvedebilmektedir. Tabii ki eleştiri veya şikâyetin haklı olduğu durumlar da vardır. Yine de kanımca her şey dozunda ve doğru kanallarla yapılmalıdır.
Bu sadece sosyal medya değil, normal medyada da görebildiğimiz bir durum. Herhangi bir kişi hakkındaki herhangi bir suçlama, basın yayın kurumları yoluyla çok kolay bir şekilde halk nezdinde bir mahkeme hükmüne dönüşebilmektedir. Oysa kanunen bir şahsa karşı suç duyurusu, hatta kamu davası sunulmuşsa bile, adaletin temel ilkesi, masumiyet karinesidir: “Suçu kanıtlanana kadar herkes masumdur.” Bunu unutmamak gerekir.
Tora bu nedenle, peraşamızda, putperestlik gibi son derece ağır bir suç söz konusu olduğunda dahi, sadece duyumların, şüphelerin veya suçlamaların yeterli olmadığı konusunda diretmektedir:
“Aranda, Tanrın A-Şem’in sana vermekte olduğu şehirlerinden birinde, Tanrın A-Şem’in Gözü’nde kötü olanı yapıp Antlaşması’nı ihlal eden bir adam ya da kadın bulunursa – [ki bu kişi, şüpheye göre,] gidip başkalarının ilahlarına ibadet edip onlara eğilmiş, ya da [kendilerine tapınılmasını] emretmediğim güneşe, aya veya gökyüzü topluluğunun tümüne [tapınmıştır] – [olay] sana anlatıldığı zaman, dinle ve çok iyi bir şekilde araştır. Ve eğer konunun gerçek [ve] doğru olduğu, Yisrael’de bu iğrençliğin yapıldığı tespit edilirse, bu kötü şeyi yapmış olan o adamı ya da o kadını [cezalandırmak üzere şehrin] kapılarına çıkaracaksın” (Devarim 17:2-5).
“Şehrin kapılarına çıkarıp” alenen cezalandırmak, sadece en ağır günahlar için öngörülmüştür. Ve bu bile “dinledikten ve çok iyi bir şekilde araştırdıktan sonra” yapılmalıdır. Tabii ki bunu yapacak merci de yetkili mahkemelerdir. Kendimizi savcı, yargıç ve cellat rolüne sokmadan önce bu konuya dikkat etmekte fayda var.
* * *
ŞEMİTA – I
Şemita Nedir?
Tora’da şöyle denmektedir:
2 “Bene-Yisrael’e konuş ve onlara [şunları] söyle: “Size vermekte olduğum Ülke’ye geldiğinizde, toprak [belirli yıllarda] Tanrı Adına Şabat [adı altında] dinlenecektir. [Şöyle ki:]
3 “Altı yıl tarlanı ekebilir, altı yıl bağını budayabilir ve [Ülke’nin] ürününü toplayabilirsin.
4 Fakat yedinci yılda, Ülke için [tarımsal] işi bırakmayı gerektiren bir Şabat olacaktır – Tanrı Adına Şabat.
[Bu yıl içinde] Tarlanı ekme,
bağını budama,
5 hasadın [ardından] kendiliğinden yetişen ürünlerini biçme
ve kendine ayırdığın üzümlerini toplama;
[çünkü] Ülke için bir tatil yılı olacaktır.
6 Toprağın dinlendiği [yılın] ürünü, sizin yemeniz içindir…
7 Ülke’nin tüm ürünü hem çiftlik hayvanların hem de Ülke’ndeki yabani hayvanlar için de yenebilir olacaktır (Vayikra 25:2-7)
Bu satırlardan, her altı yılın sonunda yedinci yılın tarımsal işlemlerin yapılmadığı bir yıl olarak korunması gerektiği görülmektedir. Burada doğrudan Tora’nın yasaklamış olduğu tarımsal işlemler işaretlenmiştir.
“Bazı otoritelere göre bir Yahudi’nin toprağı Yahudi olmayan biri tarafından işlendiği takdirde bile toprağın sahibi olan Yahudi bu yasakları ihlal etmiş olur. Çünkü Tora Şemita konusunu kişiye değil, toprağa bağlamıştır: “…toprak Tanrı Adına Şabat [adı altında] dinlenecektir.” Bu yüzden toprak işlerini kimin yaptığı konusunda bir ayrım yoktur – Yahudi olsun ya da olmasın” (Rav Kook, “Şabat Aarets”).
Şemita’nın Ardındaki Fikir
Tıpkı haftanın yedinci günü olan Şabat’ın temelinde insana dünyanın Tanrı’ya ait olduğunu hatırlatma ilkesinin olması gibi, benzer bir tema Şemita’da da mevcuttur. İnsan yaratıcı güçleri sayesinde dünyayı kendi isteklerine ve amaçlarına uygun olacak şekilde değiştirme kudretine sahiptir. Bu süreç içinde başarıları insanın başını döndürebilir. Tora bizi bu konuda uyarmaktadır:
11 Çok dikkatli ol! Sakın Tanrın A-Şem’i unutup, O’nun sana bugün emretmekte olduğum emirlerini, kanunlarını ve hükümlerini gözetmezlik etme! 12 Sakın!... Yiyip doyacak, iyi evler inşa edip oturacaksın. 13 Sığırın ve davarın artacak, gümüşün ve altının çoğalacak. Sana ait her şey çoğalacak. 14 [Bunlar olduğunda] Kalbin kibirlenip de seni Mısır’dan, köle evinden çıkaran Tanrın A-Şem’i unutma! 15 [A-Şem’dir] Seni yılan, engerek ve akrep[lerin bulunduğu] büyük ve korkunç çölde, suyun olmadığı bu kurak yerde seni [güvenle] yürüten, çakmaktaşı [gibi çok sert] kayadan sana su çıkaran 16 ve sana bu çölde, sana eziyet etmek ve seni sınamak için atalarının tanımadığı Man’ı yediren. [Bunların hepsi] Nihayetinde sana iyilik etmek içindi. 17 [Bu yüzden, bolluğa eriştiğinde de] İçinden “Bana bu başarıyı/serveti kuvvetim ve kol gücüm sağladı” deme! 18 Tanrın A-Şem’i hatırla; çünkü, bugün [olduğu] gibi, [hakkında] atalarına yemin etmiş olduğu antlaşmasını yerine getirmek üzere sana servet edinecek kuvveti veren O’dur (Devarim 8:11-18).
İşte bu amaçla, Şabat haftada bir gelmekte ve bize dünyayı yaratanın ve idare edenin biz değil, Tanrı olduğunu ve bize dünyayı değiştirme ve geliştirme gücünü verenin de Tanrı olduğunu hatırlatır.
Şemita’nın da benzer bir mesajı vardır. Dünya Tanrı’ya aittir ve Tanrı, ülkeleri, insan topluluklarına kendi uygun gördüğü şekilde dağıtmıştır. Tanrı, Erets-Yisrael’i Bene-Yisrael’e vermiştir. Ama Bene-Yisrael buradaki başarılarını görüp bu gerçeği unutmamalıdır. Tora’nın açıkça vurguladığı ve tarihin de gösterdiği şekilde, Tanrı Bene-Yisrael’e bu toprakları Tora’ya göre yaşaması için vermiştir. Bunun yanında, Yahudiler buradaki başarılarını da sadece kendilerine bağlamamalı, toprağın “sahibinin” kendileri olmadığını akıllarında tutmalıdırlar. Basit düzeyde Şemita’nın ardındaki fikir de budur.
Her altı yılı takip eden yedinci yılda toprak üzerinde iyelik belirten işler bırakılır. Kişinin kendi bahçe ve tarlalarında yetişmiş olan ürünler üzerindeki iyeliğini vurgulayan işlerden de uzak durulur. Toprak bireye değil Tanrı’ya aittir ve bu yıl içinde Tanrı buradaki tüm ürünleri sadece toprağın sahibine değil, “herkese” açar. Başka bir deyişle bu yıl boyunca bir bireyin toprağında yetişen her türlü sebze ve meyve üzerinde iyelik hakları kalkar. Bu ürünler “sahipsiz” sayılır ve dileyen herkese açıktır. Ama elbette bu “herkes”e, toprağın sahibi de dâhildir. O da bu ürünlerden toplayıp yiyebilir. Yine de bu konuda kendisiyle başkaları arasında fark olmamalıdır. Kısacası Şemita’nın ardındaki fikir, toprağın bize değil Tanrı’ya ait olduğu ve Tanrı’nın yedi yılda bir kez bu toprağın ürünlerinde herkesin eşit olmasını istediğidir. Sonuç olarak Şemita kurallarının temel ilkelerinden biri, bu yıla ait tarımsal ürünler üzerindeki bireysel iyeliğin iptal edilerek tüm topluma ait kılınmasıdır. Kişi benmerkezci yaklaşımdan çıkmalı ve başkalarına yönelik bir duyarlılık ve toplumsal sorumluluk duygusu geliştirmelidir.
Günümüzde Şemita
Tora’ya göre Şemita mitsvası, Erets-Yisrael’in “tüm sakinleri” – yani tüm Yisrael halkı – orada yaşadığı ve herkesin atasal toprağını tanıdığı dönemlerde yürürlüktedir. Günümüzde bu iki koşul ne yazık ki yerine gelmemektedir. Tüm Yahudiler henüz Erets-Yisrael’de yaşamamaktadır ve herkes Yeoşua Bin Nun zamanında kendi atasına verilip kendisine miras gelen toprağın hangisi olduğunu bilmemektedir. Bunun bir sonucu olarak, çoğu otoriteye göre günümüzde Şemita mitsvası DeRabanan, yani Hahamlarca öngörülmüş bir mitsva olarak uygulanmaktadır. Hahamlarımız diğer birçok mitsvada olduğu gibi, Şemita’nın DeOrayta, yani Tora’dan kaynaklanarak yürürlükte olduğu dönem gelene kadar canlı kalmasını öngörerek kuralların aynı şekilde uygulanmasına hükmetmişlerdir ve bu yetkilerini Tora’dan almaktadırlar. Sonuç olarak Şemita’nın tüm kuralları günümüzde de bağlayıcıdır.
Şemita Yılında Tarım Ürünleri
Yukarıda söylenenler ışığında bir sorun ortaya çıkmaktadır. Zira görünüşte, pasuklar arasında çelişki gibi görünen bir durum söz konusudur.
Bir yandan “Toprağın dinlendiği [yılın] ürünü, sizin yemeniz için olacaktır” denmekteyken, bir yandan da “Hasadın [ardından] kendiliğinden yetişen ürünlerini biçme ve kendine ayırdığın üzümlerini toplama” denmektedir.
Ürünleri yiyebileceğimize göre, biçebilmemiz ve toplayabilmemiz gerektiği de açıktır. Oysa Tora biçmeyi ve toplamayı yasaklamaktadır.
Hahamlarımız Tora’nın yasakladığı şeyin “her zamanki normal şekilde biçmek” ve “her zamanki normal şekilde toplamak” olduğunu öğretirler. Ama “normalden farklı bir şekilde” biçmek ve toplamak mümkündür.
Rabi Ovadya Mibartanura’ya göre “normalden farklı” ile kastedilen, hasadın şeklidir (kullanılan kesme biçme aletleri açısından).
Rambam’a göre “normalden farklı” ile kastedilen, miktardır. Yani normal hasatta olduğu gibi büyük miktarlarda toplamak yasaktır.
Hazon İş’in kararına göre yedinci yılın meyveleri “büyük miktarlarda” ve “iyeliği vurgulayan biçimde” kesilemez. Yani hasat büyük miktarlarda yapılıp ambarlarda toplanamaz, ürünler ölçülemez ve tartılamaz, ürünlerin ticareti yapılamaz. Zira bu ürünler o kişiye değil, herkese aittir. Tarla veya bahçenin sahibi, sadece ailesinin kısa süreli ihtiyacı için gereken miktarı toplayabilir.
Başkalarının Ürünleri Toplayabilmesi
Tora şöyle demektedir:
10 Altı yıl toprağını ekebilir ve [toprağın] ürününü [depolara] toplayabilirsin. 11 Fakat yedinci [yılda, toprağı] kendi haline bırakacak, onu terk edeceksin. Halkının düşkünleri [tarlada bulduklarını serbestçe] yiyebilecek, arta bıraktıklarını ise yabani hayvanlar yiyecektir. Bağın ve zeytinliğin için de aynı şekilde davranmalısın (Şemot 23:10-11).
Bu pasuklara dayanılarak Şemita yılı içinde kişinin toprağındaki ürünlerin başkaları tarafından da toplanıp yenebildiği görülmektedir (elbette onlar da aynı şekilde, düşük miktarlarda toplayabilirler).
Başka bir deyişle, Şemita yılına ait sebze ve meyveler üzerindeki bireysel iyelik kalkmaktadır. Ama bunun ne şekilde olduğu konusunda iki farklı görüş vardır:
1. Ya Tora kişinin bu ürünler üzerindeki iyeliğini bu yıl süresince “Kral’ın emri ile”, otomatik olarak iptal etmektedir.
2. Ya da Tora, kişiye bu ürünler üzerindeki iyeliğini bu yıl süresince iptal etmesini “emretmektedir”.
Bu iki görüşün pratik gerektirmeleri vardır. İlk görüşe göre, iyelik otomatik olarak kalktığı için, herkes o toprağa girip ürünlerden kısa süreli ihtiyacı kadar toplayabilir. İkinci görüşe göreyse iyelik iptali otomatik değildir. Tora kişiye iyeliğini fiilen iptal etmesini “emretmektedir” ve eğer bu kişi yine de iyeliğini iptal etmezse – yani ürünlerin sahipsiz olduğunu herkese duyurmazsa – her ne kadar Tora’nın emrine karşı bir davranış içinde ise de, ürünler üzerindeki iyeliği otomatik olarak iptal olmuş değildir ve dolayısıyla başkalarının içeri girip bu meyveleri toplaması yasak olacaktır.
Rav Kook, her halükârda – yani ilk görüş doğruysa bile – doğru davranışın, ürünleri toplamak için mutlaka tarla veya bahçe sahibinden izin istenmesi gerektiğini belirtmiştir.
Buna karşılık, ikinci görüşün doğru olması ihtimaline karşılık, tarla ve bahçe sahipleri de ürünlerinin herkese açık olduğunu belirten bir ibare asmalıdırlar. Ve eğer günün her saatinde bahçelerinde birilerinin dolaşmasını istemiyorlarsa, bunu belirli saatlerle sınırlandırabilirler. Örneğin “Bu bahçedeki meyveler, yalnızca filanca saatler arasında girilmesi kaydıyla herkesin toplamasına açıktır” gibi.
İki hafta sonraki yazıda, Şemita konusuna dair tüketiciyi ilgilendiren pratik bilgilerle devam edeceğiz.
Hozzászólások