(Yazarı sesli dinlemek için tıklayınız)
İlkokulu Şişli Terakki, Nişantaşı’nda okudum. Terakki Vakfı’nın aslında 1877’de Selanik’de kurulan “Dönme” kurum olduğunu, İstanbul’a taşınmalarının 1919 yılında gerçekleştiğini, “mübadele” (1923’de Türkiye ile Yunanistan arasında imzalanan ve Rum halkın Anadolu’dan, Müslümanların da Yunan topraklarından göçe zorlayan anlaşma) ile Selanikli ve azınlık aileleri tarafından benimsenip serpildiğini çok sonraları öğrendim. Yahudi arkadaşlarım sınıfın hemen dörtte birini oluşturuyordu.
Nişantaşı’nda bir diğer eğitim kurumu da Dönmeler tarafından kurulmuş ve üne kavuşmuştu: Feyziye mektepleri veya Işık Lisesi. Okurlar arasında bu sıralardan geçmiş birçokları vardır.
Dönmeler? O kadar gizli kalmışlardı ki, aleyhlerine o kadar iftira ve saldırı vardı ki keşfetmem, öğrenmem ve anlamam yıllarımı aldı.
Kısa tarihçe: 1626 doğumlu Sabetay Sevi karizmatik bir hahamdır, aşırı özgüven ve hitabeti ile İzmir’de hatırı sayılır cemaat edinmiştir. 17. yüzyılda Yahudilerin içinde bulundukları sefalet ve ıstıraba çare aramak bahanesiyle 1648’de mesihliğini ilan eder. Ünü Osmanlı topraklarını aşar, Balkanlara ve Avrupa’ya uzanır. Bir ara Filistin’e gider ve tanınmış din bilgini Gazze’li Nathan mesihliğini onaylar. Fakat içinden çıktığı İzmir haham topluluğu karşı çıkarlar, “halkın huzurunu bozuyor” diyerek Sultan IV. Mehmet’e şikayet ederler. Çanakkale’de hapsedilir fakat söylevlerine devam eder ve müritleri (takipçiler) artar.
Yahudi dinadamlarının israrları üzerine Osmanlı idaresince Edirne’ye götürülür, burada “ya kellen gider veya Müslüman’lığı kabul edersin” baskısı karşısında zahiren (dışarıdan, görünüşe göre) din değiştirir. Onu takip edenlerin bir kısmı, özellikle Selanik’dekiler, Yahudilikten çıkıp İslam’a dönerler (Verilen ad: Dönme, Avdeti veya Sabetayist). Yahudi cemaatleri önemli bir travmaya maruz kalırlar. Aziz Mehmet Efendi adını alan “sahte mesih”e inananlar “Maaminim” sıfatıyla yüzyıllar sürecek Dönme inanıncını oluştururlar. Din değiştirmesini Yahudiliğe aykırı bulanlar hahamların yönetiminde kalırlar.
Dönmeler 19. yüzyılın sonlarına doğru Selanik’de en ihtişamlı yıllarını yaşarlar. Hem Yahudilikten gelme dil bilgisi, Avrupa eğitimi, ticarete yatkınlık onları zenginleştirir hem de “Müslüman”lıklarından dolayı Osmanlı Devleti tarafından makam verilir, üst kademelere yükselir, hatta vali olurlar.
Sabetay Sevi müritlerine zamanında şu müjdeyi vermişti: “Karanlıktan sonra aydınlık günler gelecek”. Nitekim 1923 nüfus mübadelesinde bir kısım Dönmeler “Biz aslen Yahudiyiz, bizi Türkiye’ye göçe zorlamayın” demelerine rağmen hemen hepsi Selanik’den ayrıldılar. Naziler Yunanistan’ı işgal ettikten sonra 1943’de tüm Selanik Yahudilerini Auschwitz’de öldürdüler. Nazi ırk kanunlarına göre Dönmeler kalsaydı tamamı imha edilecekti.
Yahudiler Dönmeleri kesinlikle kendilerinden kabul etmezler. Baskı altında Hıristiyanlığa dönen Conversosları aralarına alma konusunda açık olmakla birlikte Dönmeler’in (kendi rızaları ile Müslümanlığa girdiklerinden) İsrail’e göç etmeleri veya Halaha kurallarına göre Yahudiliğe geri dönmeleri yasaklanmıştır.
Bildiğim nadir aykırı örneklerden biri 1980’lerde kayınpederim Isacco Cavaliero’nun avukatlarından Reşat Atabek’in eşi Emine Hanım’ın tanıştırdığı Ilgaz Zorlu’dur. Sonraları “Evet, Ben Selanikliyim” kitabını yazarak Dönmeliğini açıklayan Ilgaz sonuçta kendine İsrail’de yer bulmuş.
1923’de kurulan laik Türkiye Cumhuriyeti Dönme vatandaşların kucakladığı bir rejimdir. Fakat Cumhuriyet ayni iyiniyeti onlara göstermemiştir. 1942 Varlık Vergisi’nde Gayrimüslimler “G” rumuzuyla yüksek vergiye tabi tutulurken, Dönmeler de Müslüman “M” olarak değil fakat “D” simgesiyle ayırıma uğramışlar ve vergilendirilmişlerdir.
Dönmeler uzun yıllar boyunca yalnız kendi aralarında evlenmişler ve dışarıya kız vermemişler (endogami = içevlilik). Fakat 20.yy’da ve özellikle 1945’den sonra 250 yıllık katı Sabetayist kurallar yumuşama göstermiş ve laik Türkler veya Yahudilerle yaşamlarını birleştirenlerin oranı tahminlere göre % 50’yi bulmuştur.
Dönme cemaatlerin aile geçmişleri itina ile korunurdu ve vefat edenlerin çoğu Üsküdar Bülbülderesi (Dönme) Mezarlığında gömülüdür. Nitekim buradan alınan kayıtlar birçok Dönmenin “1492’de İspanya’dan kovulanlar bizim ecdadımızdı” diyerek Portekiz ve İspanyol vatandaşlıklarını almalarına imkan tanımıştır.
Bu da Sabetay Sevi’nin “İlerisi aydınlıktır” (rivayete göre) sözlerini kısmen doğrular mı?
-------------------
Not: Bu konudayazılan en iyi kitaplardan biri Marc David Baer’in “Selanik’li Dönmeler: Yahudilikten Dönenler, Müslüman Devrimciler ve Seküler Türkler” – Doğan Kitap.