Dilerim ki bölgede İsrail ve Filistin için iki devletli bir çözüm bir an önce uygulanabilsin ve biz de hayatın normal akışına dönebilelim. (*)
Bu satırları yazdığım esnada İsrail yetkilileri savaşın yeni aşamasına geçtiklerini açıkladılar. Kara harekatının yakında başlayacağı söyleniyor. Bugün ben de İsrail’in üzerinde çalıştıkları farklı senaryolardan bahsedeceğim. Bundan sonrası için bölge halklarını ve dünyayı ne bekliyor?
OLASI TEHLİKELER
Foreign Affairs dergisinde Daniel Byman ve Seth G. Jones, İsrail’in Gazze’ye yapacağı bir kara harekatında karşılaşabileceği olası tehditler konusunda etraflıca bir analiz yapmışlar. Öncelikle, İsrail Ordusu (IDF) bu zamana kadar Gazze’de geniş ölçekli bir harekat gerçekleştirmemiştir. 2014’te sınırlı bir deneyimleri oldu ve ancak şehrin birkaç kilometre içine kadar girmelerine rağmen 6 sivil, 66 asker kaybettiler. Buna mukabil, 2000’den fazla da Filistinli öldü. Eğer Gazze’nin daha içine kadar ilerlerse kayıp sayısının artması söz konusu olabilir. Bu, özellikle harekatı aceleye getirmemelerinin en önemli sebeplerinden birisiydi.
İkinci olarak, Gazze Hamas’ın yaşam alanı. Bu yüzden ortamı çok iyi biliyor ve karşı tarafı yok etmeye yönelik her türlü düzeneği oluşturabilecek kabiliyeti haiz. Bunu hem ortama alışık olması, hem de teknolojik donanımı açısından söylemek mümkün. Tel Aviv Üniversitesi Filistin Çalışmaları başkanı Michael Milstein, Hamas’ın 250.000 askeri olduğunu (**) ve “dava”ya adanmış 80.000-90.000 arası yedek militanı olduğunu belirtiyor. Bununla beraber, yapılacak şehir savaşında savunma konumunda olanlar taktiksel olarak daha avantajlı olacağından ellerindeki silahları İsrail’e olabildiğince çok zarar verecek şekilde kullanabilecekleri kesindir. Özellikle keskin nişancılar, el yapımı patlayıcılar, intihar bombacıları, tanksavar füzeleri, roket güdümlü el bombaları ve dronlar İsrail ordusunun kendisini savunması gereken tehditlerden sadece bir kısmı olacaktır.
Ayrıca, Gazze nüfus yoğunluğu çok yüksek bir kent. 2,5 km kareye 20.000 kişi düşüyor. Bu kadar çok insanın olduğu küçük bir alanda kim düşman, kim değil ayırt etmek çok zor. Herhangi birisi sizi hedef haline getirebilir. Üstelik Hamas’a destek vermeyen sivil Filistinlilerin de vurulması ve yaralanması mümkün ki bu kamuoyu sebebiyle İsrail’in istemeyeceği bir şey.
Sivil ölümlerinden söz açılmışken, işin bir de rehineler kısmı var. Halihazırda Hamas’ın açıklamasına göre, 200-250 kişi rehin tutuluyor. Bu insanlar Gazze’de neredeler, nasıl kurtarılabilirler bunları hesaplamaları gerekiyor. Üstelik 2011’deki Gilat Shalit olayında olduğu gibi bir rehine takası kesinlikle düşünülmüyor. Nitekim o zaman İsrail hapishanelerinde tutulan 1000 Hamaslı terörist serbest bırakılmıştı. Bunların arasında daha sonra Hamas’ın önemli bir siyasi lideri olacak olan Yahya Sinwar da vardı. Bu hatayı tekrarlamak istemiyorlar.
Bir de örgütün bu rehineleri topluca öldürme ihtimali var. Eğer Hamas kaybedecek bir şeyi kalmadığına kanaat getirirse bunu neden yapmasın? Bu nahoş bir ihtimal ama olabilecek bir durum.
Öte yandan, hemen tüm askeri uzmanlar Hamas’ın bu çapta bir terör eylemi için en azından bir-bir buçuk sene hazırlanmış olmaları gerektiğini ifade ediyorlar. Buradan bakılırsa, herhalde bu eylemin şiddetli bir karşılığının olacağını da öngörüyorlardır. Bu da onların eylem sonrasına da hazırlıklı olacaklarını düşünmek için yeterli bir sebep. Dolayısıyla, böylesine büyük bir katliam ve saldırıyı tasarlamış olan bir akıl, İsrail’le Gazze’de göğüs göğüse mücadele durumuna gelebileceklerini de düşünmüş ve buna hazırlıklıdır.
Bir de hemen tüm analistlerin bahsettiği Hamas’ın tünelleri konusu var. Bu tünelleri Hamas her türlü iş için kullanıyor. Gerek gıda sevkiyatı olsun, ticaret olsun, İsrail’e gizli gizli sızma olsun, bu ve bunun gibi birçok sebeple bu tünellerden faydalanıyor. Bunun altyapısının çok güçlü şekilde tasarlandığı ve oluşturulduğu biliniyor. IDF’in Gazze’ye girmesi demek tünellerde de savaşması anlamına gelecektir. Özellikle arkadan sarılıp pusuya düşme ihtimali İsrail açısından ürkütücü olabilir. Bununla beraber, militanlar bu tünel sistemine alışıklar ve bunu en iyi şekilde faydaları için kullanacaklardır. İsrail de ister istemez bu tünelleri bir şekilde işlevsizleştirmeye çalışıyor. Fakat yine de bu değerlendirdikleri bir tehdit.
HAREKATIN HEDEFLERİ ve BASAMAKLARI
Hemen tüm İsrailli askeri uzmanlar öncelikli hedefin Hamas’ın belini kırmak olduğunu belirtiyorlar. Hamas ve Gazze o kadar içiçe geçmiş durumdaki bu örgütün tamamen bitirilemeyeceğinde hemfikirler. İsrail ordu radyosu askeri analisti Amir Bar Shalom’a göre, her Hamas üyesinin ortadan kaldırılması imkansız. Ancak öyle bir cevap verilmeli ki bir daha operasyonel bir kabiliyeti kalmasın.
İsrail, Gazze’ye F15 ve F16 uçakları ve Hermes 450 ve Heron 900 askeri dronlarıyla saldırıyor. Önce havadan olabildiğince çok zaiyat vermek, arkasından da sınırlı bir kara harekatı ile bu işi bitirmeyi düşünüyorlar. İçeri daha güvenle girebilmek için örgütün iyice zayıflatılması lazım. Rehineler için ise özel harekat timleri görevde olacak.
Tabii Hamas da teknik ve operasyonel kabiliyetini son yıllarda inanılmaz derecede arttırmış durumda. İngiliz düşünce kuruluşu RUSI’nin askeri uzmanlarından Dr. Sidharth Kaushal’a göre, Hamas’ın ordusu şu anda savaş koşulları altında, güç ve kapasite bakımından herhangi bir Batılı devletin ordusuna denk güçtedir. Şüphesiz bu gelişimde, İran’ın etkisi son derece açık.
Geçen haftaki terör eylemi Mossad’ın istihbarat zaafı olarak değerlendirilmişti ama aslında bu bir eksikten değil, karşı tarafın bu denli geliştiğini görmekten uzak olmakla ilgiliydi. Bir nevi “düşmanı küçümsemek” hatasına düştüler. Bu yüzden herhalde artık bu harekatı planlarken karşı tarafın o kadar da azımsanmayacak bir kapasitede olacağını düşünüyorlardır. Ayrıca terör eylemindeki acımasızlık da Gazze’ye girecek askerlerin nasıl bir barbarlık ile karşılaşabileceklerini göstermektedir. Bunu mutlaka değerlendirmişlerdir ve buna hazır olacaklardır.
Bir olumlu nokta ise, Gazze, Mısır, İsrail ve Akdeniz’le çevrili. Yani Hamas’ın gidebileceği bir yer yok. O yüzden IDF bunları illa yakalayıp imha edebileceğini düşünüyor. Burada asıl mesele zaman. Bu iş ne kadar sürecek? Zaman uzar ve kayıp artarsa, bu İsrail için bir Vietnam vakası olabilir mi? Bu soru ve ihtimal de tartışılıyor.
Tüm bunların ışığında, kara harekatı için, IDF önce istihbarat çalışması yapmayı planlamış. İleri sensör sistemleri, uydular, dronlar ve içeriden devşirilen kişilerden alınan bilgilerle inceleme, gözetleme ve keşif yapılacak. Böylece bütün şehri gözden geçirmek mümkün olabilir. Bu militanlar nerede konuşlanıyorlar, kim nereye girip çıkıyor izleyebilecekler.
IDF Batı Şeria’dan şehir savaşına alışık ama Gazze içinde böyle bir tecrübesi yok. Bu bir meskun mahal operasyonu olacağı için evden eve geçerek ilerlemesi gerekiyor. Duvarlarda delik açarak bir evden bir diğerine geçecekler. Bu da yine epeyce zahmetli bir yol. Yukarıda bahsettiğim tehditlere rağmen bu kara harekatını yapmak zorunda gözüküyorlar.
GAZZE’Yİ YENİDEN KURMAK
Aslında İsrailli yetkililer Gazze’de sınırlı bir operasyondan yana. Hiç kimse gittikçe uzayan ve kayıpların arttığı bir savaşa girmek istemiyor. Etkin bir terörle mücadele operasyonu ardından diploması ile bu işin çözülmesi en ideal yol gibi gözüküyor. Fakat senaryoların içinde Gazze’nin tamamen Hamas’tan temizlenmesi ve yeni bir yönetim getirilmesi de var. İsrail Hamas’ın imha edilmesinden sonra yerine İsrail ile anlaşabilecek bir makul idare kurmayı da düşünüyor. Bu da bir olasılık olarak mevcut. Fakat kim gelecek? Sonuçta, Filistin Yönetimi 2007’den beri orada istenmiyor. Ancak Gazzelilerin içinde teröre karşı çıkıp, uygar dünyayla bağ kurabilecek bir grup olabilir. Bunlarla yeni bir Gazze yönetimi söz konusu olabilir. Tabii bu yine Filistin halkının iradesiyle olabilecek bir şey.
Burada şunu sormak lazım, bu zamana kadar Hamas’ı tamamen yok etmeye yönelik hiçbir girişimi olmamış olan İsrail neden şimdi bunu tartışıyor? Bence Hamas tehdidini dünya kamuoyu küçümsüyor. Burada basının da payı büyük. Medya kuruluşları, ezberleri bozmak yerine alışılagelmiş politikalarını sürdürüyor ve özellikle Filistinli sivillerin ölümüne odaklanıyor ve yaşanan terör eyleminin acımasızlığını ve hâlâ insanların teröristlerin elinde tutulduğu gerçeğini ıskalıyor. Şu anda biz burada otururken, yüzlerce insan bir bodrum katında, bir tünelin altında canı için mücadele veriyor. İsrail’in Gazze’yi toptan yok etme gibi bir planı konuşması olayın iç yüzünün hiç de sandığımız kadar sıradan olmadığını gösteriyor, bu herhangi bir terör eylemi değil belli ki.
Bu mademki böyle, İsrail neden kendini doğru anlatamıyor? Bu konuda bence sınıfta kaldı. Özellikle Batılı devletlerin bu kadar açık ve net bir şekilde arkasında durmasına rağmen, dünya kamuoyu yine Filistinli çocuk temasına döndü. Fakat halihazırda rehineler olduğunu ve terör eyleminde binlerce masum insanın göz göre göre öldürüldüğünü unutuverdik. Burada İsrail’in özellikle terör eyleminin boyutlarını dünyaya daha iyi anlatabilmesi gerekiyor. Bu noktada önemle belirteyim ki, propaganda ve yalan haberden bahsetmiyorum. Olan olay yeterince korkunç, gerçekleri dünyayla açıkça paylaşmak gerekiyor. İsrail’in geleneksel olarak kurbanlarını saklama alışkanlığından vazgeçmesi gerekiyor çünkü bizlerin ne olduğunu bilme hakkımız var. Keza hastane konusunda da böyle.
YA SONRA?
İsrail olaylar normal şekilde seyreder ve Hamas’a istediği gibi ağır bir darbe vurabilirse, operasyonu sınırlı tutacaktır. Ancak bu yeterli değil. Shin Bet eski başkanı Yoram Cohen’e göre, harekat sonrası bir de sınırları eskisinden daha güvenli hale getirmek gerekiyor. Cohen, 2 kilometrelik bir güvenli bölge oluşturulmasını ve buraya girenin vurulması gerektiğini önermiştir. Bu daha da sert bir sınır politikasının geleceğini gösteriyor.
Sonuçta, Hamas’ın bu terör eyleminden sonra, artık bölge de İsrail de aynı olmayacaktır. Holokost’tan sonra Yahudilerin en fazla can kaybı yaşadıkları olay bu. Buna verilecek cevabın sonucunda yaşanacakları hepimiz göreceğiz. Dilerim ki bölgede İsrail ve Filistin için iki devletli bir çözüm bir an önce uygulanabilsin ve biz de hayatın normal akışına dönebilelim.
(*) İYT Editör Notu: Araştırmacının dileğini paylaşmakla birlikte bu aşamada ve Hamas ortadan kaldırılmadığı sürece iki devletli çözümün mümkün olmadığını düşünüyoruz.
(**) Tüm kaynaklar 20 bin Hamas, İslami Cihad ve diğer ufak orgütlerle 30 bin kişilik bir güçten söz etmektedir. Davaya adanmış yedek militan saysını bilmek ise mümkün değildir.
Politikyol
Comments