Merhaba sevgili okuyucularım. Yaklaşık bir aydır sizlerle bir araya gelemedik, zira yazı sırasının bana geldiği hafta ben eşimle birlikte yurt dışındaydım. Bu satırlarda sizlere nerelere gittiğimi, neler yaşayıp hissettiklerimi anlatma gibi bir planım yok. Sadece uçaktan aşağı bakıp memleketin denizini, taşını, toprağını gördüğümde içimi derin bir şükran duygusu doldurdu. Evimizin kapısına vardığımızda ise sevinç göz yaşları yanaklarımdan aşağı süzüldü.
Bir garip bencileyin Sarika kendini bildiğinden beri İsrael’de yaşamak hayallerini oldukça geç gerçekleştirebildiyse de yine de Tanrı’ya müteşekkirim.
Ben dahil dünyadaki Yahudilerin neredeyse yarısı şimdi İsrael’de yaşıyor. Çünkü biz bunu istedik ve yapabiliyoruz. Dünya çapındaki birçok Yahudi için, İsrael riskli ve çevresel bir endişedir; insanlar genelde İsrael için şöyle düşünürler: İsrael öyle ya da böyle desteklenecek bir ülke ama, yaşanacak bir yer değil.
Orada bir tatil geçirmek, çevrimiçi yanlış bilgi ve karalamalarla mücadele etmek, gösterilere katılmak iyidir ve bazıları bunun gerekli olup olmadığını bile tartışabilir, ancak bu gerçekten yeterli mi?
İsrael’i desteklemenin ve geleceğini güvence altına almanın en iyi yolu bu mu? ve bunun uzantısı olarak da tüm dünyadaki Yahudilerin geleceğini?
Evet, ben dahil dünyadaki Yahudilerin neredeyse yarısı şimdi İsrael’de yaşıyor, çünkü biz yapabiliyoruz. İki bin yıldan sonra, ilk kez,74 yıldır kendi ülkemize sahibiz. Yahudi olduğumuz için zulme uğramaktan korkmadan yaşayabileceğimiz bir yer. Kendimizi azınlık bir toplum olarak hissetmediğimiz tek yer.
Aliyah yapmak kolay bir seçim değil, ama çok anlamlı bir seçim.
Yüz yıl sonra kendi ailemin, eşim, çocuklarım ve torunlarımın bir hatıradan başka bir şey olmayacağını düşündüğümde, Yanarocak ailesinin İsrael’de yaşayan insanlar olduğumuzu ve aile ağacının köklerinin sonsuza kadar burada devam edegeleceğini bilmek, benim yüreğimi sonsuz bir şekilde ısıtıyor.
Aliyah yapma cesaretini gösteren, böylece bize zarar vermek isteyenlerin insafına kalarak bir ülkeden diğerine atılan yılları sona erdiren, bu ülkenin cesur ve gözü pek kurucuları ve onların ardılları biz olduk. Bunu yaparken, torunlarımız ve gelecekteki köklerimiz için rotayı değiştirdik.
Önümüzdeki yıllarda, resimlere ve videolara bakacaklar ve ilk günlerde olduğu gibi, İsrael’in 74.yılında da kuruluş zamanındaki gibi, ülkeyi canlı tutmak için tam anlamıyla nasıl savaştığımıza ve hala buna devam etmek zorunda kaldığımıza hayret edecekler. Çocuklarımızı savaşa göndermemize bile şaşırabilirler.
Umarım gelecek nesiller, bizler gibi burada yaşayanlarla aynı endişeyi yaşamaz. İsrael güçlü, müreffeh bir ulus olacağından, nihayet komşularıyla barış içinde olacağı için, ulusal hizmet için savaşmak uzak bir anı olacak. Herkes barış içinde yaşayacak.
İsrael yaşanacak bir yerden çok daha fazlasıdır. Dindar veya değil, mümin veya değil fark etmez; çok sayıda Yahudi için burada yaşamanın bir anlamı var.
Örneğin, üç çok özel günün işaretlendiği bu geçen haftayı ele alalım.
Gerçek bir, “Sadece İsrael’de” haftası,
Birincisi, Holokost’ta katledilen 6 milyon Yahudi’yi hatırladığımız anma günü (Yom Haşoa). Sirenler çaldığında tüm ülke durdu. Hepimiz tarihimizdeki o karanlık dönemin dehşetini düşünmek için durduk ve “Bir Daha Asla” dedik.
Bir hafta sonra, İsrael Savaşlarında Düşenleri Anma Günü’nde (Yom Hazikaron), fedakarlıklar olmasaydı bu küçücük vatanımız var olmayacak olan değerli askerlerimizi anmak için yine sirenler çaldı. Bir kez daha durduk. İçimiz hüzünle dolu bir biçimde onların ruhlarını yücelttik. Aynı günde İsrael’de teröre kurban gidenler de anılıyor.
Son olarak Bağımsızlık Günü’nde (Yom Haatzmaut), her yerde gelecek nesil Yahudiler için umudumuz ve yol gösterici ışığımız olan İsrael Devleti’nin,74.doğum gününü kutladık. İsrael güvenliğe giden yolumuzdur.
Bir kişinin Aliya’sının koşulları ne olursa olsun, bu inanç sıçramasını yapanların, yalnızca kendilerinin ve ailelerinin değil, İsrael’in de geleceğini güvence altına almaktan sorumlu olduklarına şüphe yoktur.
Yüz yıl sonra, uzak bir anı haline geldiğimde, Yahudilerin güvenebilecekleri ve yuva diyecekleri tek ülke olan İsrael’in hala bizim için orada olmasını sağlamak için, elimden geleni yapacağımı biliyorum; karanlık geçmişimizden parlayan bir ışık feneriyle, küçük bir şekilde buraya yardım ettim. Benden çok daha, önce iki aslan oğlumu buraya gönderdim. Parlayan birer yıldız oldular. Torunlarımın da aynı ışıklı yolda emin adımlarla ilerleyeceklerinden hiç şüphem yok.
Hayata bundan daha fazla anlam katan bir şey, ne olabilir?
Ülkemizin 74. yaşını kutlarken, hepinizi sevgiyle kucaklıyor ve öpüyorum.
Am İsrael Hay…
Comments